Yılanların Şahı: Şahmeran Efsanesi

Yılanların Şahı: Şahmeran Efsanesi
  • 0
    0
    0
    0
  • Şahmeran, Mezopotamya topraklarında doğmuş, yıllarca anlatıla gelmiş ve kültür mirasında kendine yer edinmiş bir efsanedir. Farklı bölgelerde farklı anlatımlarla varlığını sürdüren Şahmeran efsanesi kimi anlatıma göre iyiliğin iyilikle, kötülüğün ise kötülükle karşılanacağını gösterirken kimi anlatıma göre de soylu bir aşkın ölüme bedel, fedakarlıklara gebe olduğundan bahsetmektedir. İlk efsaneye göre Şahmeran özüne iyiliği almış, yer altında yılanlarıyla beraber yaşayan ve onlara liderlik eden, kimseye zararı dokunmayan bir canlıdır. Zamanın birinde Cemşab isimli bir genç arkadaşlarının kötülüğü sebebiyle bir kuyunun dibinde ölüme terk edilir. Kuyuda yalnız kalan ve hiçbir kurtulma umudu olmayan Cemşab için günler kuyunun duvarlarını izlemekle geçer ve bir gün bu gencin gözüne kuyunun yan tarafında bir delik takılır. Kurtulma umuduna tutunan genç bu deliği genişleterek Şahmeran'ı ve yılanlarını görür. Hayrete düşen Cemşab, deliği büyüterek oradan geçer ve Şahmeran'la tanışır. Şahmeran bilge bir kişidir, dönemin tabiplerinin ve hatta o zamana kadar hiç kimsenin bilmediği sağlık çözümlerini bilir, Cemşab'la geçirdikleri zamanda onu çok seven Şahmeran bildiği her şeyi Cemşab'a anlatmaya karar verir. Aradan geçen zamanlar sonunda Cemşab'a iyice bağlanmıştır Şahmeran fakat onun bağlılığı bu genç adamı yer altında tutmaya yetmez. Her ne kadar Şahmeran istemese de Cemşab isteğinde kararlıdır ve Şahmeran'a varlığını kimseye anlatmayacağı sözünü vererek yola koyulur. Cemşab ülkesine ulaştığı zaman Şahmeran'a verdiği sözü tutar ve kimseye onun varlığından söz etmez. Bu sırrın yalnızca Cemşab'ta kalması ne yazık ki uzun sürmez. Dönemin padişahı hastalanır ve hastalığın çözümü Şahmeran'ın etidir. Bunu bilen dönemin veziri Şahmeran'ı tanıyan birinin olup olmadığını anlamak için halkı bir bir hamama sokar çünkü bilir ki Şahmeran'ı tanıyan ya da yakınında bulunmuş olan birisi varsa yılanların şahının pullarıyla parlayacak ve kendini ele verecektir. Cemşab ilk zamanlar hamama gitmeyi reddeder fakat vezir onu bir gün hamamda yakalar. Zorla Şahmeran'ın saklandığı yeri öğrenen vezir sihirli sözleri söyleyerek onu yerinden çıkarır. Şahmeran kaderini bildiği için vezire karşı koymaz fakat tek bir isteği vardır ölmeden önce bu güzel yılan kadının: Cemşab'ı son kez görmek. Son isteğini gerçekleştiren vezir Cemşab'ı Şahmeran'a getirir. Şahmeran ise kalan son zamanını yine iyiliğin kazanması uğruna harcar. Cemşab'a öldürüldükten sonra etinin kaynatılmasını ve kaynatılan suyun üçe bölünmesini tembih eder. İlk suyu vezir, ikinci suyu padişah ve üçüncü suyu da Cemşab içmelidir. Şahmeran'ın dediklerini, güzel kadının ölümünün ardından yapan Cemşab görür ki ilk suyu içen vezir ölür, ikinci suyu içen padişah sağlığına kavuşur ve son suyu içen kendisi ise Şahmeran'ın tüm bilgi birikimine sahip olur. İkinci efsane ise aşkın bu kültürde nasıl yaşandığını ve fedakarlıkların sevdalara nasıl yakıştığını gösterir bize. Efsaneye göre Şahmeran büyük bir mağarada yılanlarıyla yaşayan ve barışı sağlayan; belden yukarısı güzeller güzeli bir kadın ve belden aşağısı da yılan olan bir canlıdır. Bir gün yakışıklı genç Tahmasp yılanlarıyla beraber yaşayan Şahmeran'ın mağarasına yanlışlıkla girer. Zifiri karanlık olan mağarada göz gözü görmezken birden mağaranın üstünde bir ışık huzmesi peydah olur ve Tahmasp'ın çevresini aydınlatır. Çevresinde büyük, küçük, yeşil, sarı bir sürü yılan gören Tahmasp bakışlarını tekrar ışık