Geçtiğimiz günlerde unutulmaya yüz tutacağını düşündüğümüz En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu Oscar ödüllerini kazanmayı başaran aktörleri ve performanslarını listelemiştik. Bu listemizde de son beş yılda En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu Oscar ödülünü kazanmayı başaran aktrisleri ve kazandıkları filmleri sizler için listeleyeceğiz. İşte son beş yılın kazanan performansları!
Patricia Arquette, Before Midnight ve Before Sunrise filmleriyle adından söz ettiren Richard Linklater'ın tam on üç yıl süren ve öz kızını oynattığı Boyhood filminde, gelişimini izlediğimiz Mason adlı çocuğun annesini oynadığı Olivia rolüyle ödülünü sonuna kadar hak etmiş bir aktristir.
Arquette çocuğuyla olan ilişkisi ve izleyiciye tamamen doğal gelen anneliğiyle ödülü kazanmayı başardı.
Biyografik bir film olarak ilk cinsiyet değiştirme operasyonunun ele alındığı The Danish Girl, Gerda Wegener'in portre üzerine aldığı eğitim sonrası kendisine model bulamayarak eşini seçmesini ve eşinin de kadın rolüne büründükten sonra derinlerde sakladığı başka bir yönünün ortaya çıkmasını anlatıyor.
Vikander, filmde Gerda karakterini canlandırdı. Bu rolünde fiziksel olarak bazı sinema eleştirmenleri kendisinin eğreti durduğunu savunsa da, ünlü aktris başarılı performansıyla ödüle uzanmayı başardı.
Siyah-beyaz ayrımının derinden hissedildiği 20. yüzyılın ortalarında çöp toplayıcıkla hayatını geçiren Troy ve Rose Maxson çiftinin hikayesini anlatan film, ayrımcılık yüzünden profesyonel bir beyzbol oyuncusu olamayan Troy Maxson ve aynı kaderi paylaşmasını istemediği oğlu arasındaki çatışmayı anlatıyor.
Rose Maxson rolünde izlediğimiz Viola Davis, her zaman eşinin kararlarına saygı duyan ve onun hep yanında olan uyumlu eş rolünü harika bir şekilde ortaya koyuyor. Davis, eşiyle birlikte hayatın bütün yükünü omuzlamış ve maalesef de kendi hayatını yaşamaya hiç fırsat bulamamıştır.
NOT: Viola Davis ve eşini oynayan Denzel Washington birlikte Broadway'de sahnelenen oyunda yer almış, ikili Tony Ödülü'nün sahibi olmuştur.
Küçük yaşta buz patenine ilgi duyan Tonya Harding'in bu ilgisini fark eden annesi LaVona Golden (Allison Janney), eğitim vermesi için buz pateni hocasını zorlar ve kızının eğitim almasını sağlar. LaVona'ya göre kendisi Tonya'yı çok önemli bir patenci yapmıştır. Oysa Tonya içinse annesi hayatını mahveden bir kadındır. Tonya'nın yetişkin bir kız olmasını ve olimpiyat oyunlarına kadar uzanan hikayesinin anlatan film, Janney'in göstermiş olduğu unutulmaz performansla Oscar ödülünü almaya layık görüldü.
Janney oynamış olduğu LaVona Golden karakteriyle hem kızı Tonya arasındaki gerilimi seyirciye çok başarılı bir şekilde geçirmeyi başarmış, hem de çok dişli bir anne performansıyla izleyenleri büyülemiştir. Kendisi, filmdeki komedi unsurları ve bazı abartı sahneleri olmasa çok daha sert ve çarpıcı bir performansa imza atabilirdi.
Listemizin son sırasında geçtiğimiz yıl gösterdiği performansla herkesin beğenisini kazanan Regina King var. King filmde hayat verdiği Sharon Rivers karakterini adeta yaşamış ve izleyenleri derinden etkilemeyi başarmıştı.
Ülkemizde "Sokağın Dili Olsa" adıyla gösterime giren filmde 70'li yıllarda bitmiş gibi gösterilse de ırkçılığın aslında hala daha devam edildiği anlatılıyor.
