Reha Erdem’den Bizlere Kalan Bir Miras Bu Film

Reha Erdem’den Bizlere Kalan Bir Miras Bu Film
  • 1
    0
    0
    0

  • Reha Erdem’in son filmi Neandria’yı duydunuz mu? Filmi Atlas ve Kadıköy’de iki kez görme imkanım oldu. Bildiğim sinema anlatısının içinde, ama bugünün sinema anlatılarını da umursamayan duruşuyla Reha Erdem sinemasının farkını yine ortaya koymuş. Hatta yıllardır söylediklerini bu filmde birleştirmeyi de başarmış. Sinemasının bütünlüğünü ve vardığı nihai noktayı görme fırsatı yakalıyoruz. 

    Neandria Antik Kenti’nin yakınlarında yoksul bir köye misafir olduğumuz film bize, köydeki insanların hayatlarına bir bakış sunuyor. Reha Erdem, Ahmet Rıfat Şungar’ın hayat verdiği imam karakteriyle bizi köyün yaşamının içine atıyor. Neler olduğunu, köye gelen yabancının gözünden bu köyün sakinlerinin en duru hallerini görme fırsatı yakalıyoruz. 



    Filmin benim için en güzel yanıysa, bu köyün sakinlerine hayat veren Deniz İlhan, IZZY ya da Ayşenur Koparan gibi yeni nesle, tıpkı filmde de sorunlarını tüm çıplaklığıyla gördüğümüz bu yeni nesle, alan açması oldu. Elbette Suna(Deniz İlhan), Mako(IZZY) ya da Filiz(Ayşenur Koparan)’in bambaşka dünyalarda, bambaşka sorunlarla baş etmesi gibi bir kıyası ortadan kaldırmak gibi bir niyetle söylemiyorum bunu.

    Sıkıştıştıkları dünyada çatlakları arayan ve hatta bulan bu gençler, bu katı dünyanın çatlaklarını bizlere göstererek, dertlerini yaratan mevcut düzenin zayıf yanlarının da ne denli çok ve kırılmaya hazır olduğunu da ortaya koyuyor. Lafın büyüklüğünden korkarak söylüyorum ama bize “isyanın” ve “aşkın” güzelliğinden bahsediyor. 

    Ne aşklarını ne de isyanlarını bastırmaya tahammülleri olmayan Suna, Mako ve Filiz bu çatlaklardan sızan enerjileriyle, sadece kendileri gibi oluyor aslında. Onlara sunulan dünyanın koşullarının, onları sıkıştırdığı köşelerden nasıl çıkacaklarına bakıyor. Sığamadıkları koşullarının daralttığı alanları tam da bu çatlaklardan sızarak genişletiyorlar. 

    Anne ya da babalarından onlara miras kalan yaşamın koşullarında, kurulu iktidar düzenleri altında, yaşadıkları her anı ve gençliklerinin geçişine tahammül etmek de istemiyorlar.



    Bu elbette Çanakkale’nin yoksul bir köyünde sıkışmış gençlere özgü bir hikaye değil. Memleket gençlerinin son yıllarda yaşadıkları, hatta yaşayamadıklarının özetini bizlere sunuyor film. Köyde olan şeylerin yetmediği, olanların da aslında pek de gençlerin hayırlarına olmadığı gerçeği çarpıyor yüzlerine. Büyüklerin bir şeyler bilmediğini fark ettikleri, hatta bir şeyler iyi olsun diye değil, kendi çıkar ilişkilerinden öteye gidemediklerini gözler önüne seriyor. 

    Günün sonunda bize, sıkışmışlara, çatlaklardan sızanlara, isyanını bastırmak zorunda kalanlara Reha Erdem’den kalan bir miras bu film. Özel gösterimlerde yakalarsanız izleyiniz. Olmadı 15 Mart'tan itibare vizyonda muhakkak kovalayınız. Aşkla, isyanla. 

    Enver Sedat Kurubaş

     


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.