Melankolik Sözler; Hande Mehan İle Röportaj

Melankolik Sözler; Hande Mehan İle Röportaj
  • 0
    0
    0
    0
  •  Herkese selamlar, bu haftaki konuğum sevgili Hande Mehan oldu. Özellikle müzik anlayışı ve şarkılarındaki hissiyat açısından benim için yeri çok çok farklı bir sanatçıdır. Açıkçası röportaja başlamadan önce de şunu söylemek istiyorum; bu röportaj diğer röportajlarımdan çok çok farklı çünkü sohbet havasında oldu. 

     Hazırsanız geçelim röportaja;

    1.      Hoş geldiniz röportajıma, umarım iyisinizdir. Öncelikle röportajıma konuk olduğun için teşekkür ederim. Açıkçası sizi ilk tanıdığım zamandan beri bir röportaj yapmak ve müzik dünyanızı anlamak istiyordum. Nasılsınız şu sıralar? Her şey yolundadır umarım.

    HM: Her şey çok yolunda. 2023 maalesef hepimiz için derin yaralar oluşturdu. 2024’ün daha ilk ayında çok güzel gelişmeler oldu. Bu yıl herkese iyi gelecek buna inanıyorum. Özetle her şey yolunda, çok iyiyim.

    KD: Harika. İkinci sorumuza geçiyorum. Öncelikle bu soruyu özel olarak hazırladım hatta çevremdekilere de dinleterek yola çıktım bu soruyu oluştururken.

    2.      Çok temiz ve duru bir sese sahipsiniz. Şarkılarınızı dinleyen çoğu kişi sizde bir “Cem Adrian” dokusu buluyor. Öncelikle biraz geçmişten başlamak istiyorum. Hande Mehan çocukken nasıl biriydi? Ve ilk müzikle nasıl tanıştı? 

    HM: İlk olarak 5. sınıftayken başladım bir şeyler söylemeye. Klasiktir, müzik dersinde öğretmen tahtaya çıkarır, bir şeyler söyletir. Sonra da sınıf arkadaşlarım çok beğenmiş olsa gerek, ben her hafta artık şarkı söylemeye başladım. 7. Sınıfta gitar çalmaya çok heveslendim… Daha sonra babam gitar aldı bana, alındıktan sonra da bir şekilde kendi kendime öğrendim. Hiç kursa gitmedim çünkü zaten çok hevesliydim ve günümün 5-6 saatini gitar çalarak geçirmeye başladım. Müzik serüvenim böyle başladı diyebilirim…

    KD: 2. Soruyla bağlantılı olarak bir şey sormak istiyorum; ilk çalmaya çalıştığınız, ilk söylediğiniz şarkıyı hatırlıyor musunuz?

    HM: İlk çalmaya çalıştığım şarkı Okan – Vur Yıkılsın.

    3.      Geçtiğimiz haftalarda “Kimseye Etmem Şikayet” isimli şarkıyı seslendirip muhteşem bir solo cover yayımladınız. Açıkçası muhteşem bir cesaret istiyor bu yaptığınız çünkü orkestranız sadece sesiniz oldu. Bence Hande Mehan’ı Hande Mehan yapan da şarkılarında olduğu gibi cesaret teması. Konudan çok çıkmadan soruya geçeyim; Şarkının yapım süreci nasıl geçti?

    HM: Aslında bu süreç ‘Bir Kızıl Goncaya Benzer Dudağın’ ile başladı. Şarkıyı telefonuma kaydettim. Şu an yayınlanmış olan kayıt, bir telefon kaydıdır içimden geldiği gibi tek seferde söyleyip kaydettim. Sonrasında Cem Adrian’a gönderdim, arkadaşlarıma dinlettim ve herkes çok beğendi. Acaba böyle yayınlasam nasıl olur diye düşündüm ve yayınladım gerçekten acayip derecede sevildi, çok benimsediler. Hala bile en çok dinlenen 5 şarkım arasındadır Bir Kızıl Goncaya Benzer Dudağın. Böyle bir seri başlatmış oldum, daha önce yapan hiç kimseyi görmedim. Özellikle araştırmadım tabii ama sanırım daha önce hiç yapılmamış böyle bir şey. Güzel bir başlangıç oldu. İnsanlar böyle ilgi gösterince bu neden bir seri olmasın dedim. Zaten Türk Sanat Müziğini de çok seviyorum. Böyle eserleri seslendirince çok fazla eleştiriye de maruz kalınabiliyor aslında. Çünkü bu noktada değişikliği pek sevmiyoruz bence, hemen benimseyemiyoruz.. Ben o anlamda da biraz ürkektim açıkçası. Bunları da göz önünde bulundurmak gerekiyor. Şanslıyım ki çok sevildi. ‘Kimseye Etmem Şikayet’ de çok sevdiğim bir eserdi. Telefondan kaydedip ufak bir mix yapıyorum ve yayınlıyorum.

