Watchmen Neden En İyi Uyarlamalardan Biri?

Watchmen Neden En İyi Uyarlamalardan Biri?
  • 1
    0
    0
    0
  • Bugünkü yazımda en iyi çizgi roman uyarlamalarından biri olan Watchmen’i ele alacağım. Bu filmi birçok açıdan inceleyip elimizden geldiği kadarıyla sizlere güzel bir sunum yapmaya çalışacağım. Unutmadan söyleyeyim bu yazıda birçok SPOILER bulunmakta. Filmi izlemediyseniz muhakkak izleyip tekrar uğrayın. Watchmen, en iyi çizgi roman uyarlamalarından biri olarak kabul edilebilir çünkü neredeyse tamamına yakın bir bölümü çizgi romanla aynı doğrultuda ilerliyor. İlk Watchmen ekibini ve onların başına gelen olayları yaklaşık 7 dakika uzunluğundaki introsuyla öğreniyoruz. Bu durum, filmi diğer çizgi roman uyarlamalarında ayıran en büyük unsurlardan biridir. Çünkü biz 80’lerde geçen nükleer savaşın eşiğindeki dünyada hali hazırda birçok şey yaşamış ve dağılmakta olan bir grubun hikayesi içine girmemizi sağlıyor. Klasik süper kahraman filmlerinde kahramanımız güçlerini elde eder, kötü adamla tanışır, onunla dövüşür ve kazanır. Ama Watchmen de bunun aksine bu sekansları atlatmış olan kahramanlarımız devlet tarafından bir de yasaklanmış ve kahramanlığı bırakmaya zorlanmıştır. Kahramanların güçlerini elde etmelerini de film içerisindeki kısa flashbackler ile görüyoruz. Dr. Manhattan, hükumetin ve eski kahraman Ozymandias ortaklığında ülkesine hizmet etmekte; Rorschach illegal yollar ile görevini sürdürmekte; Comedian ise emekli bir vaziyettedir. Filmde birçok yan karakter bulunmasına rağmen filmin odak noktası bu 4 karakter üzerine. Bu yoğunlaşmayı daha sonra ele alacağım. Film böyle bir noktada Comedian’in gizemli bir şekilde öldürülmesiyle başlıyor. Olayı araştıran Rorschach, bulgularını ve yaşadıklarının hepsini günlüğüne not ediyor. Bu günlük çok önemli onu da birazdan ele alacağım. Bu noktada filmimizde gizemli bir kötü adamımız oluyor. Filmimiz bu noktaya kadar klasik bir süper kahraman filmi olarak ilerliyor fakat kendisine biraz süre verildiği zaman gerçekten de klasikleşmiş süper kahraman filmi türlerinden rahatlıkla sıyrılıyor. Olayın finaline doğrudan geçmeden önce üzerinde duracağımız 4 karakteri kısaca tanıyalım.

    Dr. Manhattan

    Tanrıyı temsil eden bu karakterimiz bir deneyde oluşan bir kaza sonrası inanılmaz güçler elde eder. Madde manipülasyonu, zihin okuma, geleceği görme, ışınlanma ve daha bilinmeyen birçok güce sahip bu insanüstü, sadece düşünerek Mars gezegeninde yaşam yaratabilir. Kendisi Amerika’nın Tanrısı olarak kabul ediliyor.

    Comedian

    Eski bir polis olan Comedian ilk Watchmen ekibin üyelerinden biridir. Vietnam Savaşı'na katılır ve hatta Başkan Kennedy’yi de o öldürmüştür. Toplum hakkında derin düşünen ve acımasızlığının ve umursamazlığının bir sınırı olmayan bu karakterimiz filmin başında öldürülmesine rağmen filmin birçok noktasında flashbackler ile kaşımıza yeniden çıkıyor. Kendisi ironiyi temsil ediyor.

    Rorschach

    Karakterimiz genelevde doğmuş babası belli olmayan bir çocuktur. Annesine gelen müşterilerin annesini incittiği düşünerek onları sürekli olarak rahatsız etmiştir ve kaçmalarına sebep olmuştur. Bu nedenden dolayı annesi ondan nefret eder. Travma dolu bir çocukluğun ardından maskesini takıp kötü adamlar ile mücadele etmeye koyulur. Maskesi psikolojide mürekkep testi olarak bilinen Rorschach testinin bir yansıması gibidir. Kendisi insan psikolojisini mutlak arayışını temsil eder. Şahsen benim favori karakterlerimden biridir.

