Aşk Nedir? Var mıdır? Ünlü Düşünürler Aşk Hakkında Ne Demişlerdir?

Aşk Nedir? Var mıdır? Ünlü Düşünürler Aşk Hakkında Ne Demişlerdir?
  • 21
    1
    0
    1
  • Yüz yıllar boyu aşkın ne anlama geldiği hakkında binlerce söz söyledi büyük düşünürler.

    Nietzsche'ye göre "İki kişi arasındaki savaş"

    Freud'a göre "Anneden ayrışmanın yarattığı boşluktan önceki bir olma evresinin yeniden inşası”,

    Montaigne'ye göre "Aşk dediğimiz şey,arzulanan bir varlıkta bulacağımız tada susamaktan başka bir şey değildir."

    Schopenhauer'a göre "Aşk, insan türünü sürdürmek için bireye kurulmuş tuzaktan başka bir şey değildir. "

    Platon'a göre "Aşk, ciddi bir akıl hastalığıdır. "

    Eugene Delacroix'a göre ise "Aşkı anlatabilmek için yeryüzünde var olan dillerden çok farklı bir dil gerekir."

    Demiş büyükler... Görüldüğü üzre kimisi kutsamış kimisi ise bir hastalık olarak belirtmiş aşkı. Haklı haksız bulmak pek de haddimize değil. Cünkü aşk başlı başına bir hadsizliktir. Filozoflar dahi yaşam ve sanatı hatta yaşama sanatının incelikleri üzerinde akıl hocalığı yaparken aşkı da es geçmemişlerdir. Yaşamın kanıtı olan soluk alıp verme gibi bir somutlukta, aşkın ne denli önemi olduğunu apaçık görebiliriz.
    Günümüzde ise, dinlediğimiz şarkılarda, izlediğimiz filmlerde, okudugumuz kitaplarda ve dahi sohbetlerimiz esnasında sık sık geçer aşk kavramı. Sizce de aşk, midede uçuşan kelebeklerden, avuç içlerinin terlemesinden, hızlı kalp çarpıntılarından mı ibarettir? Bence bir bakıma evet. Albert Einstein'ın da dediği gibi "Aşk kimyasal bir tepkimedir". Yalnızca bilimle kısıtlamak istemiyoruz bu yoğun hisleri. Dopamin, vazopressin ve oksitosin salgılamanın yanı sıra başka başka, daha dolu, daha derin anlamlar yatsın istiyoruz. Dillere destan olmuş o Leyla ile Mecnunu, Kerem ile Aslıyı istiyoruz. İnsanoğlu değil miyiz işte hep imkansızı istiyoruz. Uzaktakini yanımızda, ulaşılamayanı avucumuzda, öleni karşımızda istiyoruz. İşte aşk başlı başına bir hadsizliktirden kastım da budur dostlarım. İmkanlı olanı elinin tersiyle itme ayıbı.
    Benim fikrimce çok da uzaklarda aranmamalı aşk. İnsan önce kendini bilmeli bir başkasına kendisini teslim edebilmek için. Kendi isteklerinin farkında olup bu yoldan arayışa çıkmalı. Bu nedenle ilk bakışta aşk da yalandır bana göre. Bir insanı tanımadan yapılan teslimiyet gereksiz bir samimiyet çabasıdır. Aşk öyle şiirlerde okuduğumuz gibi bir mucize değildir aslında. Zaten bizim içten içe hep istediğimiz insan profilinin hayatımıza girmesidir. Planı; kendimizi tanıdığımızda, isteklerimizi fark ettiğimizde, sinsice bilinç altında yapılmıştır. Kendi standartlarımıza uygun insanlarla mutlu mesut bir hayat sürmek yerine, daha alt ya da daha üst profillerde vakit kaybetmek ise bizim çocukluk ve ergenlik travmalarımızdan kaynaklıdır. Aile evimizde sessiz sakin yaşayıp gidiyoruz sanarken, aile fertleri çoktan kader motifini örmüştür üstümüze. Çalkantılı ailede büyümüş çocuklar ;okumayıp , fark etmeyip, yazmayıp çizmeyip ordan oraya toksikliğin ortasında bulunurlar ilişkilerde. Aşkın yolu bilmekten ve fark etmekten geçer... 

    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.