Et Endüstrisine Ve Hayvan Haklarına Eleştirel Bir Bakış: Okja (2017)

Et Endüstrisine Ve Hayvan Haklarına Eleştirel Bir Bakış: Okja (2017)
  • 6
    0
    0
    1
  • Son yıllarda Türkiye'de "vejetaryenlik" ve "veganlık" gibi kavramların daha sık duyulmaya ve hayvansal gıda tüketmeyen kişilerin sayısının artmaya başlamasıyla üniversitelerde vegan tabldot menüleri, vegan usülü yemek servis eden restoranları ve marketlerde içinde hiçbir hayvansal madde bulunmayan çeşitli ürünleri görmeye başladık. Sosyal medyayı kasıp kavuran işkence dolu mezbaha görüntüleri, Game Changers gibi et endüstrisine ve kapitalizme karşı eleştirel yaklaşan belgeseller de hayvan hakları konusunu hayatlarımıza taşımış oldu. Fakat et endüstrisinin hayvanlara yaptığı zulmler insanoğlunu ortak bir paydada birleştirmeye yetmiyor.  Et yememenin insan sağlığını olumsuz etkilediğine dair araştırmalar, protein alabileceğimiz sebzeler, çocuğuna vegan beslenmeyi dayatan ebeveynler, aşırı et tüketimini destekleyen ünlüler... 70. Cannes Film Festivali'nde yankı uyandıran Netflix yapımı film Okja, tüm bu kargaşaya eleştirel ve bir o kadar da mizahi bir üslupla yaklaşıyor. 

    Oscar ödüllü Parasite'ın yönetmeni Bong Joon-ho'nun yönettiği Okja'da insanoğlunun iki yüzlülüğüne vurgu yapılıyor. Film, ne tam anlamıyla et endüstrisini yeriyor ne de hayvan hakları aktivistlerini yüceltiyor. John-ho, herkesin inandığı şeylerin kölesi olduğunu ve bu durumun ne kadar gülünç görünebileceğini göstermeyi amaçlamış.

    Bonfileden Dost Olur Mu Mija?

    Miranda Corporation isimli şirketin herkese yetecek kadar leziz ve doğa dostu et anlayışıyla üretip çeşitli ülkelere dağıttığı domuzlardan biridir Okja. Şirket süper domuz Okja'yı, Güney Kore'nin köylerinden birinde yaşayan Mija ve dedesine yetiştirip büyütsün diye vermiştir. Filmin ilk sahneleri cennet gibi. Mija ve Okja'nın dostluğuna doğanın kusursuz güzellikleri ve köyde kurduları minimal yaşam eşlik ediyor. Fakat bu ikilinin cennetinin cehenneme dönüşmesi uzun sürmüyor. Şirket yetkililerinin iki dostu ayırmasıyla duygu seli yaşayacağını düşünen bizleri absürt bir kovalama sahnesi karşılıyor. Şirketin Güney Kore'deki merkezine getirilen, oradan New York'a gidecek olan Okja'yı 13-14 yaşlarında olan Mija büyük bir çeviklikle yakalamaya çalışıyor. Şirket yetkililerinden kaçıyor, kilometrelerce Okja'yı taşıyan kamyonun arkasından koşuyor ve hayvan haklarını savunduğunu iddia eden bir grupla birlikte Okja'yı kurtarıyor. Filmin bu kısmına kadar hayvan hakları savunucuları ve Mija'yı benimsiyor, Miranda ve onun ayak takımı olan herkese karşı duruyorsunuz. Fakat kimse Mija ve Okja kadar masum değil. 