    KD: Mix’i kendiniz mi yapıyorsunuz?

    HM: Evet.

    KD: Hangi programları kullanıyorsunuz?

    HM: Garage Band’den de yapılabiliyor aslında çok basit.

    KD: Türk Sanat Müziği eserini bu şekilde seslendirmek çok ayrı bir olay bence.

    HM: Evet gerçekten öyle… Bu serinin kariyerimi çok farklı yerlere taşıdığını düşünüyorum.  

    4.      Ben genelde şarkı seçimlerimde sözlere ve ortama dikkat ederim. Örneğin stüdyo yerine demo da olsa akustiğini bulur dinlerim. Bana hep daha doğal gelir. Siz de geçtiğimiz günlerde bir akustik seri yayımlamaya başladınız ve hepsi çok çok muhteşem olmuş tebrik ederim. Bu fikir nasıl ortaya çıktı?

    HM: Eski yapmış olduğum şarkıların kayıt kalitesini çok beğenmiyorum. Temiz kayıtları da olsun istedim. Böyle bir proje oluşturdum. Konserlerde çaldığımız halini çalıp yayınlayalım istedim. Çünkü gerçekten çok farklı duyuluyor. Eskiler sadece gitar ve vokal kayıtlarından oluşuyordu. Bu proje böyle gelişti. Eski şarkıları yeniden düzenleyip bir albüm şeklinde sunmak bana da iyi hissettirdi. İki hali olmuş oluyor, isteyen istediği versiyonu dinlesin..

    5.      Hande Mehan şarkı sözü ve beste yaparken nelerden ilham alır?

    HM: Hepsinin bir hikayesi var. Ama hepsi benimle ilgili diyemem. Bazen arkadaşlarımın dertlerine takılıyorum bir şeyler yazabiliyorum veya çok kısa bir şey izlediğinde, dinlediğinde bir bakıyorsun ki evet seni gerçekten etkilemiş ve  oturup ona bir şarkı yazarken buluyorsun kendini. Benim de böyle oluyor genelde, hep bir hikayesi oluyor şarkılarımın.

    KD: Peki ‘Sen Beni Güzel Hatırla’ şarkısı biyografik mi yoksa tamamen yine dinlenmiş bir şey mi?

    HM: O şarkı tamamen benden…

    KD: Bu şarkı sözlerini yazmak için hayattan feragat etmek gerekiyor diye düşünüyorum, bu da öyle bir şey gibi geliyor bana.

    HM: Bir şeyler yazıp besteliyor olmak bana çok kolaymış gibi geliyor ya, diyorum ki nasıl zor olabilir mırıldanıp bir şeyler uyduruyorsun ve ona söz yazıyorsun. Bir arkadaşım mesela şiir yazardı, bir gün dedi ki ben de bestelemek istiyorum yazdıklarımı. Tamam dedim. 1 hafta falan bekledik. Bir şeyler yazıp bestelemeye çalıştı, en sonunda da pes etmişti. Gerçekten çok zor bir şey olduğunu söyledi. Bence değil ama. Bu bana da çok ilginç geliyor. Ben bunu yapamıyor olsaydım muhtemelen ‘adamlar neler yapıyor’ falan derdim ama işin içinde olunca öyle bakmıyorsun demek ki. Herkesin farklı farklı yetenekleri oluyor işte. Her insan kendi matematiğini oluşturuyor bence. Ben de mesela beste yapabildiğimi bilmiyordum. Biz Cem Adrian ile ilk tanıştığımızda o bana sordu neler yapıyorsun diye. Ben de müzikle ilgileniyorum demiştim. Sonra bestelerin var mı diye sormuştu bana. Ben de evet var dedim ama hiç yoktu.  Günlük gibi bir şeyler karalıyordum ama beste olarak hiçbir şey yoktu elimde. Ben de Cem’e beyaz bir yalan söylemiş oldum…  Sonra eve döndüm, final haftamdı ve aslında ders çalışmam gerekiyordu ama Cem Adrian benden beste bekliyor, benim şarkılarımı dinlemek istiyor. Eve gittim ve o gece 2 şarkı yazdım, hiç unutmuyorum. Gariptir ki bu da vesile oldu  aslında. Bu şarkılar da Adı Yok ve Dudak Kenarı…

    KD: Cem Adrian siz şarkıları gönderdikten sonra size ne dedi?

