Disney’in kült yapımlarını ısıtıp önümüze koyduğu, çıkan her live-action haberiyle bizi hüsrana boğduğu bu günlerde, köşede kalmış müthiş bir yol hikâyesinden bahsetmek istiyorum. Brother Bear, Walt Disney Feature Animation tarafından üretilen ve Walt Disney Pictures tarafından yayınlanan 2003 yapımı bir animasyon filmi. Robert Walker ve Aaron Blaise’in yönettiği filmin seslendirme kadrosunda çiçeği burnunda biricik Joker'imiz Joaquin Phoenix, Rick Moranis, Jeremy Suarez, Jason Raize ve Dave Thomas gibi isimler bulunuyor. Film, bir İnuit kabilesinde (İnuitler ya da Kanada İnuitleri, Kuzey Kanada'da yaşayan İnuit kolundan olan Eskimo halklarının ortak adı) yaşayan genç Kenai’nin yetişkinliğe geçiş evresinde başından geçenleri konu alıyor. Kabilenin gelenekleri gereği, her çocuk yetişkinliğe geçişte hayatı boyunca kendisine rehber olacak ruhu temsil eden bir totem sahibi oluyor. Kenai, ağabeyleri Denahi ve Sitka’nın totemleri gibi bilgeliği simgeleyen bir kurt ya da yol göstericiliği simgeleyen bir kartal totemi sahibi olmayı beklerken, ruhlar onun için sevgiyi simgeleyen bir ayıyı uygun görüyorlar. Kenai bunu kabullenemiyor ve oldukça sinirleniyor. Duyduğu kızgınlıkla, balıklarını çalan ayının izini sürüyor. Kenai’nin ayı karşısında zor durumda olduğunu gören ağabeyleri yardıma koşuyor. Böylece ayı ve üç kardeş arasında bir mücadele başlıyor. Bu mücadele sonucunda en büyük kardeş Sitka hayatını kaybediyor. Kendini suçlu hisseden Kenai, yanlış olduğunu bildiği halde ayının peşine düşerek onu öldürüyor ve aslında hikâye, bu olay ile başlıyor. Ayının ölümüyle tüm atmosfer değişiyor. Kuzey ışıklarının içine çekilen Kenai, kaybettiği ağabeyi Sitka’nın ruhu tarafından cezalandırılarak bir ayıya dönüştürülüyor. Kabile şamanından tekrar insan olmanın yolunun, kardeşiyle konuşup, onu ikna etmek olduğunu öğrendikten sonra ruhlarla konuşmanın anahtarı olan noktaya, yani kuzey ışıklarının ucunun dokunduğu dağa doğru bir yolculuğa çıkıyor. Yolcuğun başında benim de çok sevdiğim, filmin komedi ayağının çoğunluğunu üstlenen geyik kardeşler Rutt ve Tuke ile tanışıyoruz. Kısa bir sekansın ardından kahramanımız, geyik kardeşlerden ayrılıyor fakat biz onların maceralarını görmeye devam ediyoruz. Kenai yola devam ederken bir avcı tuzağına takılıyor. Burada ikinci başkarakterimiz yavru ayı Koda ile tanışıyoruz. Koda’nın yardımıyla tuzaktan kurtulduktan sonra küçük ağabeyi Denahi ile burun buruna geliyor. Kenai, ağabeyine kavuştuğu için mutlu olmasına rağmen Denahi, karşısındaki ayının kardeşi olduğunu anlayamıyor. İki kardeşini de ayılar yüzünden kaybetmenin acısıyla Kenai’ye saldırıyor. Bu karşılaşma sonrası daha da karmaşık duygular içerisine giren Kenai, iyice huysuzlaşıyor. Yolculuğuna, annesi ile buluşmak üzere yolda olan Koda ile devam ediyor. Kenai’nin huysuzluğuna karşın Koda oldukça neşeli bir karakter olarak karşımıza çıkıyor. Kahramanlarımızın bu karakter tartışması, yolculuğun büyük kısmına hakim oluyor ve filmi besleyen ana damarlardan biri haline geliyor. Çıktıkları uzun yolculuk sayesinde bu iki karakter, birbirlerinden kardeşliği öğreniyorlar. Filme teknik açıdan bakmak gerekirse, sanat yönetimi çok başarılı; izlerken renklerde kaybolmamak elde değil. Özellikle kuzey ışıklarının dans ettiği sahneler insanı büyülüyor. Müzikleri de en az görüntüler kadar ilgi çekici ve büyüleyici. Spotify’dan filmin soundtrack listesini en az bir kez dinlemenizi şiddetle tavsiye ederim. Hiç değilse yazıya da adını veren “On My Way” parçasını, hem orijinal hem de Türkçe dublaj halini dinlemeniz de bir diğer tavsiyem. Dublaj demişken, filmin orijinal seslendirmesini önerdiğim kadar Türkçe dublaj versiyonunu da öneriyorum. Kaynak: 1