huzmesine çevirdiğinde hayatında daha önce hiç görmediği kadar güzel olan bir kadınla karşılaşır. Tahmasp'ı gören Şahmeran tanışmak ister ve ona misafirleri olabileceğini, Tahmasp'ı rahat ettirmek için elinden gelen her şeyi yapacağını söyler. Ertesi gün uyandığında Tahmasp, Şahmeran'ı muhteşem bir sofranın başında oturmuş ve onu izler halde bulur. Tahmasp Şahmeran'a, Şahmeran da Tahmasp'a aynı hayranlıkla bakarken güzel kadın sevdasına tutulduğu adama kendinden bahsetmeye başlar. Dünya tarihini bildiğini ve eğer isterse ona anlatabileceğini söyler Şahmeran ve böylece dünya üzerinde dilden dile dolaşan  en güzel, en eşsiz aşklardan biri yaşanmaya başlar. İlerleyen günlerde Şahmeran'ın sözleri biter, Tahmasp'ın annesine ve ülkesine özlemi başlar ve bu özlem bu iki sevgiliyi birbirinden ayırmaya yeter. Ayrılırlarken Şahmeran sevdiğini şu sözlerle uğurlar: ''Biliyorum, gitmene izin verirsem bana ihanet edeceksin ve yerimi diğer insanlara söyleyeceksin. Ancak bu topraklarda aşklar ölümünedir. Seni çok sevdiğimden dolayı üzülmene dayanamıyorum. Bu sebeple gitmene izin veriyorum. Ancak bana bir söz vermeni istiyorum. Ne sebeple olursa olsun başka insanlarla beraber suya girme.'' Bu yüce gönüllü güzel kadını sevgiyle kucaklayan Tahmasp ona asla ihanet etmeyeceğini söyleyerek mağaradan ayrılır. Tahmasp, yeni yurdunda bir düzen kurar ve bazı zamanlarda Şahmeran'ın yanına giderek sevgilisiyle vakit geçirir fakat bu mutluluk ne yazık ki dönemin kralının yakalandığı umarsız hastalıkla son bulur çünkü kralın kötü kalpli ve bencil veziri her seferinde krala şifanın Şahmeran'da olduğunu söyler. Sonunda bu ısrara dayanamayan kral Şahmeran'ı bulmaları için herkese emir verir. Vezir, tüm halkı nehirlere ve hamamlara sokmaları gerektiğini böylece eğer Şahmeran'ı gören biri varsa bunu anlayabileceklerini söyler kralına ve kenara çekilerek bu sonsuz bilgeliğini arzuladığı kadının aranmasını izler. Suya girmemek için dirense de askerler zoruyla suya sokulan Tahmasp'ın suya girdiği o anda vücudunun bir yılanınki gibi pullarla kaplı olduğunu görür tüm halk. Zorla alıkonulan Tahmasp'a günlerce işkence uygulayan vezir sonunda Şahmeran'ın yerini öğrenir. Şahmeran'ı mağarasından çıkararak kralın huzuruna getirir ve Tahmasp'ın da yanlarında bulunmasını sağlar. Tahmasp'ın yaşadığı utanç ve kederi gören Şahmeran sevdiğini rahatlatmak için son kez şu sözleri sarf eder: ''Ey sevdiğim, üzülme. Biliyorum ki sen bana kendi canın için ihanet etmedin ama ben sana dememiş miydim bu topraklarda aşklar ölümünedir diye. Bak şimdi anladın mı? Sen üzülme ne olur!'' Ve ardından sırrını vermeye koyulur Şahmeran: ''Kim ki benim kuyruğumdan bir parça koparıp yerse o dünyanın bütün sırlarına kavuşacak, fakat kim benim başımın etinden yerse tam o anda ölümle yüzleşecek.'' Aç gözlü vezirin niyeti kralı kurtarmak değil Şahmeran'ın bildiklerini öğrenmektir bu esnada ve Şahmeran daha sözlerini bitiremeden hızla atılıp yılanlar şahını öldürür vezir ve kuyruğundan bir parça kopararak yemeye koyulur. Aynı anda kederinden kahrolan Tahmasp ise bu dünyada Şahmeran olmadan yaşamak istemediği için Şahmeran'ın başına doğru atılır ve onu ölümüne çağıran bu etten bir ısırık alır. İşte tam o anda Şahmeran'ın aşkı uğruna yaptığı son fedakarlık da ortaya çıkar. Şahmeran'ın söylediği her şey yalandır aslında. Kendisi güzel olduğu kadar kalbi de güzel olan yılan kadın sevdiğini korumak adına sırrını tersinden söylemiş ve sevdiğine son nefesinde sonsuz bilgeliği bırakmıştır. Kaynak: 1, 2

    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.