    HM: Çok beğenmişti. Hatta ‘Dudak Kenarı’nı WhatsApp’tan ses kaydedip göndermişti bana. İnanılmaz bir duyguydu çünkü çok severek, beğenerek dinlediğim biri benim şarkımı söylüyordu. Çok güzeldi…

    6.      Şimdiki sorum biraz kendi düşüncelerimden olacak; Açıkçası bazı sanatçıların ucuz popülerliğinden dolayı hak ettiğiniz değerin hâlâ size verilmediğini düşünüyorum. Her önüne gelen de şarkı yapıp piyasaya sürüyor. Özellikle bu dağıtım işlerinin kolaylaşması sonrasında da müzik kalitemiz yükselişe geçtiği kadar da düşüyor Örneğin; bir adam şarkısında parayı nasıl harcadığını anlatıyor, bazısı da nasıl rakı içtiğini anlatıyor. Bana saçma ve oldukça komik geliyor bu durum. Sizce her önüne gelenin müzik yapması gerekir mi?

    HM: Herkes müzik yapmamalı bence ama ben şöyle bir şeye inanıyorum, herkes kendi zamanını yaşıyor. Şu an birçok dinleyicim yazıyor ‘Hak ettiğiniz yerde değilsiniz’ veya ‘hakettiğiniz değeri görmeniz dileğimle’ gibi bir sürü böyle güzel dileklerde bulunuyorlar ama ben de hep şuna inanıyorum; şimdi ki müzisyenler kendi içinde ne kadar çok savaş vermiştir biz bunu bilmiyoruz. Dışardan görünen, bir şarkı yayınlıyorlar ve o şarkı alıp başını gidiyor deli gibi konserler yapıyorlar maddi manevi karşılığını alıyorlar aslında bu seviyeye gelmek de, bu yolu bu kadar hızlı yürümek de kolay değil. Böyle görünen şarkıcıların da müzik geçmişi o kadar kapsamlı ki uzun yıllardır zaten bu sektörün içindeler ve kendi içlerinde bedelini ödemiş olduklarını düşünüyorum. Benim de zaman zaman motivasyonum çok düşüyor, kendimi çok dipte hissettiğim zamanlar oluyor ama silkelenip yoluma devam etmek zorundayım. Çünkü bir yandan hiç durmadan üretmek zorundasın bir yandan da bi bakıyorsun saçma sapan şarkılar trendlerde 1. Sırada. Bunlardan dolayı da psikolojini çok iyi tutabilmek önemli bence. Tabi az önce bahsettiğim şey gerçekten sanata gönül verenler için geçerli…

    KD: Zaten kurmak değil yönetmek önemli demişler.

    HM: Evet gerçekten öyle.

     

    7.      Öncelikle bu soruyu üç defa çıkarttım ama sonrasında geri ekleme kararı aldım. Her ne kadar sadece sevdiğim sanatçılarla röportaj yapsam da böyle sorular eklemem lazım :'). Sosyal medyada hakkınızda yapılan ve bana oldukça garip gelen bir tespit okudum. Bir kullanıcı şöyle bir şey diyor; “Cem Adrian olmasa Hande Mehan şu an sokak sanatçısıydı” diye. Bu arkadaşımız bana biraz müzik hatta sanat cahili gibi geldi. Normalde sormayacaktım bu soruyu ama sizin düşüncenizi de merak ettim. Bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz?

    HM: Öncelikle sokak sanatçılarını aşağılamak gibi olmuş bu. Şu anki kariyerim böyle de ilerleyebilirdi.. Hayatımı oradan kazanıyor olabilirdim. Bu da çok olası bir şey ama şu da bir gerçek ki Cem Adrian olmasaydı ben müzik yapmazdım. Çünkü müzik çok kalabalık bir sektör ve ben bu yolda savaşamayabilirdim akademik kariyer falan yapardım muhtemelen. Bu zamanda sesini duyurabilmek hem çok kolay hem de çok zor. Evden müzik yapmak kolaylaştı önüne gelen bir şeyler kaydediyor. Ama Cem Adrian’la kesişmemiz çok güzel oldu. Kariyerimdeki yeri çok ayrı.

