Bir Kültürün En Renkli Hâli: Pose 2. Sezona Genel Bakış

Bir Kültürün En Renkli Hâli: Pose 2. Sezona Genel Bakış
  • 0
    0
    0
    0
  • Billy Porter’a Emmy Ödülleri'nde, dram dalında En İyi Erkek Oyuncu Ödülü kazandıran Pose'un yeni sezonunu inceledik. Keyifli okumalar dileriz. Pose, yayınlandığı günden bu yana artan bir hayran kitlesi barındıran, geçtiğimiz iki yılda da Emmy Ödülleri'ndeki adaylıkları ve aldığı ödüllerle hakkında oldukça konuşulan FX yapımı bir dizidir. Dizinin yapımcısı ve senaristi Steven Canals'ın uzun uğraşları sonucunda yolunun Ryan Murphy ve Brad Falchuk ile kesişmesiyle hayata geçen yapımın, esasında Paris Is Burning (1990) adlı bir belgeselden esinlenilmiş olduğu belirtilmelidir. [video width="1920" height="1080" mp4="https://cdn.wannart.com/production/post/2019/11/Abertura-série-Pose1080P_HD.mp4"][/video] Dizinin adını duymuş ve izlemeyi düşünenler için konusundan biraz bahsedelim. Pose, 1980'lerde New York bölgesinde yaşayan LGBTİ+ bireylerin geceleri, Balo denilen bir camiada buluşmalarını konu ediniyor. Baloda belirli kategorilerde yarışan haneler, gösterdikleri performanslar üzerinden ödüller toplarken; yılın belirli bir bölümünde en iyi hane, yuvaya büyük ödülle dönüyor. Hane kavramıysa biraz farklı. Trans kadınların oluşturduğu bu hanelerde; her bir trans kadın, toplumdan ve ailelerinden dışlanmış çocuklara annelik yapıyor. Pose için "annelik kavramına dair bütün gerekçeleri üstlenen kadınların hikâyeleri" de denilebilir. (Yazımızın bundan sonra ki kısmında spoiler bulunmaktadır.) İlk sezonda daha çok ''Balo kültürü nedir?'' ve ''Hane nedir?'' gibi başlıca konuları biz fanilere açıklayan dizinin, ikinci sezonunda artık böyle bir kaygının bulunmadığını gözlemliyoruz. Blanca'nın, Elektra Abundance'ın hanesinden ayrılıp, bağımsızlığını ilan etmesi ve daha sonra Evangelista'yı kurması ilk sezonun odak noktası olmuştu ve yoğun olarak bu iki hanenin rekabetini izlemiştik. Evangelista'nın kurulmasıyla, aileyi oluşturan her bir üyenin ayrı ayrı hikâyelerine değinen dizi, bu süreçte karakter tanıtımına öncelik vermişti. İkinci sezonun bu bağlamda oldukça farklı bir tutum sergilemeyi tercih ettiği ve yer yer çok politik bir tavır takınmış olduğu göze çarpacaktır. İlk birkaç bölümde yoğun olarak, artan AIDS salgını sonucu yitirilen LGBTİ+ bireylerinin yası tutulurken, yükselişe geçen ACT UP hareketi ile karşılaşıyoruz. Evangelista hanesinin kurucu annesi Blanca ve baloların biricik yüzü Pray Tell'in, HIV+ olduklarını önceki sezondan biliyoruz. ACT UP hareketinin birincil yüzü elbette ki bu ikili üzerinden öne çıkıyor. Sezonun başlarında takınılan bu politik duruş yardımıyla, Madonna'nın 1990 tarihli hit ''Vogue'' şarkısının çıkışını ve diziye yansımalarını görüyoruz. Dönemin hit şarkısının, LGBTİ+ camiasının görünürlüğünü ve öne çıkmasını sağlaması adına oldukça yankı uyandırdığını, su götürmez bir gerçek olarak yineleyen yapımın bu özelliği, kesinlikle çok güzel bir detay olarak karşımıza çıkıyor. Sezonun ilk yarılarında var olan bu yoğun politik tavır, Pray Tell'in balo salonlarında da yansımalarının görülmesini istediği bir tutum hâline geliyor. Pray Tell'in