Wabi-Sabi Estetiği: Kusurlarının Güzelliğiyle Öne Çıkan İç Mekanlar

Wabi-Sabi Estetiği: Kusurlarının Güzelliğiyle Öne Çıkan İç Mekanlar
  • 0
    0
    0
    0
  • Öncelikle ilk anlamlarıyla nedir Wabi-Sabi diye sorduğumuzda; geleneksel Japon estetiğinde Wabi, toplumdan uzak doğada yaşamanın yalnızlığına atıfta bulurken; Sabi soğuk, yalın ve solmuş anlamına geliyordu. 14. yüzyıldan sonra Japon estetiğinin, insan psikolojisi üzerinde olumlu etkilerinin keşfiyle bu anlamlar da daha olumlu çağrışımlar vermeye başladı. Wabi, rustik basitliği ve tazeliği simgelerken, doğal olan insan yapımı nesnelerin yapım sürecinde doğan kusurların güzelliğini ifade eder hale geldi. Sabi, nesnenin yaşamı ve yaşamdaki geçerliliğini, kullanılmışlığını, nesnenin yaşla gelen güzelliğini ifade etmeye başladı. Wabi, bir yaşam şeklini, ruhani bir yolculuğu ifade ederken; Sabi, nesneleri ve onların sanatını temsil etmektedir. Yani Wabi, görüşün felsefi temelini oluştururken, Sabi nesne üzerinden estetik anlayışı yansıtıyor. Böylece Wabi-Sabi, kusurların kabulüne odaklanmış bir yaşam görüşü anlamına geliyor. Ona göre estetik, "kusurlu, uyumsuz ve eksik" bir güzellik olarak tanımlanabilir. Wabi-Sabi asimetrik, pürüzlülük, basitlik, bitmemişlik, eskimişlik ve doğal nesnelerin bütünlüğünü içeren bir anlayıştır. Zen felsefesinde, Wabi-Sabi'ye ulaşmada yedi estetik prensip vardır;
    • Kanso: Basitlik
    • Fukinsei: Asimetri veya düzensizlik
    • Shibumi: Sade güzellik
    • Shizen: Doğallık
    • Yugen: Zarafet
    • Datsuzoku: Özgürlük
    • Seijaku: Huzur
    Günlük yaşamda tasarıma yol açan, oldukça popüler olmaya başlayan bir Wabi-Sabi sanatı vardır. Bu, çatlamış çömleklerin, yaşlarının güzelliğini sergilemenin bir yolu olarak altın tozlu reçine ile doldurulma sanatı kintsugi‘dir. Bir yaşam felsefesi olan Wabi-Sabi’yi yaşadığımız yerlere entegre etmemiz böyle başlamıştır. İç mimarlara ilham kaynağı olan bu görüş, sahip olduklarımızı kullanmak ve ihtiyaç duymadığımız şeyleri satın almamakla ilgilidir. Daha iyi anlamak için bu anlayışla tasarlanan iç mekanları inceleyelim. İlki Kyiv’de Sergey Makhno Architects tarafından tasarlanan bir iç mekan. Dairenin alanı 50 m². Bu nedenle asıl amaç, mümkün olduğunca genişletilmiş bir açık alan yaratmakmış. Mimarın bunu yaparken kullandığı dört teknik var.
    Birinci teknik: Doğallık
    Wabi-sabi, insan vücudunda, ağaç gövdesinde yara izi ve kırışıklığı ve her doğum lekesini övüyor. Bu nedenle, malzemeler olduğu haliyle işlenmeden kullanılıp dokularına zarar verilmemiş.
    İkinci teknik: Yaşlanma
    Gerçekten eski, yıllanmış ahşaplar ve paslı demir plakalarla üretilen mobilyalar kullanılmış.
    Üçüncü teknik: Kökler
    Yüzlerce yıl önce atalarının kulübelerini kille beyazlatmaları gibi, dairenin tavanında aynı işlemi kullanmışlar. Sıvayı pürüzsüz hale getirmeden, var olan dokusu malzemeyle birlikte bırakılmış.
    Dördüncü teknik: Büyük kalp
    Sevilecek daha çok şey olduğunu söylüyorlar. Başka bir deyişle daha az eşya ve daha yoğun tasarım, sevgi ve benimseme demek. Bir diğer projeyse Oaxaca sahilinde, 25 hektarlık bir alanda ünlü mimar Tadao Ando ve ortaklarının tasarladığı Wabi House. Wabi House, farklı disiplinlerden sanatçılar ile yerel topluluklar arasında fikir alışverişini teşvik etmeyi amaçlayan sanatçı, Bosco Sodi tarafından oluşturulan bir kuruluştur. Proje Wabi-Sabi tasarım rehberine uygun olarak, Tadao Ando'nun vazgeçilmez yapı malzemeleri arasında yer alan beton ve sahilden gelen geleneksel palapalar ile inşa edilmiştir. Kaynak: 1,2,

    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.