    Ozymandias

    Kendisi din adamlarını temsil eder, Süper zekaya sahip bu karakterimiz devletin getirdiği yasaktan sonra kimliğini açıklamış ve zekasını insanlığa hizmet etmekte kullanmıştır. Zekası ile dünyanın en zengin adamı olmuştur. Kendisi filmin başında kötü adam gibi görünse de filmin sonunda yaptıkları ile bizi çok derin bir ikilemde bırakmıştır. Karakterleri tanıdığımıza göre hikayenin asıl olayına geri dönelim isterseniz. Amerika ve Rusya nükleer savaşın eşiğine gelmiş ve ABD’nin en büyük umudu ise Dr. Manhattan. Ama bu bile yeterli değil. Filmde Dr. Manhattan bombaların %99’unu bile durdursa kalan %1’i ABD’yi yok etmeye yeteceği üzerine duruluyor. Bu durum karşısında Doktor ve Ozymandias savaşı durduracak bir proje üzerinde çalışıyorlar. Doktor bir parazit yüzünden geleceği göremediğini Rorschach’a anlatıyor. Rorschach ise hala daha Comedian’in cinayeti üzerine araştırmalarına devam ediyor ve onun düşüncesi ise kötü bir adamın bütün eski kahramanları öldürmeye çalıştığı yönünde. Rorschach araştırmalarına devam ederken olay bir şekilde Comedian’ın en büyük düşmanı Moloch’a kadar gider. Rorschach Moloch’u sorgulamaya başladığında Comedian’ın kendisine gelip ağladığını ve “gerçekleri” yeni yeni gördüğünü söylediğini söyler. Bu durum Rorschach’i şaşkınlığa uğratır çünkü Comedian hayatını uçlarda yaşayan ve hiçbir şeyin kendisini ağlatacak kadar derinden etkilemesine izin vermeyecek bir karakterdir. O gece Moloch’u rahat bırakan Rorschach bir süre sonra Pyramid Deliveries adlı bir şirketin bir şekilde Comedian’ın ölümü ile ilişki içinde olabileceğinden şüphelenir. Bu şirketin logosunu da daha önce sorgulamak için gittiği Moloch’un evinde gördüğünü hatırlar ve tekrar oraya gitmeye karar verir. Oraya gittiğinde ise kendisini büyük bir tuzağın içinde bulur çünkü Moloch birileri tarafından öldürülmüştür ve cinayet aleti olay yerinde bırakılmıştır. Rorschach kaçmaya çalışır ama evin etrafını çoktan polisler sarmıştır. Kısa bir aksiyon sekansının ardından Rorschach yakalanır ve hapishanenin psikologu tarafından psikolojik bir sıkıntısı olup olmadığı sorulur ve ironik bir şekilde Rorschach’a mürekkep testi yapar. Rorschach kendisine gösterilen kartlara baktığında gördükleri yerine basit ve onu hapishanede tutmaya yetecek cevaplar verir. Psikolog Rorschach’a hapishanedeki adamların yarısından fazlasının onu öldürmek istediğini söylese de Rorschach oraya girmeye kararlıdır ve doktora neden adam öldürdüğünü ve nasıl anti-kahramana dönüştüğünü anlatır. “Rorschach küçük kayıp bir kızın davasını araştırırken bir zanlının evine kadar izleri takip eder. Eve geldiğinde evin sobasında yanık çocuk iç çamaşırı parçası bulur ve bahçedeki köpeklerin bir çocuk bacağını aralarında parçalamaya çalıştıklarını görür. Bir süre bekledikten sonra katil eve gelir ve Rorschach ona ölü köpekler ile saldırır. Katil silahını elinden düşürünce de onu sobaya kelepçeler. Katil teslim olduğunu, problemleri olduğunu tedavi edilmesi gerektiğini söylese de artık Rorschach eskisi gibi değildir. Adamın kafasını satır darbeleri ile parçalara ayıran Rorschach gerçek kimliği olan Walter Kovacs’ın o gece öldüğünü söyler. Adamı öldürdükten sonra hayatının değiştiğini gösteren o cümle dökülür dilinden, 'İnsanlar tutuklanır, köpekler öldürülür.' Artık Walter’dan geriye hiçbir şey kalmamıştır.” Olaylar Rorschach’in hapishaneye girmesi ile devam eder ve bana göre