performans sırasında Candy ve Elektra'yı topa tutması da bu yüzden. Candy'nin ölümüyle birlikte artan bir dramla karşılaşıyoruz. Dizinin en iyi bölümlerinden birisi hiç şüphesiz; Ryan Murphy'nin yönetmenliğinde, Candy'nin cenazesine tanıklık ettiğimiz, ''Never Knew Love Like This Before''adlı dizinin dördüncü bölümüydü. Candy'nin çevresindeki pek çok insanla yüzleştiği bu bölümde, anne ve babasının cenazeye geldikleri sahneler birçok seyirci için en etkileyici sahneler olmuştur. Yeni sezona dair söylenebilecek en belirgin detay; sezonun sanki iki yarıdan oluşmuş gibi olduğu olabilir. ACT UP hareketi ile başlayan, Vogue ile devam eden ve Candy'nin ölümüyle son bulan bölümleri kapsayan, politik açıdan yoğun ilk yarı; yapı bakımından daha çok ilk sezon ile benzerlik gösteren ikinci yarı şeklinde. Bu anlamda her ne kadar, dizideki her bir karakteri izlemek keyifli olsa da; politik tavırdan uzaklaşıldığı andan itibaren artan ucuz melodram havası, uzun vadede izlemeyi güçleştirecek bir durum hâline geliyor. Amerikan'nın yıllar boyu medya üzerinden bireylerin, bireyselciliğini savunan bir yol izlediğini biliyoruz. Bu yapının temelleri geçtiğimiz birkaç yılda oldukça evrildi. Günümüzde, Amerika özelindeki yeni medyanın bireyselciliği, her bireyin kendilerine ait yuvaları keşfetmesi veya yeni bir aile oluşturması yönünde yüreklendirdiğini gözlemliyoruz. Pose, Evangelista hanesi üzerinden yalnızca LGBTİ+ camiası içerisinde aile kavramını irdeleyen bir dizi olmaktan çok ötede, Amerikan yeni bireyselcilik akımının bir yansıması olarak karşımıza çıkıyor. Pose seyircisinin, çok iyi bildiği üzere dizinin başından itibaren var olan hanelerin fertlerini kimi zaman çok çocukça davranışlar sergilerken görebiliyoruz (Çünkü çocuklar bunu yapar!). 1987'den, 1990'lara atladığımız bu sezonda ise, pek çok karakterin karakter gelişimine ve olgunlaşmasına tanıklık ediyoruz. Bu karakterlerin en başında elbette ki Angel geliyor. Pose seyircisinin, en çok beğendiği karakterlerden birisi olan Angel'a biraz olsun değinmek isteriz. İlk sezonda; Wall Street'e yükselen beyaz yakalı iş adamı Stan ile olan ilişkilerinin ardından, değişen dünyada model olma yolunda ilerleyen Angel'ın hikâyesi, Evangelista hanesinin çocuklarının yuvadan uçma vakitlerinin geldiğinin ilk alarmları olarak karşımıza çıkıyor. Kuş yuvadan uçsa da, Blanca bir anne ve yeni aile üyeleri bulmaya kararlı gibi görünüyor. Pose bir bölümünde, hastanelerin kasvetli ortamlarında ölümü sorgulatırken; diğer bir bölümünde, toplumsal adaletsizliği sorgulatıp, çok güzel bir noktaya evrilebiliyor. Her ne kadar senaryo anlamında istikrarlı bir başarı gösteremese de, dramanın en vurgulu olduğu, akıllara kazınan sahneleriyle bu tutarsızlıkların, "bir tarzın sonucu" olduğu düşünülebilir. Günün sonunda cesurca ele aldığı konuları sayesinde büyük bir zevkle izletmeyi başarmasıyla hakkını teslim etmek gerekir ki, son zamanların LGBTİ+ camiasını en iyi yansıtan yapımlardan birisidir. 2. sezona dair genel hatlarıyla bunlar söylenebilir. Dizi, 3. sezon onayını aldığına göre bir sonraki sezonda görüşmek üzere!

    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.