Bilimden Gelen Sanat: Thomas Alva Edison 

Bilimden Gelen Sanat: Thomas Alva Edison 
  • 0
    0
    0
    0
  • Thomas Alva Edison, 20. yüzyıl dönemini icatlarıyla büyük bir şekilde etkileyen Amerikalı mucit ve iş adamıdır. Bazı icatları tamamen orijinal olmakla birlikte, eski icatların geliştirilmesine de yönetimi altında çalışan yüzlerce işçiyle katkı sağlamıştır. Edison, elinde bulundurduğu Amerikan patentleriyle tarihteki en önemli ve en verimli mucitlerden biri olarak nitelendirilir. Patentlerinin çoğu Amerika'nın haricinde Almanya, Fransa ve İngiltere onaylarına da sahiptir. Ön planda lambanın mucidi olarak bilinse de; elektriksiz bir yaşamı düşünemeyeceğimizden birçok kıymetimizi keşfedendir aslında. Son yüzyılın en dikkat çekici bilim adamlarından biri olan Thomas Edison, 1847'de Amerika’nın Ohio kentinde doğmuştur. Yedi yaşındayken ailesiyle birlikte Michigan'daki Port Huron'a yerleşen Edison, ilkokula burada başladı. Ancak yaklaşık üç ay sonra, çoğu bilim insanının hayatında görmeye alıştığımız dışlanma politikası ile; algılamasının yavaşlığı neden gösterilerek okuldan uzaklaştırıldı. Usta çırak tarzında daha sonraki üç yıl boyunca özel bir öğretmen tarafından eğitildi. Edison, on yaşına geldiğinde kendisini fizik ve kimya kitaplarına verdi. Bu kitaplar kendisini dünya üzerinde keşfedilmesi gereken daha nice güzellikler olduğu noktasında git gide merak uyandırmasına kaynaklık ediyordu. Merak ve yaratıcılık o derece artmış olacak ki evlerinin kilerinde bir kimya laboratuvarı kurdu. Kimya deneylerinde özellikle Volta kaplarından elektrik akımı elde etmeye yönelik araştırmalara ilgi duydu; bir süre sonra kendi başına bir “telgraf aleti” yaptı ve “Mors alfabesini” öğrendi. Bu kadar inatçı ve yoğun çalışmaların sonucunda kulakları ağır işitmeye başladığının sinyallerine verdi. On iki yaşına geldiğinde, üstat Michael Faraday'ın “Experimental Research in Electricity” adlı kitabını okudu ve doğal olarak etkilendi. Akabinde Faraday'in deneylerini tekrarladı, kendi deneylerine ağırlık vermeyi ihmal etmedi. On yedi yaşındayken tek tel üzerinde karşılıklı konuşmayı sağlayan telgraf aletini icat etti ve bunun sayesinde birçok telgraf şebekesi şirketinde daha on yedi yaşındayken mühendislik yaptı. Edison, yirmi iki yaşında kendisine laboratuvar kurarak fizik, kimya ve artık bir üst ilgi alanı olan elektrikle ilgili deneyler yapmaya başladı. Borsa kurlarını otomatik olarak kaydeden bir makine ve elektrikli bir oy kayıt makinesinin patentini aldı ve bu aygıtlarla oldukça kısa sürede ilgi toplamayı başardı. Bunca gelişmeler olup biterken “Universal Stock Printer” adı altında kendi mühendislik şirketini kurdu ve sattığı patentlerle kısa sürede önemli bir maddi kaynak edindi. Yine akabinde New Jersey eyaletinin en büyük şehri olan Newark'ta bir imalathane kurarak toplu telgraf ve telem aygıtları üretmeye başladı. Kısacası telefon servisleri gibi çalışan teleks ağı, bir abonenin başka bir aboneyle bağlantı kurmasını ve daktiloya benzeyen telem aygıtlarıyla haberini yazdırmasını sağlayan bir altyapıyı herkese sağlayabilmiş oldu. Yirmi dokuz yaşında Graham Bell'in geliştirdiği konuşan telgraf üzerinde ekstra çalışmalar yapmaya başladı. Karbondan bir iletici ekleyerek telefonu geliştirdi. Otuz yaşında ise ses dalgalarının dinamiği üzerine yaptığı bu çalışmalardan yararlanarak sesi kaydedip yineleyebilen “gramofonu” geliştirdi. Artık ünü uluslararası düzeyde yayılmaya başlamıştı. Bundan sonra çok önemli iki icat daha yaptı; biri yine otuzlu yaşların bereketi olan Motograf denen elektrikli yazı makinesi idi. Bir yıl sonra da Fonograf'ı icat etti. Daha sonra da Telefonograf'ı ve Aerograf'ı.... Otuz bir yaşının sonunda William Wallace'in yaptığı 500 mum gücündeki ark lambasından etkilendi ve bunu daha güvenli/ucuz bir yöntemle çalışan yeni bir elektrik lambasını geliştirme fikriyle çalışmalarına başladı. Otuz altı yaşında hayatının en büyük icadını, “Edison Etkisi” denen olayı gerçekleştirdi. Bu olay ısıtılmış bir filamanın moleküler boşlukta elektron yayılımından oluşuyordu. Sıcak katotlu tüplerin temelinden Akkor lambanın üretimine kadar uzanan bu süreç ampulün halk arasında yaygınlaşmasına kadar devam etti. 1887'de Menlo Park'tan New Jersey'deki West Orange'a taşınan Edison burada öncekinin on katı büyüklüğündeki “Edison Laboratuarını” açtı. [caption id="attachment_19017" align="aligncenter" width="472"] Edison'un West Orange Laboratuvarı[/caption] Bu laboratuvara, günümüzde müze olarak daha yakından bakmak için: Edison's West Orange Laboratory.

    Edison aynı zamanda sanat tarihinin en önemli yapıtaşı olan sinema ile ilgili göstericisiyi icat etti. 1895’ten başlayarak sinema göstericisini piyasaya sürdü. Bu kıymetli mucidimiz ömrünün sonuna kadar yeni buluşlar yapmak için uğraş verdi. 1931’de, 84 yaşında New Jersey'de artık yeni mucitleri bir sonraki nesle bırakmak adına, ismini altın harflerle dünyaya işledi.

    İcatlarından olan ilk sinema sistemi ile “görüntüye”, kömür filamanlı ampul ile “ışığa”, kömür taneli mikrofon ile “sese”, kömürlü jeneratör ile “sürpriz kayıt kesintilerine” mihenk taşı olmuştur. Adeta ışıklar, kamera, motor sözünü zihninde kombinlemiştir. Velhasıl icraatlarla ilgili şu sözü de işine neden bu denli özgünlükler kattığının kanıtı olsa gerek: “Benim zihnim için eski ustalar maharet değildir, onların değerleri kendi kıtlığında ortaya çıkmıştır.”

    Var ol Thomas Alva Edison!

    1


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.