    KD: Cem Adrian olsa da olmasa da siz bir şarkı yayınladığınızda ben bu şarkının tutacağına inanıyorum çünkü eşi benzeri olmayan bir sese sahip olduğunuzu düşünüyorum. Bir yandan çok farklı melodiler var bir yandan Türk Sanat Müziğine bir sentezleme var. Bence müzik açısından yine bir Hande Mehan olurdunuz.

    HM: O gücü bulmak da önemli, ben o zaman bu gücü bulamayabilirdim. Diyorum ya bu gerçekten çok zor. Cem Adrian’la tanıştığımda da çok küçüktüm, 19 yaşındaydım. Belki de yine olabilirdim bilmiyorum, insanlar bir şekilde keşfederdi beni ama benim o kadar sabrım olur muydu bilmiyorum.

    8.      Biliyorsunuz ki ülkemizde müziğe karşı çok ilginç kararlar alınıyor. Sadece müziğe değil aslında genel olarak eğlence sektörüne karşı bir olumsuzluklar var. Festival iptalleri, grupların sansürlenmesi falan… Siz bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz?

    HM: Maalesef insanlar o kadar acımasız ki müziği sadece eğlence aracı gibi görüyorlar, halbuki öyle değil. Biz üzüldüğümüzde de, yas tutarken de, çok mutluyken de, her halimizle aslında müziğin içindeyiz. En ufak bir olayda müziğimize ket vuruluyor, eğlence mekanları kapatılıyor. Oysaki oradan ekmek yiyen bir sürü insan var, bir sürü emekçi var. Tek bir sanatçı gibi görünüyor dışarıdan bakıldığında ama arka tarafta o şarkıcının sahneye çıkmasını organize eden bir sürü insan var. İptaller hiç vicdanlı olmuyor. Ama ben bunun düzeleceğine ve millet olarak bunu hak ettiğimize inanıyorum. Çok olumsuzluk yaşadık. Bizim yaralarımızı saran da sanat oluyor genelde. Müzik de, şiir de, resim yapmak da, bir şeyler yazmak da, okumak da çok değerli şeyler ve inanıyorum ki bunlara değer veren bir toplum olacağız.

    9.      Çevremizde hatta hayatta o kadar çok olumsuzluk var ki röportajımızın yarısı da ne yazık ki olumsuzluklarla doldu. Siz tükenmiş hatta çaresiz hissettiğiniz zaman moralinizi nasıl düzeltirsiniz?

    HM: Bir süre hiçbir şey yapmam, kafamı kuma gömerim ve her şeye kayıtsız kalırım. Çünkü bunun geçici olduğunun bilincinde oluyorum her zaman. Hiçbir şey okumuyorum, dinlemiyorum, beni daha da aşağı çekecek olayları takip etmemeye çalışıyorum. Çok çaresiz hissettiğim zamanlarda öncelikle buradan başlıyorum. Enerji olarak iyi şeyler çekiyorum, geçecek diyorum, iyi hissettirecek bir şeyler olacak diyorum ve gerçekten de öyle oluyor. Bir şekilde toparlıyorum, toparlamak zorundayım.

    KD: Bence kadınlar daha kolay unutabiliyor ama erkekler daha zor unutuyor gibi bir sonuç çıkıyor buradan.

    HM: Bunun cinsiyetle ilgili bir şey olduğunu düşünmüyorum. Bir olay olduğunda ben çok çabuk etkilenirim mesela modum çok çabuk düşer ama sık sık her şeyin güzel olacağına dair inancımı yitirmemem gerektiğini hatırlatıyorum kendime. Çünkü ben vazgeçersem kimse benim için bir şey yapmayacak.

    10.    Ülkemizdeki sanatçıların çoğu bazı gerçekleri söylemeye korkar. Politika, siyaset gibi konuları konuşmamak için ellerinden geleni yaparlar. Bence sanatçı topluma yön vermeli ve görünmeyeni hatta görüneni farklılıklarıya anlatmaya çalışmalı. Siz politik, siyasi hatta kültürel konuların aktarımı hakkında ne düşünüyorsunuz? Sizce sanatçı bunları ifade etmeli mi?

