Matisse'in Sıradışı Renkleri

Matisse'in Sıradışı Renkleri
  • 1
    0
    0
    0
  • Henri Matisse’in etkileyici binlerce eserinden sadece bir tanesi: Şapkalı Kadın (La Femme Au Chapeau). Günümüzde bu eser, San Francisco Modern Sanat Müzesi'nde sevenleri ile buluşup onları bu dönemde bile kendine hayran bırakıyor. Matisse'in 1905 yılında tamamladığı bu eser temsilcisi olduğu Fovizm akımının başyapıtları arasında yer alıyor. Bu eser ilk kez Paris Sonbahar Salonu sergisinde görücüye çıkıyor. Aynı sergide yine Fovizm akımının diğer temsilcileri olan André Deran, Maurice de Vlamick gibi isimlerin eserleriyle birlikte sergileniyor. Bu sergiden sonra gazeteci ve sanat eleştirmeni olan Louis Vauxcelles’in, bu eserlere atıfta bulunarak “Donatello chez les fauves…” yani “Vahşi yaratıklar arasında Donatello…” yorumunu yapmasıyla akımımızın ismi Fovizm olarak oluşuyor. Bu tabloda Matisse, eşi Amelie’yi kendi bakış açısından bizlerin gözü önüne seriyor, onu özenli bir kıyafet içerisinde tıpkı Fransız burjuvasından biri gibi tasvir ediyor. Elinde eldiveniyle bir yelpaze tutan Amelie aynı zamanda esere de ismini veren etkileyici bir şapkayla çıkıyor karşımıza. Fakat kendisine poz verdiği sırada ne giydiği sorulduğunda ise “Tabii ki siyah” cevabını veriyor. Matisse’in kusursuz yaratıcılığını bu cevaptan anlıyoruz. Tüm bu canlı renkler, zengin kıyafetler bir hayal ürünü yani… Bu eser de Fovistlerin tüm eserlerinde olduğu gibi büyük yankı uyandırmıştır. Alışılmışın dışında olan bu tasvir Parisliler tarafından ilk etapta tepki görüyor elbette. Sanat anlayışlarında hala tutuculuk olan halk için avangart sanat kabul edilemez bir durumdu. Yüzünde yeşil, turuncu ve mavi gölgeler olan bir kadının portresi nasıl olur da normal karşılanabilirdi zaten? Kullanılan renkler Fovizm akımının en önemli özelliklerinden biriydi, canlı ve realist olmayan renkler kullanmaktı amaç. Arka plandan, ten rengine; kıyafetlerden, kontürlere kadar her şey gerçekliğin dışındaydı; zaten gerçeği olduğu gibi yansıtan eserler vermek değildi hiçbir zaman istedikleri. Rengin ifade gücünü kullanmak ve anlatmak istediklerini rengin yardımıyla bize sunmaktı yaptıkları. Renklerin sıra dışılığının yanı sıra fırça darbeleri de bir o kadar farklıydı. Aldırışsız ve gelişigüzel gibi görünen fırça darbeleri, esere bitmemişlik hissi katıyordu. Bu yeni tekniklerin gelişmesinin sebebi ise fotoğraf sanatının ortaya çıkmasından sonra, sanatçıların artık realist tasvirlerden vazgeçip hislerini, değişik; çoğu zamanda birbiriyle zıt renkleri kullanarak kanvaslarına aktarma istekleriydi. Henri Matisse’in sanat anlayışını kendine ait bir sözden anlayabiliyoruz aslında “ Ben duygularımla çalışırım. Kafamda tasarlar, bunu uygulamak isterim. Çok zaman aynı tasarı üzerinde bir çok defa çalışırım. Ama varmak istediğim sonucu bilirim.” Karşısında gördüğü her ne olursa olsun, onu paletindeki boyalarla harmanlayıp içinden geçenleri eserlerine dökerek bizlere sunmuş bir deha olarak hafızalarımıza kazınmıştır.   Kaynaklar 1,2,3

    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.