Hamlet ve Üstkurmaca

Hamlet ve Üstkurmaca
  • 9
    0
    2
    1
  •      Üstkurmaca tekniği eserdeki kurguyu daha karışık bir hale getirmek için kullanılır. Amaç okuyucu/izleyiciyi zorlamak, daha derin düşündürmek ve gerçek ile kurmaca arasındaki ilişkiyi kasten ya da bilinçli olmayarak bulanıklaştırmaktır. 

         Elizabeth döneminde yer alan William Shakespeare, 1599 ile 1601 yılları arasında trajedi konulu Hamlet adlı eserini yazmıştır. İngiliz Edebiyatının en gözde oyunlarından birisi olan Hamlet, günümüzde hala yoğun ilgi ve merak görmektedir. 

         Shakespeare, Hamlet’i çok güzel bir kalemle ele almıştır. Bana göre bu güzelliği gizliden gizliye de olsa yaratan en büyük etken “üstkurmaca”dır. Neden olduğunu iki temel sebep ile ele alacağım. 

         İlk olarak, Hamlet’in bir oyun içerisinde oyun olduğunu unutmayalım. Çünkü oyun içerisinde oyun bir diğer deyişle üstkurmaca, oyunun ana karakteri Hamlet’in en önemli özelliğini fark etmemize sebep oluyor. Örneğin, babasının vefatından sonra geri dönen Hamlet’in kendini başarısız birisi olarak nitelendirmesi, karamsar olması ve sırf inançlı bir kimse olduğu için intihar edememesi bir yana dursun babasının hayaletini görmesine rağmen hala katili bulmak için somut bir kanıt araması aslında Hamlet’in tüm gerçekleri bildiğini ve sadece oyunu uzatmak istediğinin bir göstergesi olarak önümüze çıkıyor. Yani, Hamlet kendisini oyundaki “fool” olarak gösteriyor. Shakespeare, oyunlarında genellikle soytarıları akıllı, alaylı konuşan kimseler olarak nitelendirdiği için burada da Hamlet’in soytarı olmasına şaşmamalıyız. Özellikle Claudius ve Polonius ile geçen konuşmalarına dikkat edersek bunu kolaylıkla anlayabiliriz. Bu durumu oyun üzerinden gösterecek olursak:

    HAMLET. (ötekilere duyurmadan) 

                Hısımdan yakınca, soydan uzakça!  (Hamlet, Ⅰ. ⅱ.)

          Hamlet’in kendi kendine cama bakarak bunları söylenmesi en güzel örneklerden birisidir. Çünkü aynanın arkasında Claudius ve Polonius vardır. Hamlet’in dediklerini açıkça duymuşlardır. Hamlet olanların farkında değil gibi görünse de amcası ve sevgilisi Ophelia’nın babasının orada olduklarını bildiği için bile bile aynaya dönerek sanki onlarla konuşuyormuşcasına konuşmasını yapmıştır. Bir başka örnek olarak:

    KRAL.            İnsan aklı bunu hep böyle bilmiştir; babalar ölür. 

    Tarihte ilk ölenden, bugün ölene dek 

    Haykırmıştır mantık, "Bu böyle olacak."

     Sana rica ediyoruz boş yere üzülmeyi bırak artık, 

    Toprağa bırak kederini ve bizi baba olarak gör. (Hamlet, Ⅰ. ⅱ.)

          Claudius’un bu sözleri demesiyle insanlık tarihinde kardeşini öldürerek ilk cinayeti işleyen Kabil ve öldürdüğü kardeşi Habil’den istemeyerek de olsa bahsederek Hamlet’in gizli şüphesini güçlendiren bir “Freudian Slip” (konuşanın istemeyerek bilinçaltındaki düşüncelerini açıklaması) oluşturmuştur. Çünkü oluşan bu durum amcası Claudius’un Hamlet’in babasını kıskanıp onu öldürmesi durumuna benzerdir. Bununla birlikte Hamlet’in burada da amcasından sadece şüphelenerek soytarı rolüne devam ettiğini, olayları uzattığını anlayabiliyoruz. 

     

                 

         İkinci olarak, Hamlet’in yalnızca bir karakter olmadığını anlayabiliriz. Hamlet karakteri aynı zamanda bu tiyatronun yönetmenidir, bu onun kendi tiyatrosudur. Hamlet’in birçok konuşmasında sanki Shakespeare perdenin arkasından ona fısıldıyormuş ya da Hamlet’in kendisinin Shakespeare gibi davrandığını hissedebiliriz. Çünkü oyunun birçok sahnesinde seyirciler Hamlet'in tiradıyla karşı karşıya geliyorlar. Örneğin:

    HAMLET.      Hoş geldiniz efendiler; hepiniz hoş geldiniz. ... Sizleri iyi gördüğüme sevindim. ... Hoş geldiniz aziz dostlar. Oo, ihtiyar dostum, bakıyorum yüzünde bir kenar şeridi bitmiş, seni son gördüğümden bu yana. Sakalınla bana nisbet yapmaya mı geldin Danimarka'ya? Ah, sayın genç bayan ve hanımefendi! Kutsal anamız hakkı için, sayın bayan onu son gördüğümden beri gök kubbeye iki topuk boyu daha yaklaşmışlar. Tanrı'ya dua edelim de sesiniz kırılmasın; yoksa, çatlağı iç halkasına işleyen altın gibi geçmez olur ... (Hamlet, ⅠⅠ. ⅱ.)