    HM: Bence sanatçı siyasete çok girmemeli. Müziğinle aslında her kesimden birilerine hitap ediyorsun, seni dinliyorlar, seven de oluyor sevmeyen de. Bence herkes işini yapmalı. Olaylara duyarsız olalım demiyorum asla, bu da çok yanlış bence. Ama siyasetçi de değilim nihayetinde. Çok aklım da ermez ordaki dünyaya. Sadece bir şeyin çok ateşli savunucusu olmak, bunu olduğu gibi yansıtmak bana doğru gelmiyor.

    KD: Dengeyi gözetmek gerektiğini düşünüyorum.

    HM: Evet, ben böyle çıkıp bir siyasetçi gibi siyaset yaparsam bu çok saçma olur. Aksini düşünen de vardır saygı duyarım ama ben çok siyasete girilmemesi gerektiğini düşünüyorum. Yanlış olana tepkisiz kalalım demiyorum ama bazen görüyorum mesela şarkı söyleyen biri müziğinden çok ülkedeki her sorunu, sıkıntıyı paylaşıyor illa da bir fikri oluyor her şeyle alakalı. Müziğini bir kenara bırakıp tamamen kendini bunlara adamış oluyor. Bu bana doğru gelmiyor.

    11.    Biraz gelecekten bahsedelim artık. Hayal ettiğiniz şeylerin kaçını gerçekleştirdiniz? Ve en büyük hayaliniz nedir?

    HM: En büyük hayalim kesinlikle Türkiye de en güzel en büyük sahnelerde müziğimi yapabilmek, durmadan üretmek,  gelecek kuşaklara kaliteli şeyler bırakmak. Aslında çok hayalim var ama en büyük hayalin nedir dersen kesinlikle bunlar derim.. Bunu isterim, hayalim bu.

    KD: Sizin de bahsettiğiniz gibi piyasada tutunmak isteyen bir kişinin bir hocaya ihtiyacı olduğunu düşünüyorum.

    HM: Çok zor çünkü, gerçekten zor. Ben de aslında tam o dönemden bu döneme geçişte başlamışım müzik yapmaya. Şu an sıfırdan başlayan biri olsaydım çok çekinirdim.

    KD: Yine de çok dinleneceğinizi düşünüyorum, bu kesin bir şeymiş gibi geliyor.

    HM: Bilmiyorum ama onu da görmek isterdim, Cem Adrian’ın izinden gitmeyip kendi başıma bir şeyler yapıyor olsaydım mesela, keşke onu da gösteren bir şey olsaydı hayatta.

    12.    KD: Sizin Cem Adrian’la tanışma olayı nasıl oldu?

    HM: Üniversitedeyken Uğur diye bir arkadaşım vardı. Ortak arkadaşımız. Ben lisedeyken Cem Adrian’ı çoğu kişi dinlemiyordu, yeni yeni ismini duyurmaya başlamıştı. Herkese Cem Adrian’ı dinletmeye çalışıyordum, çok güzel şeyler yapıyor, çok güzel kayıtları var derdim. Sıra arkadaşıma hep şey derdim; ‘Bir gün biriyle düet yapma şansı verseler bana, bu kişi kesinlikle Cem Adrian olurdu.’ demiştim. Sonra aradan seneler geçti ve bir şekilde yolumuz kesişti Cem Adrian’la. Doğru enerji, doğru zamanda istemişim demek ki …

    KD: Benim de müzik konusundaki en büyük hayalim Güncel Gürsel Artıktay ve sizinle düet yapmak :)

    HM: Olabiliyor, zaman o kadar güzel şeyler getiriyor ki insana. Cem Adrian’dan önce aynı enerjiyi Teoman için de göndermiştim zamanında bir şarkı yaparken, Teoman’la da oldu. Gerçekten doğru enerjiyi yaymak gerekiyor, nasıl oluyor bilmiyorum ama böyle bir jesti oluyor hayatın. Çalışmaya devam et, elinden gelenin en iyisini yapmaya çalış, zaten hayat bir şekilde doğru şeyi karşına çıkaracaktır, buna inanıyorum. Senin için en iyisi neyse o olacaktır..

    KD: Umarım, çok teşekkür ediyorum güzel düşünceleriniz için.

