Otobiyografik Bir Başyapıt: Açlık

Otobiyografik Bir Başyapıt: Açlık
  • 1
    0
    0
    1
  • Knut Hamsun'a Nobel Edebiyat ödülü kazandıran bu otobiyografik roman aynı zamanda psikolojik bir eserdir. Temelde modernite kavramına değinilirken karmaşık zihne sahip bir insanın psikolojisi ele alınıyor. İlk bölüm "Yumruğunu yemedikçe kimsenin bırakıp gitmediği o garip şehir Kristiania'da aç açına sürttüğüm günlerdeydi..." cümlesiyle başlıyor. Kristiania, şimdinin Oslo'su. Yani bir bakıma büyük şehir büyük umutlar diyebiliriz. Kahramanımız, Kristiania'ya yazar olup yazılarını dergilerde gazetelerde bastırmak amacıyla gelir. Fakat çoğu yayıncıdan red cevabı alır. Şansı yaver giderse de 5-10 krona yazıları yanınlanırdı. Maalesef onay alan yazıları o kadar azdır ki açlığın ve ölümün pençesine düşer. Pansiyonda, yarı aç halde yoksul bir hayat sürerken tek yapabildiği ilham geldiğinde yazmak ve böylece karnını doyurmaya çalışmaktır. Düşünceleriyle var olmaya çalışan bir gencin hayatın engellerine karşı aldığı yenilgiyi sayfa sayfa içimize işler bu kitap. 

                                      "Boyuna, hep aynı şekilde, şu son zamanlarda halim berbattı benim!
                                        Sonunda, ellerim böyle boş, ortalarda kalışım ne garip! Artık bir
                                        tarağım bile yoktu, dertlendim mi okuyacak bir kitabım bile yok."

    Hayatın tüm cilvelerine rağmen umudundan ve heyecanından bir şey kaybetmeyerek denemeye devam eder. Bunu da şu satırla iletir bize:

                               "Gözlerimi açınca, eski alışkanlık , bugün için ümit var mı diye düşünmeye başladım."

    Hayatı ne kadar acınası ve sefilse kendisi de bir o kadar gururlu tasvir edilir bizlere. Gururu öyle bir noktadadır ki kitabı okuyana başına daha ne gelebilir diye iç çektirir ama acıyan gözlerle muhtaç bir varlığa bakar gibi de baktırmaz. Meteliksiz yaşamına rağmen gururundan ödün vermeyen kahramanımız çoğu zaman açlık ve gururun çatışmasını sermekte önümüze.

                                                            "... fazla gururdan ölebilirdi insan."

    Olaylar ve düşünceler arasında kaybolup giderken film izliyormuşçasına karakteri yaşayabildiğiniz, anlatımı sade fakat etkileyici bir roman. Öyle bir tasvir söz konusu ki sanki kahraman ile birlikte çöp karıştırıyorsunuz, açlıktan bilinciniz bulanıklaşıyor. Her dönem okunup farklı mesajlara ulaşılabilecek harika analizlere sahip bir eser, okuyun ve okutun!


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.