         Hamlet, burada oyunu yarıda keserek Elizabeth döneminde tiyatronun amacı hakkında kesin bilgiler veriyor. Elizabeth döneminde kadınların sahneye çıkması, bir oyunda yer alması yasaktır. Burada Hamlet’in ergenliğe yeni girmiş, küçük bir çocukla konuştuğunu, “genç bayan” diye hitap ettiğini ve ona bir kadın rolü vermek istediğini anlayabiliriz. Ancak kullanılan dilin de oldukça sarkastik olduğu gözden kaçmamalıdır. Çünkü Hamlet, konuştuğu çocuğun boyunun uzadığına, sakallarının çıkmaya başladığına dikkat ediyor ve sesinin de kalınlaşmaya başlamadığını umuyor. Bunun sebebi tamamen estetik algı ile alakalıdır. Bir kadın rolünü canlandıracak kişinin maskülen özelliklerinin arkaplanda tutulmalıdır. Kimse Ophelia’nın Hamlet’ten uzun olmasını ya da sakallarının olmasını istemez değil mi? 

     

         Buna benzer olarak Hamlet’in tiyatronun amacını güzel bir şekilde açıkladığı bir diğer konu da şurada geçmektedir: 

    HAMLET.        Dediğim gibi, dikkat edin, konuşma kaysın gitsin dilinizin ucundan. Ama, çoğu oyuncunun yaptığı gibi ağzınızı fazla oynatacaksanız, dizelerimi kasaba çığırtkanı okusun daha iyi. Ellerinizle de durmadan havayı, böyle, testereyle keser gibi kesmeyin. Ölçülü olun her şeyde. Coşkunuz seller gibi akıyor, fırtınalar estiriyor, diyelim ki, hortumlar çeviriyor bile olsa, zorlama olmamalı konuşmanız ve tavrınız. Bakıyorsunuz kafası peruklu, patırtıcı biri bir konuşmayı lime lime doğrayıp paçavraya döndürmüş; avludaki ayak takımı seyircinin kulaklarını patlatmış -ki bu insanlar, anlamsız sessiz oyunlarda şamata dışında bir şeyden etkilenmez. Böyle şeyler ruhumu öyle sızlatıyor ki, sormayın. Termagant'ı bile bastıran böylelerini kırbaçlatmak geliyor içimden. Herod'dan, Herodcu bunlar. Ne olur, bunu yapmayın. (Hamlet, ⅠⅠⅠ. ⅱ.)

         Bu alıntı ile birlikte, Shakespeare’in Hamlet oyununda Anti-Aristotelian olduğunu ve Brecht Alienation (Yabancılaştırma) etkilerini taşıdığı görülür. Çünkü “oyun kalbe değil, kafaya seslenmelidir”. Yani, izleyicinin oyundan etkilenirken aynı zamanda da durumu sorgulamasını amaçlar. Yabancılaşma efekti, okuyucuya/izleyiciye sergilenen oyunun gerçek olmadığını hatırlatır. Oyunun aralarına şarkılar, tekerlemekler, oyunu birden bire kesen didaktik açıklamalar konur, entrikaların içyüzü açıklanır. Bununla birlikte kişiler eleştirel tutumlarını kaybetmelerini engellemiş olur. Hamlet’te tam olarak bunu amaçladığı için oyuncuların nasıl davranması gerektiğini, ölçülerini unutmamalarını ve onlardan beklediğinin dışına çıkmamaları konularında oyuncuları uyardığını görebiliyoruz ve bu arada, Hamlet’in oyuncularla konuşurken konuşmaların eser üzerinde düzyazıya geçtiğini belirtmek isterim. 

         Kısacası, üstkurmaca, Hamlet’te oldukça öne çıkan önemli bir tekniktir. Oyun içerisinde oyun, tiyatronun yalnızca toplumun zengin kısmına hitap etmediğini, halkın sorunlarının da konu olarak alınabileceğini gösteren bir etkidir. Böylece Shakespeare’in Hamlet’i bu kadar ilgi görmüş, her açıdan araştırılarak ele alınan bir eser haline gelmiştir.  

     

    Kaynakça:

    • Shakespeare, W., Hamlet, İstanbul, İş Bankası Kültür Yayınları, 2008
    • Pinterest 

     


    Yorumlar (2)
    • Hamlet eserine bakış açısı yelpazesini genişleten bir yazı. Teşekkür ediyorum, elinize sağlık.

      • Hamlet eserinin önemini ve tiyatronun fonksiyonunu vurgulayan güzel bir yazı olmuş, elinize sağlık.

        Yorum Bırakın

        Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.