çizgi roman filmleri içerisindeki en etkili sahnelerden biri ile karşılaşırız. Rorschach, Nite Owl ve Silk Spectre tarafından hapishaneden kaçırılır. Soruşturmasına geri dönen Rorschach, Pyramid Deliveries’in arkasındaki kişinin Ozymandias olduğunu öğrenir ve onun Antarktika’daki üssüne Nite Owl ile birlikte gitmeye karar verirler. Bu sırada Dr. Manhattan ise Ozymandias’ın planları ile psikolojik olarak çökmüş bir halde dünyayı terk eder ve Mars’a gider. Antarktika’ya varan Rorschach Ozymandias’ın planları ile karşılaşır ve onun asıl kötü olduğunu bildiğini söyler. Bu noktada anlarız ki Rorschach’dan önce Comedian planları çoktan fark etmiştir ama elinden bir şey gelmediği için duygusal olarak çöküntüye uğramıştır. Dr. Manhattan ise Silk Spectre’nin ısrarları sonra her şeyi anlar ve Ozymandias’a saldırır. Kısa bir dövüşün ardından Ozymandias herkese sadece televizyona bakmasını söyler ve asıl olaylar orada kopar çünkü Moskova, New York ve dünyanın birkaç ülkesinde Dr. Manhattan’ın sebep olduğu patlamalar yüzünden milyonların öldüğü haberi gözükür. Ozymandias başından beri Dr. Manhattan ile bu bombalar üzerinde çalıştıklarını Dr. Manhattan’ın geleceği görmesine engel olan paraziti kendisinin yaydığını itiraf eder. Bunu yapma sebebine gelirsek eğer Ozymandias nükleer savaşın eşiğindeki iki ülkeye oldukça güçlü olan Dr. Manhattan’ı düşman etmiştir. Bu durum neticesinde artık daha büyük düşmanı olan bu iki ülke birbirleri ile dost olmak zorunda kalmıştır ve milyonların canına sebep olsa da artık sürekli bir barış ortamı söz konusu olmuştur. Ozymandias bunu başarmıştır. Filmin final sahnesini ve sonrasını izlemenizi tavsiye ederim. Benim filmin hikayesini bu kadar uzun tutmamın sebebi ise bunda sonra anlatmak istediğim konulara referanslarda bulunabilmekti. Konu başlıklarına gelecek olursak, bu film neden postmodern ögeler içeriyor? Aslı sebep klasik süper kahraman anlatısından uzak bir film olmasıdır. Her ne kadar daha önce bahsetmiş olsam da bu kısma tekrar dikkat çekmek istiyorum. Klasik bir süper kahraman filminde; sıradan bir insan görülür sonrasında bu sıradan insan bir şekilde süper güçler edinir ve süper kahramana dönüşür; sıradan insanın büyük bir düşmanı vardır ve bu düşman dünyayı, insanlığı bir şekilde tehdit etmektedir. Süper kahraman yani filmin başındaki sıradan insan, bu büyük düşmanı bir şekilde engeller ya da yenilgiye uğratır böylece tüm dünya huzura kavuşur ve süper kahraman tanınmış olur. Watchmen ise bu klasik anlatı yapısının tamamen dışında kalmaktadır. Watchmen, güçlerine kavuşmuş bir süper kahramanla başlamaktadır. Dünya, adı nükleer savaş olan büyük bir düşman edinmiş ve bu düşman ile tehdit edilmektedir. Klasik süper kahraman filmlerinin sonunda olanlar, Watchmen filminin başında yaşanmış; halk filmdeki tüm süper kahramanları tanımıştır. Hatta öyle ki devlet bu duruma el atmış ve halkı süper kahramanlara karşı düşman hale getirmiştir. Buna bağlı olarak, süper kahramanlar gizli bir örgüt haline gelmiş ve bazıları ise devlet tarafından kontrol altına alınmıştır. Yani Watchmen, diğer süper kahraman filmlerinin sona erdiği noktadan başlamaktadır. Filmde öne çıkan karakterlerden Dr. Manhattan’ın, tanrısal boyutta olduğu ve tanrıyı temsil ettiği görülmektedir. ABD’nin Vietnam Savaşı’nı kazanmasını sağlayan Dr. Manhattan, tüm olayların merkezinde yer almaktadır. Tek süper gücü olan kahramandır, güçlerini