Kocasının Ölümüne Sevinen Bir Kadın: Bir Saatin Öyküsü

Kocasının Ölümüne Sevinen Bir Kadın: Bir Saatin Öyküsü
  • 5
    0
    0
    0
  • Kate Chopin, 1851 yılında Amerika’da doğmuş feminist bir yazardır. Dönemin ataerkil sorunlarını oldukça açık bir dille eleştiren Chopin, oldukça tepki çekmiş ve kadınların cinsel özgürlüklerini vurguladığı “Uyanış” adlı romanıyla öfkeleri üzerine toplamıştır. Öyle ki roman, Louisiana’da yasaklanmış ve Chopin’in yazarlık kariyeri sarsılmıştır. Günümüzde Chopin, cesur dili ile feminist edebiyatın öncülerinden kabul edilir. Kısa öykülerinden biri olan “Bir Saatin Öyküsü” kocasının ölüm haberini alan Bayan Mallard’ın bir saat içinde yaşadığı duyguları anlatmaktadır.

    Öykü Bayan Mallard’ın kalp rahatsızlığının vurgulanması ile başlamaktadır; “Bayan Mallard’ın kalp rahatsızlığı olduğundan, kocasının ölüm haberini vermek için büyük bir hassasiyet gösterildi”. Brently Mallard’ın ismini bir “Demiryolu kazasında ölenler” listesinde gören Richards, haberi Bayan Mallard’ın kız kardeşi Josephine’e verir ve Bayan Mallard’a haber verme görevi kız kardeşine düşer. Haberi alan Mallard önce ağlar daha sonra ise odasına gider ve yalnız bir şekilde pencere önündeki koltukta oturur. Dışarıda bahar vardır. Bayan Mallard’ın pencereden dışarı bakarken baharın geldiğini gözlemlemesi yeni bir yaşamı temsil etmektedir; “Penceresinden bakarken baharın yeniden gelmesiyle hayat bulmuş titrek ağaçların tepelerini görebiliyordu”. Çünkü Brently Mallard’ın ölümü de Bayan Mallard için yeni bir yaşamın başlangıcıdır çünkü artık özgürdür. Öyle ki Bayan Mallard’ın çehresi tasvir edilirken “baskılar” ve “güç” vurgulanmıştır; “Gençti, maruz kaldığı baskıların ve muhakkak bir gücün çizgilerini barındıran beyaz, dingin bir yüzü vardı”. Öylece pencere önünde durup dışarıyı izlerken, içinde yeni bir duygu tanımaya başlar; “Kendisine sahip olmak üzere yanaşan şeyin ne olduğunu tanımaya başlarken, bir yandan da beyaz narin ellerinin güçsüzlüğü kadar güçsüz olan iradesiyle savuşturmak için çaba gösteriyordu”. Bu kendisinin daha önce hiç yaşamadığı bir duygu olduğundan tanımaya çalışıyordu onu. Bu duygu özgürlüktü; “…dudakları arasından fısıltı halinde tek bir kelime çıktı. Duyulmayacak bir sesle tekrar tekrar söyledi. ‘Özgürüm, özgürüm, özgürüm!’”. Bu duygu dönemin kadınları için oldukça yabancıydı. Bu nedenle de Bayan Mallard kocasının ölüm haberini aldığında aklına gelen ilk şey buydu; özgürlük. Hayatına yeni giren bu sözcük onu heyecanlandırmaktadır. Bu yeni duygu aynı zamanda bir hazdır onun için; “Kendisine sahip olan şeyin korkunç bir haz olup olmadığını sorgulamaktan çekinmedi”. Çünkü artık özgürdür ve önünde yalnızca kendisine ait olacak olan yıllar vardır; “Fakat o acı anın ötesinde, sadece ve sadece kendisine ait olacak bir dizi yılı gördü”. Bu dönemde var olan baskılardan bahsedilerek, bir kişinin yalnızca kendisi için yaşamasının önemi de vurgulanmıştır; “Erkeklerin ve kadınların özel isteklerini birbirleri ve hemcinsleri üzerine zorladıkları kör düzende, artık kendi isteklerini şekillendirebilecek daha güçlü bir irade yoktu”. Üstelik Brently Mallard’ın eşine bir kez bile sevgiyle bakmadığının da altı çizilmiştir; “Şimdiye dek kendisine bir kez bile sevgiyle bakmamış ölü, katı, solgun yüzü ve ölümde birleşmiş o narin elleri gördüğünde tekrar ağlayacağını biliyordu”. Ki aşk, benliğe sahip olmaktan daha önemli de değildir anlatıcıya göre; 

    “Ama yine de bazı zamanlar, kocasını severdi. Çoğu zaman ise sevmezdi. Ne fark ederdi! Aşk denen çözülememiş gizemin, varlığının en kuvvetli dürtüsü olan benliğine sahip olmak karşısında ne önemi vardı!”

    Bayan Mallard tekrar özgürlüğünü fısıldar; “Özgürüm! Bedenim ve ruhum artık özgür!” Ancak Bayan Mallard salona indiğinde kapı anahtarla açılır ve Brently Mallard içeri girer, üstelik kazadan haberi bile yoktur. Bunun üzerine Bayan Mallard kalp krizi geçirerek hayatını kaybeder. Doktorlar geldiğindeyse onun “öldüren bir mutluluk” yüzünden hayatını kaybettiğini söyler. Brently Mallard’ın içeriye anahtarla girmesi ise onun evdeki dominantlığını ve kontrolün onda olduğunu sembolize etmektedir. Bayan Mallard’ın benlik hasreti içindeyken bir isminin dahi olmaması ise düşündürücüdür. 

     

    Öykü çevirisi: Asena Tunalı


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.