    13.   Oldukça genç bir sanatçısınız ve anlattıklarınız da biyografik öğeler taşıyorsa bazı şeylerin çok çok erken farkına varmışsınız. Sizin hayatınızın kırılma noktası neydi? (Cem Adrian dışında)

    HM: Hayatımın dönüm noktası dediğim tek şey var, o da Cem Adrian’la yolumun kesişmesi.

    14.   Sırada konsept sorularımız var. Benim sen çok sevdiğim kısım da burası. Son dinlediğiniz üç şarkıyı bizimle paylaşır mısınız?

    HM: Kendimi dinlemişim, Sagopa Kajmer-Galiba ve Edis-Ayyaş.

    15.   Şimdi de en son okuduğunuz üç kitabı ve en sevdiğiniz kitapta sizi en çok etkileyen cümleyi paylaşır mısınız?

    HM: Şeker Portakalı’nı okudum, Cemal Süreya-On Üç Günün Mektupları ve Yusuf Atılgan-Aylak Adam. Yusuf Atılgan-Aylak Adam kitabından şu cümleyi çok seviyorum; ‘Birden kaldırımlardan taşan kalabalıkta onun da olabileceği aklıma geldi, içimdeki sıkıntı eridi.’ Bu cümleye bayılıyorum.

    KD: İhtimallerin önemini de çok güzel aktarmış. Aylak Adam kitabının konusu neydi?

    HM: Biraz böyle depresif bir havası var spoiler vermeyeceğim. Ben çok seviyorum, ikinci kez okudum kitabı. Mutlaka okunması gereken bir kitap.

    16.   Sizin kendinizde en sevdiğiniz ve en sevmediğiniz özellikler nelerdir?

    HM: Kendimde en sevdiğim özelliğim, merhametli oluşumu seviyorum, birine veya herhangi bir şeye kin güdemiyorum. Karşımdaki beni ne kadar üzmüş, incitmiş olursa olsun hemen unutuyorum. Aslında bu hem sevdiğim hem de sevmediğim özelliğim olabilir. Yapılan kötü şeyleri çok çabuk unutuyorum, merhametli oluşumu da bir yandan çok seviyorum çünkü bunun karşılığını aldığımı düşünüyorum hayatta. Merhamet duygusu şu anki zamanımızda da bence çoğu kişide eksik olan bir şey. Ama ben memnunum, güzel şeyler getirdi benim hayatıma ve bunu kaybetmeyi hiç istemem.

    17.   İzlerken ağladığınız bir film veya dizi var mıdır?

    HM: Babam ve oğlum filminde ağlamıştım, ilk izlediğimde çok etkilenmiştim.

    18.   Sizin hayata bakış felsefeniz nedir?

    HM: Benim hayata bakışım şöyle, ben yaşamayı çok seviyorum. Anı yaşamayı o kadar çok hatırlatıyorum ki kendime, hiç evden çıkmak istemediğim zamanlar oluyor. Kendimi iyi hissetmiyorum ama o kadar çok zorluyorum ki iyi hissetmek için. Çünkü bence hayat gerçekten çok kısa ve her şeye rağmen doya doya yaşamaya değer. Eğer doğru olacaksa benim hayat felsefem bu. Hayattan keyif almaya çalışıyorum, sürekli söylenmeyi memnuniyetsiz olmayı rafa kaldırdım. Bu bilinçte olmak beni diri tutuyor.

    19.   Bu muhteşem röportaj için çok teşekkür ederim. Normalde on tane soru sorardım ama bu defa tutamadım kendimi. Son olarak dinleyicilerinize neler söylemek istersiniz?

    HM: İlk olarak beni, ürettiğim her şeyi yakından takip ettiklerini hissedebiliyorum gerçekten. Bunun için çok mutluyum ve minnettarım. Beni sevdikleri için, hayatlarında yer verdikleri için, her yere yanlarında taşıdıkları için çok minnettarım, çok mutluyum. İyi ki hayat bana bunu bahşetmiş ve yolum onlarla kesişmiş.

    SON

     Bu muhteşem röportaj sürecinde çok fazla yardımı dokunan başta Hande MEHAN'a ve Sude BAŞARAN'a teşekkür ediyorum. Hayatım boyunca unutamayacağım ve yeri bende çok ayrı olan röportajlardan biri de bu oldu. 

     Sevgili okurlarım çok çok ilerleyen zamanlarda tekrar görüşmek üzere :) O zamana kadar kendinize çok iyi bakın lütfen...


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.