Uyuyan Adam

Uyuyan Adam
  • 2
    0
    0
    0
  • Gözlerimizi aynı sabaha açıyoruz. Aynı güneşe açıyoruz. Bir günün seyrini değiştiren şey bizim içsel dünyamız oluyor. Hayatta kalma mücadelemiz, arzularımızı ve gayelerimizi kurutuyor. " İsmimiz söylendiğinde kimse başını uzatmıyor yüreğimizden; kafamızı çevirmemiz, bakmamız, yememiz, gülmemiz, okumamız, oturmamız…Herşey prosedür gereği.Kendi yarattığımız yaşamda kaybolduk.Hasta değiliz, deli değiliz; sadece kim olduğumuzu bilmiyoruz artık. " 

    Uyuyan Adam filmini anlayabilmek bu kadar basit işte. Anlamak kolay peki ya sabretmek? Kafamızın içinde bile yüksek sesle söyleyemediğimiz şeyler bu filmde canlanıyor ve bizimle konuşuyor. Dibe itelediğimiz, halının altına süpürdüğümüz, mutluyum üstelemelerinin kapattığı o kırgın anılar filmin ilerleyen dakikalarında bizi yakalıyor. Sekans değişimleri, Hızlı akan bir monotonluk, sokaklardaki rastgele insanlar, gündüz içilen bir kahve, koşuşturma... Bir fener misali ışık tutuyor insanlığın yaşamına. Filmdeki baş karakter (tek oyuncu ) hayatın hızına durağanlığı ile yetişirken aslında hiç durmadığını fark ediyoruz. Hayatı yaşıyoruz. Tutkularımız ılık bir meltem rüzgarı gibi akıp gidiyor bedenimizden. Bir takım heyecanlar serpiliyor yüreğimize. Peki biz neden kendimize yetişemiyoruz? 1974 yapımı bu Fransız filmi, dönemindeki toplumsal olayların, felsefenin, bireyselliğin ve soyut düşüncenin hepsini tek bir adama yansıtıyor. 2021 yılında, belki de çok daha uzun yıllar sonra bile etrafımızda bir sürü Uyuyan Adam olduğunu bilmek hatta kendimizin de hala uyuduğunu bilmek umutsuz bir serzenişten başka birşey değil midir?


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.