Su Katılmamış Yaşam: Otantik Yaşamak

Su Katılmamış Yaşam: Otantik Yaşamak
  • 3
    0
    1
    0
  • Sözlük, "gerçek" kelimesini "seyreltilmemiş" olarak tanımlar. Varoluşçu psikolojide gerçek varoluş, sosyal çevresi tarafından yönetilmeden bir kişinin potansiyelini kullanmakla mümkündür. Bence "gerçek varoluş" üç unsur içeriyor. Bunlar;

    • Kişinin sahip olduğu gerçek potansiyeli fark etmesi ve sergilemesi,
    • Görünüşün altındaki duygularını fark etmesi ve ifade etmesi,
    • Görünüşün altında isteklerin fark etmesi ve ifade etmesidir.

    Örneğin müzik alanında bahsettiğimiz şey, türkülerin (yani halkın) kaynağı derlendiğinde toplanan eserlerin özgünlüğüdür. Bence bu durumda ister gerçek varoluş, ister gerçek sanat olsun, kaynakla tutarlıdır. Gerçek varoluş, kişinin dış görünüşünün altında var olan içsel gücü, potansiyeli, zekayı, kendiliğindenliği, duygu ve arzularını fark etmesi ve doğasına göre gerçekleştirmesi demektir. Yeterince gerçek bir hayat yaşıyorsanız, yeterli bir ben olduğunuzu iddia edebilirsiniz. Yaşamak gerçekten hepsi ya da hepsi anlamına gelmez. Kendini daha fazla gösterebilirsin ya da daha fazlası olabilirsin.

    OTANTİK YAŞAMAMANIN SAKINCALARI

    Varoluşçu psikolojide, kaynaklı yaşamanın bedeli, suçluluk duymaktır. Heidegger, “otantik olmayan” Sartre ise “samimi olmayan” yaşam biçimi adını veriyor. Bir anlamda gerçek dışı bir hayat yaşarken kendimize ihanet edip kendimizi durduracağız. Yukarıdakilere dayanarak gerçek bir hayat yaşamadığımız zaman, öz disiplin ve ihanetin neden olduğu endişe olmalı. Kaynaklarla yaşamak için iç duygularımızı gözlemleyerek ve keşif doğrultusunda hareket ederek ne yapmak istediğimizi bulmalıyız. Gerçek isteklerimize göre hareket ettiğimizde, muhtemelen başarılı oluruz. Başkalarının arzuları için hareket etmek bizi evrimsel süreçte daha güçlü yapabilir, ancak öz benliğimizden talepte bulunmak bizi daha güçlü hale getirebilir.

    Kendi özlerine uygun yaşamak yerine, başkalarının özüne uygun yaşayanlar, adeta varlıklarını kiraya vermiş olurlar.

    Otantik yaşamaktan uzaklaşan birey veya toplum, giderek kendisine yabancılaşır.

    OTANTİK YAŞAMAMAK VE İLETİŞİM ÇATIŞMALARI

    Gerçekçi olmayan bir şekilde yaşamak, günlük hayatımızda iletişim çatışmalarına girme şansımızı artırır ve bir kariyer veya ortak seçerken sorun yaratır. Bir kişi gerçekten onun içinde yaşayabilirse, çatışmaları büyük olasılıkla azalacaktır. Bir akrabanın merakla gelmesini beklediğimizde, geç kaldığı için kızabiliriz, ama asıl istediğimiz onunla kaliteli zaman geçirmek. İstediğimizin bu olduğunu anlayabilirsek, çatışma olmayacak.

    ÇEVREDEN KOPUK BİR OTANTİK YAŞAMIN SAKINCASI

    Olabildiğince gerçek olmak kulağa hoş gelebilir, ama gerçekçilikten ayrılması gerektiğini düşünmüyorum. Etrafımızda olup bitenleri görmezden gelmemize ve yalnızca iç potansiyelimizi kullanmaya çalışmamıza izin vermek gerçekçi olmayabilir, hatta imkansız olabilir. Potansiyelimizi gerçekleştirirken çevremizde bir dünya olduğunu düşünmekte fayda var. Gerçek bir hayat yaşayamadığımız zaman, kendimize yabancılaşırız. Doğal ve sosyal çevreyi düşünmeden gerçek bir yaşam sürmeye çalıştığımızda, çevremizden uzaklaşabiliriz. Kaynak: GÜLEÇ, Cengiz, Ustaca Yaşamak ve Otantik Varoluş Görseller: 1, 2, 3


    Yorumlar (1)
    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.