bir kaza sonrasında kazanmıştır ve süper kahraman olmasına rağmen insani özelliklerini kaybetmemiştir; aşık olur, evlenir ya da kalbi kırılabilir, kendi hayatı ve zevklerinden vazgeçmemiştir; bu da tanrısal boyutta olan bir karakterin özellikleri değildir. ABD için kendilerini kurtaracak bir tanrı olan Manhattan, tanrıya inanmaz ve hayat için "Fazla abartılmış bir fenomendir." der. Dr. Manhattan’ın geçmiş ya da geleceği görebilme, herhangi bir yere ışınlanabilme, zihin okuma, atom altı parçacıkları görüp onlara dokunma, herhangi bir maddeyi yok edebilen ve yaratabilme, cisimleri hareket ettirebilme ve telepatik şekilde olayları gösterebilme gibi yetenekleri vardır, Tanrı gibi. Yani aslında dönem filmi olmasına rağmen günümüzde bile yapılması mümkün olmayan yeteneklerinin olması, filmdeki farklı zamanların bir aradalığını göstermektedir. Aynı zamanda Dr. Manhattan için geçmiş, şimdi ve gelecek zaman kavramları bulunmamaktadır, hepsi aynı anda olur çünkü süper güçleriyle hepsini görebilmektedir, hayatında gerçekleşen olayların hepsi aynı anda olur. Burada da postmodernizmde "bir arada olamayacağı düşünülen unsurların bir arada oluşu" görülmektedir. Dr. Manhattan bu tanrısal güçlerin verdiği hisle insanlığını unutuyor ve insanlara önem vermemeye başlıyor. Oysa ki bir süper kahraman insanları ve insanlığı düşünmeli, çıkarları korumalıdır. Filmde önemli olan diğer bir karakter ise Rorschach, sıradan bir anti kahramandır. Bir kız çocuğun kaçırılıp köpeklere yedirildiğini öğrenip, bu olayı yapan kişiyi yakaladığında, öncesinde kötüleri polise teslim eden Rorschach, adamı öldürerek kahramanlıkla örtüşmeyen davranışlar içerisinde bulunur. Klasik bir kahraman gibi görevini başarıyla yerine getirir fakat yöntemi klasik bir kahramandan farklıdır. Böylece filmde sadece olayların diğer süper kahraman filmlerinden farklı olması üzerinden değil, karakterler üzerinden de klasik anlatı biçiminin kırıldığı görülmektedir. Psikolojik bir test olan Rorschach testi, kişilerin algılarını mürekkeple analiz etmektedir, kişinin kişilik özelliklerini ve duygusal bakış açısını incelemek için kullanılmaktadır. Bir nevi kişinin bilinçaltındaki düşüncelerin açığa çıkmasını sağlayan bir deneydir. Rorschach hapse girdiğinde doktor ona Mürekkep Deneyini uygular; mürekkep görsellerini gördüğünde bilinçaltında kötü şeyler canlanmasına rağmen Rorschach bir silah gördüğünde çiçek gördüğünü ya da kötü başka bir şey gördüğünde kelebek gördüğünü söylemiştir. Rorschach, yaptığı bu davranışla bilimi yanıltmıştır, bu da bilimin mutlak bir doğruyu doğurmadığını ve bilimle kesin bilgiler elde edilemeyeceğini yansıtmaktadır. Eğer bilim, yanılmaz ve tek hakikat olsaydı Rorschach, bilimi bu şekilde kendi isteği doğrultusunda hareket ettiremez, psikolojisi bozuk olmasına rağmen kendi iradesiyle söyleyeceklerini seçemezdi. Bu davranışta da postmodernist bir bakış açısı görülmektedir, çünkü postmodernizme göre tek bir doğru yoktur. Kişiler kendi doğrularını yaratabilme yetkisine sahip olmalıdır. Rorschach tam olarak bunu yapıyor bilime karşı kendi doğrularını yaratıyor. Ozymandias ise filmde bulunan diğer önemli bir karakterdir. Filmde görülen zeki karakter denilebilir. Mutluluğu arttıran her eylemin doğru olduğunu savunan bir düşünce yapısı vardır. Ozymandias, Yunanlıların Mısır Firavunu II. Ramses‘e verdikleri addır. Ozymandias’ın karakteri için din adamı denilebilir. Tanrı