2000'lerin Popüler Gençlik Dizisi Kavak Yelleri'ni İnceliyoruz

2000'lerin Popüler Gençlik Dizisi Kavak Yelleri'ni İnceliyoruz
  • 3
    0
    0
    0
  • Yıllara damgasını vurmuş, hala daha kendini izlettirmeyi başaran Kavak Yelleri dizisini bir dönem ben de takip ediyordum. Takip etmek ne kelime, çok büyük hayranıydım. Gerçi hala daha öyle olduğumu söylesem yalan olmazdı. İzmir'den İstanbul'a, kadın erkek tüm gençleri kendine çekmeyi, 2007 yılının yaz dizisi olarak ortaya çıkmış olsa da yaz, kış demeden tüm mevsimlerde heyecanla takip edilen bir dizi olmayı başardı.

    31 Mayıs 2007... Bu tarih, her şeyin başladığı, yepyeni bir devrimin kurulduğu, tabiri caizse kimin eli kimin cebinde deyiminin vücut bulduğu tarih. Kavak yelleri, işte bu tarihte başladı ve uzun süre hafta içi akşamları verilmeye devam etti. Hiç unutmam, o dönemler 7 yaşındaydım ve geceleri geç yatmak için sadece Perşembe günlerini seçiyordum. Diğer günler erkenden yatan ben Perşembe günleri istesem de erken yatamıyordum çünkü aklım televizyonda kalıyordu. Diziyi çok seviyorum evet fakat dizide saçma bulduğum yerlere de özellikle değinmek istiyorum bugün. İlk mantık hatası, bana göre Deniz karakterindeki dengesizlikti. Deniz (İbrahim Kendirci), seçeceği okuldan hayatına alacağı kadına kadar olan dengesizlikleri ile ünlü bir karakterdi. En başta Mine (Aslı Enver)'ye aşıktı, çok seviyordu ancak bir anda vazgeçip Aslı (Pelin Karahan) ile beraber olmaya başladı. O da yetmedi, Aslı'yı Mine ile, Mine'yi de Aslı ile aldattı ve her seferinde zeytinyağı gibi üste çıkmaya çalıştı. Aslı, uzun süre aşk acısı çekti ve Efe (Dağhan Külegeç)'ye kadar hayatına kimseyi alamadı. Deniz'i sevmesine rağmen gururuna yenik düşmedi ve Deniz geri döndüğünde onu affetmedi. Aslı karakterini ve karakteri bu şekilde yazan senaristi yürekten kutluyorum. Keşke Mine de öyle olabilseydi ancak ne yazık ki Deniz'e olan aşkı, gururuna galip geldi.

    Gelelim dizinin ikinci saçmalığına. Sırf yönetmen ile kavga ettiği için diziden bir araba kazası ile ayrılmak zorunda kalan Efe'nin 4 yıl boyunca öldü zannedilip Efe karakterinin canlılığını geri getirebilmek için yerine Güven'in gelmesi, daha sonra Güven'in Efe ile tamamen tesadüf bir kavgada tanışması ve Efe ile Aslı'yı buluşturması... Bu da yetmezmiş gibi Efe'nin bu sefer gerçekten ölmesi, gerçekten aşamadığım bir dizi travmasıdır. Deniz'in dengesizliği tam bu noktada Aslı'ya geçmiş olsa gerek çünkü Güven'e defalarca ''Efe'yi atlattım'' demesine rağmen gelir gelmez Efe'nin peşinden koşmaya başlıyor, bu ne perhiz bu ne lahana turşusu yahu?

    Efe ve Güven karakterleri tam olarak aynı olmasa da şakaları, arkadaş sevgileri, sadakatleri ve Aslı'ya olan aşkları ile birbirine çok benzemekte. Zaten bu yüzden Efe ayrıldıktan sonra Güven karakteri bu şekilde yazılmıştı. Güven diziye 85.bölümde havalı bir giriş yaptığında Aslı için geldiğini anlamıştık, çok zor değildi tahmin etmesi :) Güven, ailesi olmayan ve tabiri caizse sokakta büyümüş biri. Aşk, arkadaşlık, sevgi, umut nedir hiç bilmemiş fakat Efe babasının dayakları haricinde aile sevgisiyle büyümüş biri, bu noktada ikiye ayrılıyorlar. İkisi de okul okumamış, kafası zehir gibi ve ticarete çalışan iki insan. Biliyorsunuz ki ilk sezonda Efe, Gönül öğretmen yüzünden sınavı terk ediyordu ve daha sonra sınava tekrar girmiyordu. Güven'in arkasında duran bir ailesi olsaydı belki sınava girerdi ve üniversite okurdu, kim bilir?

    Dizinin ilk sezonu ile son sezonunu kıyasladığımızda ciddi farklılıklar olduğunu görüyoruz. Mine karakteri, Efe'nin deyişi ile namı diğer ''Pamela'', gerçek bir kötülük kraliçesiydi. Mine'nin öğrendiği hiçbir sır gizli kalmıyordu, bunu da ">33.bölümde çok net görebiliyoruz. Burada yediği tokat Mine'yi akıllandırmıyor elbette, kötülüklerine son hızda devam ediyor. Ta ki Burak'la tanışana kadar... Burak (Emir Benderlioğlu) karakteri, bir barda sarhoş olan Mine'yi taşıyıp evine getirerek Mine'nin ve tabii ki seyircinin kalbinde taht kurmayı başarıyor. Başlarda gerçek bir prens gibi olan Burak'ı gördüğümüzde ''Deniz'e oh olsun!'' demişizdir hepimiz. Keşke hep öyle kalsaydı ama ne yazık ki kartlar yeniden dağıtılmaya başlıyor ve hiç görmediğimiz bir Burak görmeye başlıyoruz. Burak'ın acısını Deniz ile atlatan Mine de ilk aşkına yeniden kavuşmuş oluyor böylece.

    170 bölümü tamamen aktarmam mümkün olmasa da genel bir özet geçmek istedim sizlere, umarım beğenmişsinizdir. Eğer hala izlemediyseniz bu diziye bir şans vermeniz gerektiğini düşünüyorum. Bu diziyi hala çok seviyor ve takip ediyorum. Hemen aşağıya İbrahim Kendirci ile çekildiğim bir fotoğrafı da bırakacağım. Bir sonraki yazımda görüşmek üzere.


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.