Ne! Z Kuşağı mı?

Ne! Z Kuşağı mı?
  • 2
    0
    0
    0

  • "Bu kuşak çok fena.", "Abi fırıldak bunlar.", 

    “Başlangıcı 90’ların neresinden alıyoruz?”, “Teknolojinin içine doğdular tabii”, “Hepimizden daha zekiler, ama tembeller işte!” gibi onlarca klişe alıntıyla ne olduklarını bir türlü tanımlara sığdıramadığımız meşhur Z kuşağını ucundan kıyısından bir mensubu olarak bir de ben ele almak istedim. Korkmayın, niyetim sadece belirli bir zaman aralığında doğdu diye milyonlarca gence olumlu ya da olumsuz, haddinden büyük yakıştırmalarda bulunmak değil. Akıl vermek hiç değil. Sadece reel politikanın neferlerinin sonu gelmez Z kuşağı fetişizmini teşhir etmek gerektiği kanaatindeyim.

    Türkiye’de seçim kampanyaları hâlâ deneme yanılma yoluyla hedefe ulaşmaya çalışadursun, özellikle bizim gibi genç nüfusun yoğun olduğu ülkelerde gençlerin oyunun seçimlerdeki kritik etkisi yadsınamaz. Hâl böyle olunca, siyasilerin sosyal medya ve PR danışmanlarının Z kuşağı takıntısı hiç de anlaşılmaz değil. Animasyonlu reklamlardan rap şarkılara, TikTok akımlarından Twitter jargonuna uzanan bu çabanın en büyük amacı “Ben de sizdenim,” hissini geçirebilmek. “Sizin konuştuğunuz dili anlıyor, espri yapabiliyor, dinlediğiniz şarkıyı dinliyorum. Ben de sizdenim.” Bu çerçevede Kemal Kılıçdaroğlu’nun hazırladığı Spotify listesiyle K-Pop dinleyenlere göz kırpması da AKP’li reklam ajansının projesi XYZ Sosyal isimli TikTok hesabındaki gençlerin muhafazakarlıktan oldukça uzak giyim tarzı da tesadüf değil. Örnekleri çeşitli ideolojilerden partilerle çoğaltılabilecek bu hamlelerin hepsi arkasında yakınlık ve bağ kurma isteğini barındırıyor. Ancak bana kalırsa bu isteğin ne samimiyeti ne de gerekliliği hiçbir ana akım parti tarafından henüz tamamıyla algılanabilmiş değil.

    Size bir haberim var sevgili siyasiler, belki kabul etmesi zor olacaktır, ama siz bu kulaklara hitap edecek ağız değilsiniz. Her şeyden önce sizin gibi en az yarım asır önce doğmadık. Hiçbirimiz sizin kadar paraya sahip değiliz, hiçbir yönden ayrıcalıklı sayılmayız. Aramızda saymakla bitmeyecek yüzlerce fark var, bunları değiştirmek mümkün değil. Dolayısıyla ilk gereklilik bu farkları saklamaya çalışmak yerine rasyonel bir samimiyetle kabul etmek, artık kokuşan o burnu havada bilgiçliği bir kenara koyup “Ben sizden değilim ancak sizi anlamaya niyetliyim,” diyebilmek.

    İkinci yanlış ise gençliğin derdinin yalnızca eğlenmek, iyi vakit geçirmek gibi klişe hazlardan ibaret olduğu algısı. Açıkçası hangi Z kuşağı üyesine sorarsanız sorun buna muhtemelen yalnızca “Keşke…” diyebilir. Fakat anlamadığım şu: Siyasiler bu algıyı desteklemek için söylemlerinde müzik, sosyal medya jargonu ve espri gibi eğlence odaklı yolları kullanırken gençlerin müzik dinleme hakkının kısıtlandığının, tarzlarından dolayı sokakta maruz kaldıkları ürkütücü bakışların ve hakaretlerin farkında değiller mi yoksa değilmiş gibi mi davranıyorlar? 


    Mesela 10 sene önce bir üniversite öğrencisinin ulaşabileceği hiçbir imkana şu an sahip olmadığımızı hiç düşünmediler mi? Veya bizim bunu hiç düşünmediğimizi mi sanıyorlar? Geleceksizlik ve toplumsal baskılar boğazımıza kadar çökmüşken tek derdimizin müzik dinlemek ve sosyal medya kullanmak olması mümkün mü? Böyle olsa bile o kullanmayı pek sevdikleri TikTok dahil pek çok sosyal medya platformundaki paylaşımları yüzünden kaç gencin başının yargıyla belaya girdiğini hiç duymadılar mı? Bu soruların cevaplarına göre şekillenecek son bir soru: Bizi aptal yerine mi koyuyorlar?


    Karşısındaki kitleyi böylesine tanımamış siyasi kampanyalar yürütmenin mümkün olmadığına inanmak isterken inatla söyleyeceğiz ve belki kolaya kaçtığınız o yolda size beklemediğiniz bir tokat çarpacak ama K-Pop’tan ya da TikTok’tan çok daha büyük dertler var: Para yok, geleceğe dair ideal enflasyonu yaşanıyor yani istikbal yok. Üniversite bölgelerindeki fahiş kira artışlarından, KYK borçlarından, her sene değişerek delirten cinsten sınav sistemlerinden kurtulmak isterken hitap etmeye çalışan güruhun gençlerle hiç dinlemedikleri bir müzik tarzı üzerinden iletişim kurmaya çalışmasının apaçık dalga geçmek olduğu fark edilmiyor  mu?


    Bana kalırsa bir siyasinin dünyaya yeni doğmuş bir kuşakla aydınlık bir gelecek ihtimalinden önce Twitter esprilerinden konuşması apolitik olmanın ötesinde apaçık pişkinliktir de. Bunu yazdığım yazıyla fark etmenizi beklemiyorum. 


    Madem TikTok’un çok yenilikçi bir mecra olduğunu düşünüyorsunuz, buradaki paylaşımların yüzde kaçının “Yurtdışına kaçmak” ile ilgili olduğunu görmediniz mi?

    Z kuşağı olarak ifade ettiğiniz gençlerin derdini öyle çok uzaklarda, istatistiklerde, araştırmalarda, deneylerde falan aramaya hacet yok. Kullandığınız araçları amacınıza dönüştürürseniz, Z kuşağının tahayyül ettiğinizin tam aksine ne denli dertli, aktif ve aynı zamanda heyecanlı olduğunu görebilirsiniz. Gidişat ancak onlardan öğreneceklerinizi öğreteceklerinizin önüne koyduğunuzda, onları birer oy pusulası değil vatandaş olarak gördüğünüzde değişmeye başlayabilir ve değiştiğinde onların safınızda olmasına ne kadar ihtiyaç duyacağınızı hayal bile edemezsiniz.


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.