1. Patricia Arquette (Boyhood/2015)
Patricia Arquette, Before Midnight ve Before Sunrise filmleriyle adından söz ettiren Richard Linklater'ın tam on üç yıl süren ve öz kızını oynattığı Boyhood filminde, gelişimini izlediğimiz Mason adlı çocuğun annesini oynadığı Olivia rolüyle ödülünü sonuna kadar hak etmiş bir aktristir.
Arquette çocuğuyla olan ilişkisi ve izleyiciye tamamen doğal gelen anneliğiyle ödülü kazanmayı başardı.
2. Alicia Vikender (The Danish Girl/2016)
Biyografik bir film olarak ilk cinsiyet değiştirme operasyonunun ele alındığı The Danish Girl, Gerda Wegener'in portre üzerine aldığı eğitim sonrası kendisine model bulamayarak eşini seçmesini ve eşinin de kadın rolüne büründükten sonra derinlerde sakladığı başka bir yönünün ortaya çıkmasını anlatıyor.
Vikander, filmde Gerda karakterini canlandırdı. Bu rolünde fiziksel olarak bazı sinema eleştirmenleri kendisinin eğreti durduğunu savunsa da, ünlü aktris başarılı performansıyla ödüle uzanmayı başardı.
3. Viola Davis (Fences/2017)
Siyah-beyaz ayrımının derinden hissedildiği 20. yüzyılın ortalarında çöp toplayıcıkla hayatını geçiren Troy ve Rose Maxson çiftinin hikayesini anlatan film, ayrımcılık yüzünden profesyonel bir beyzbol oyuncusu olamayan Troy Maxson ve aynı kaderi paylaşmasını istemediği oğlu arasındaki çatışmayı anlatıyor.
Rose Maxson rolünde izlediğimiz Viola Davis, her zaman eşinin kararlarına saygı duyan ve onun hep yanında olan uyumlu eş rolünü harika bir şekilde ortaya koyuyor. Davis, eşiyle birlikte hayatın bütün yükünü omuzlamış ve maalesef de kendi hayatını yaşamaya hiç fırsat bulamamıştır.
NOT: Viola Davis ve eşini oynayan Denzel Washington birlikte Broadway'de sahnelenen oyunda yer almış, ikili Tony Ödülü'nün sahibi olmuştur.
4. Allison Janney (I, Tonya/2018)
Küçük yaşta buz patenine ilgi duyan Tonya Harding'in bu ilgisini fark eden annesi LaVona Golden (Allison Janney), eğitim vermesi için buz pateni hocasını zorlar ve kızının eğitim almasını sağlar. LaVona'ya göre kendisi Tonya'yı çok önemli bir patenci yapmıştır. Oysa Tonya içinse annesi hayatını mahveden bir kadındır. Tonya'nın yetişkin bir kız olmasını ve olimpiyat oyunlarına kadar uzanan hikayesinin anlatan film, Janney'in göstermiş olduğu unutulmaz performansla Oscar ödülünü almaya layık görüldü.
Janney oynamış olduğu LaVona Golden karakteriyle hem kızı Tonya arasındaki gerilimi seyirciye çok başarılı bir şekilde geçirmeyi başarmış, hem de çok dişli bir anne performansıyla izleyenleri büyülemiştir. Kendisi, filmdeki komedi unsurları ve bazı abartı sahneleri olmasa çok daha sert ve çarpıcı bir performansa imza atabilirdi.
5. Regina King (If Beale Street Could Talk/2019)
Listemizin son sırasında geçtiğimiz yıl gösterdiği performansla herkesin beğenisini kazanan Regina King var. King filmde hayat verdiği Sharon Rivers karakterini adeta yaşamış ve izleyenleri derinden etkilemeyi başarmıştı.
Ülkemizde "Sokağın Dili Olsa" adıyla gösterime giren filmde 70'li yıllarda bitmiş gibi gösterilse de ırkçılığın aslında hala daha devam edildiği anlatılıyor.
Yorum Bırakın