    Bu sahneden sonra hayvan hakları aktivistlerinin Mija'ya yalan söyleyerek, hayvanlara yapılan kötü muameleyi görüntülemek için Okja'ya kamera yerleştirip tekrardan şirkete teslim ettiklerine şahit oluyoruz. Sırf kendi amaçları için küçük kızı ve dostunun zorla ayrılmalarına göz yumarak kendileriyle çelişen aktivistler ile de yollarımızı ayırıyoruz seyirci olarak. Kimseye zarar vermek istemedikleri gayesiyle düşüncelerini savunan bu grubun kendi içinde yaşadıkları bir çatışmada dahi kendilerinden olanı darp ettiklerini, kendi amaçlarını sevgiden üstün tuttuklarını hatta son sahnede Okja'ya bile zarar verme girişiminde bulunduklarını göstermek de aktivistlere yapılan eleştirilerden bir kaçı. Tabii ki bu eleştirilerin amacı hayvan hakları savunucularını gücendirmek değil, aksine bir arada kalmalarını sağlamak, özgürlüğü ve sevgiyi savunduklarını hatırlatmak amacıyla yapılmış. Hayvanlara yapılan sistematik işkencelerin karşısında sağlıklı bir duruş sergilemek kolay olmasa da, amaçtan sapmamak ve kişisel hırsları hayvan haklarının önüne koymamamın önemi büyük. 

    Örgütlü Zalimliğin Sevimli Hali

    Miranda Corporation ise büyük bir zalimlik örneği sergiledi tüm kurgu boyunca. Hayvanlar üzerinde yaptıkları korkunç deneylerle ve onlara verdikleri yaşam alanları herkesin tüylerini ürpertecek cinsten. Canlılara sadece kar gözüyle bakan üst düzey yetkililerin soğukkanlılığı filmin odağında. Reklamcısından, müdürüne herkesin bu korkunç düzenden haberdar olması ve bunu halka "doğa dostu" diye satmalarındaki iki yüzlülük üzmekten çok sinirlendiriyor izleyiciyi. Film bu noktada bizleri bir sonraki yiyeceğimiz öğün için düşündürüyor çünkü reklamlarını dilimizden eksik etmediğimiz bir çok firmanın bu işkence düzeni içinde etlerini tabaklarımıza ulaştırdıklarını görmüş oluyoruz. Sömürü sisteminin her bir basamağına değinen ve politik bakışla çekilen filmin amacı yerine ulaşmış oluyor. 

    Sömürü düzenini besleyen önemli figürlerden birisi de Jake Gyllenhaal'ın canlandırdığı Dr. Johnny Wilcox. Histerik bir alkolik olan bu karakter toplum ve medya gözünde hayvansever olarak adlandırılıyor. İzleyici her bir hareketiyle irite etmeyi başaran Dr. Wilcox'un çocuksu şortunun ve komik bıyığının arkasında para düşkünü bir iki yüzlüyü görüyor olmak, güldüğümüz ve hayvansever olarak tanıdığımız bir çok ünlü ismin bu tip markalarla işbirliği yaptığı gerçeğini yüzümüze vuruyor. Belki de bizi irite etmesinin gerçek sebebi onda alkışladığımız ünlü isimlerin hareketlerini görmüş olmamıza rağmen buna göz yummuş olmamızdır. Film, vicdanımızı harekete geçiriyor hatta vicdanınızı hedef alıyor.

    Sonuç: Bastırılamayan Çığlıklar

    Filme sinen karanlık atmosfer hayvanların çığlıklarını yansıtmada başarılı olsa da finalinde çözüme ulaşmamış bir problemle baş başa olduğumuzu görüyoruz. Doğa dostu politikalara kucak açmayan şirketler ve politikalar, orantısız güç kullanan yetkililer ve sen, ben, Mija. Problem odaklı giden filme, alternatif çözümler sunabilen bir son yakışırdı. Büyük şirketler karşısında güçlü kalamayan hayvanseverleri, Mija'yı ve Okja'yı görmek motivasyonumuzu düşürse de harekete geçmek için bir şeyler yapılması gerektiği gerçeği yaşama değer verenleri motive etmeli. Et tüketimini azaltmaya çalışmak, destek verilen markaları özenle seçmek, hayvanlar üzerinde deney yapılmayan makyaj ürünleri kullanmak bile bir adım. İnsan olduğunu unutmadan, insanca yaşamak. Bunu yaşadığımız dünyaya borçluyuz. 

     


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.