anlamakta ve anlamlandırmakta en iyi karakterdir. Süper kahramanlar devlet tarafından engellenmeden önce Ozymandias kimliğini açığa çıkarıp kahramanlıktan emekli olduktan sonra kamuoyu tarafından tanınan biri olmuştur ve kendi imajını yaratmıştır. Nükleer Savaş’ı durdurmak için yaptığı planla Dr. Manhattan’ın güçlerini kullanarak ABD’de milyonlarca insanın ölümüne sebep oldu. Fakat bu, Ozymandias’ın kötü tarafı değildir, tek amacı vardır; birbirleriyle savaşa girmek üzere olan iki devleti bir araya getirmek ve dünyayı yıkımdan kurtarmak. Dr. Manhattan’ın güçlerini kullanarak, iki tarafın birleşip tek bir düşmana odaklanmasına sebep oldu. Ozymandias’ın bu yaptığında, insanlığı düşündüğü fark edilmektedir. Milyarca insanın ölümü yerine daha küçük bir yıkıma sebep oldu ve düşmanları dost haline getirerek aynı düşmana odaklanmalarını sağladı. Böylece aslında Ozymandias’ın kötü biri olduğunu düşünürken, aslında mutlak bir kötü olmadığını ya da mutlak bir iyi kavramı da olmadığı anlaşılmaktadır. Ozymandias, dünyanın tek düşmanın Dr. Manhattan olmasını sağlayarak, ABD’nin tanrısal bir olgu olarak gördüğü gerçeği yıkmış, bu tanrıyı şeytana çevirmiştir, burada postmodernizmin her türlü hakikati bulanıklaştırdığı da görülmektedir. İnsan eylemlerinin siyah ya da beyaz olarak adlandırılamayacağı, eylemlerin her iki tarafa da kayabileceği filmin konusunda ve karakterlerde net olarak görülmektedir. Comedian, filmin ilk sahnelerinde öldürülen karakterdir. Ozymandias’ın planını öğrenen ilk kahramandır ve karakter tamamen ironi üzerine kuruludur. İroni üzerine kurulu olduğu Ozymandias’ın planını öğrendiğinde, Comedian’in en büyük düşmanının yanında ağladığında anlaşılmaktadır çünkü aslında Komedyen insanları umursamayan bir karakterdir ve ağlamasının sebebi insanları kurtaramayacak olmasıdır. Comedian, hayatta mana arayışlarını saçma bulan, gerçekçi ve devlete çalışan bir karakterdir. Comedian’in, aynı grupta bulunduğu diğer bir kahraman Silk Spectre’e tecavüz ettiği bilinmekte ve bu yüzden grubun en kötüsü olarak adlandırılmaktadır. Ama buna rağmen dünyayı kurtarmak için uğraşmış ama başaramamıştır ve üzücü bir şekilde ölmüştür. Kendisi normal şartlarda, dünyayı kurtarmanın mümkün olamayacağını, insan olduğu sürece savaşların da devam edeceğini savunmaktadır. Gülen yüz şeklinde bir rozete sahip olan Comedian’in, hayatı bir şaka olarak görmesinden dolayı bu ironik nesneyi taşıdığı gözlemlenmektir. Hayat bir şaka fakat komik olmayan bir şakadır; iyilik uğruna her türlü kötülüğün yapılabileceği bir şaka. Bunların dışına çıkmak gerekirse modernizm akımı ile beraber teknolojinin, aklın ve bilimin insanlara hizmet edeceği bir ortam vaat edilmişti ve bu umutla feodalite yıkılmıştı. Ama sermaye sahiplerinin elinde bir kar aracına dönüşen akıl ve bilim insanlara hizmet etme olgusunun dışına çıkarak kapitalist toplumun baş mimarı oldu. Bu durumu göz önünde bulundurursak, her türlü teknolojinin insanlığa hizmet etmesi gerektiğini savunan modernizmin ortaya çıkardığı silahlar milyarlarca insanın ölmesine neden oldu. Tıpkı Ozymandias’ın yaptığı gibi. Ama şöyle bir çelişki de söz konusu Ozymandias milyonları öldürerek milyarları ve hatta dünyayı kurtardı. Yani daha azını harcayarak daha çoğunu kurtarmak insan canı söz konusu olduğunda ne kadar anlam kazanıyor bunu da düşünmeden edemeyiz.

    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.