Vincent van Gogh'un Amansız Aşkları

Vincent van Gogh'un Amansız Aşkları
  • 10
    1
    1
    7
  • Ünlü ve eşsiz eserleriyle tanıdığımız Vincent van Gogh sizce aşkı tam anlamıyla bulabilmiş miydi? Ya da bir başka deyişle bizim hayranlıkla baktığımız tabloların arkasındaki kadın veya kadınlar kimlerdi? Bu yazımızda sizlere Vincent van Gogh’un amansız ve bir o kadar da hüzünlü aşk hayatından bahsedeceğiz. Vincent van Gogh, aslında hiç ama hiç aşık olmamıştır. Adına ister talihsizlik, ister acınası bir durum deyin ama Vincent van Gogh gerçekten de hiç ama hiç aşık olmadı. Karşılıksız aşkların peşinden hep koşan van Gogh, hayatı boyunca bir kere bile karşılıklı bir aşk asla yaşamadı. Dünyanın en yetenekli ressamlarından birisi sürekli reddedilip duruyordu. Peki bu nasıl olmuştu? [caption id="attachment_231171" align="alignnone" width="624"] Kee Vos-Stricker ve çocuğu[/caption] Kayıtlara geçen ilk aşkı 28 yaşında aşık olduğu kadın, kuzeni, Kee Vos-Stricker. Vincent van Gogh, Kee Vos-Stricker’in yanına ziyarete geldiğinde kadının kocası henüz vefat etmişti. Dramdan beslenen van Gogh, kuzeninin haline çok fazla üzülmüş olacak ki ardı ardına tekliflerle kuzeni Kee Vos-Stricker’a evlenme teklifi etti. Hepsini şiddetle reddetmesine rağmen durmayan Vincent van Gogh’u şu cümleler durduracaktı: “Hayır, asla ama asla seninle birlikte olmam”. Kee Vos-Stricker’ın bu kalp kırıcı cümleleri Van Gogh’un kalbini o kadar kırmış olacak ki derhal kuzeninin yanından ayrıldı. [caption id="attachment_231172" align="alignnone" width="686"] Sien ve çocuğu[/caption] Kayıtlara geçen ikinci aşk vakası ise ilk reddedilmenin hemen ardından geldi. van Gogh henüz bir yıl geçmesine rağmen kalbinin kapılarını bir başkası için hemen açmaya hazırdı. Bu kez çocuklu bir kadına hayatının kapılarını açmıştı. Stüdyosunun önünde seks işçiliği yapan, hamile Sien ve çocuğunu gördü. Yine dramdan oldukça fazla etkilenmiş olacak ki Sien ve çocuğunu hemen stüdyosuna yerleştirdi. Karınlarını doyurdu ve onlara baktı. Bu şekilde bir süre yaşamaya devam ettiler. Ancak dram yine kapıdaydı. Sien, ikinci çocuğunu da doğurduktan ve sağlığına kavuştuktan sonra tekrar seks işçiliği yapmaya başladı. van Gogh işlerin kötüye gittiğini görüyor ama ses çıkarmıyordu. Daha sonra Vincent van Gogh’un tüm eşyalarını alıp götüren Sien kayıplara karışmıştı. Bu olayı tamamen çocuklara olan düşkünlüğü ile açıklayan van Gogh kalbinin kırıldığını kardeşi Theo’ya yazdığı mektuplarda itiraf edecekti. 23 Aralık 1881’de yazdığı bir mektupta aşk hakkında şunları diyordu van Gogh: “O zaman durdum ve kendi kendime düşündüm. Bir kadınla birlikte olmak isterdim. Aşk olmadan, kadın olmadan yaşayamam. İnciri umursamazdım eğer aşk denilen şey böyle eşsiz, derin ve gerçek olmasaydı.” [caption id="attachment_231174" align="alignnone" width="750"] Margot[/caption] Yıllar geçe dursun 1884’te henüz orta yaşlarına yeni basmışken Nuenen’a ailesinin yanına geri döndü. Geri dönmesiyle birlikte komşularının kızı Margot’a aşık olması bir oldu. Margot’un ailesi ise bu ilişkiyi asla onaylamadı. Dedikoduların artmasıyla birlikte Margot zehir içerek intihar etti. Margot kurtuldu kurtulmasına ancak ilişkileri artık kurtarılmanın çok ötesindeydi. [caption id="attachment_231175" align="alignnone" width="847"] Agostina Segaroti[/caption] Vincent van Gogh, 32 yaşına geldiğinde Agostina Segatori ile görüşmeye başladı. Görüştükleri 4 ay boyunca van Gogh aşık çiftlerin resimlerini yapmaya devam etti. Agostine Segatori, Le Tambourin adlı restoranın sahibiydi. Bu restorana sık sık giden Van Gogh, burada sevgilisi Agostine ile flört etmeye bayılırdı. Fakat bu ilişkinin sonu da van Gogh’un diğer amansız aşkları gibi oldu. Agostina problem çıkarmaya başladıkça, Agostina’nın hastalıkları da arttı. Bir gün Agostina hastalıktan yataklara düşünce van Gogh Agostina’nın düşük yapmasından ya da kürtaj yaptırmasından şüphelendi. Sonu gelmeyen bir kavganın sonunda ayrıldılar. Paris’e dönüşünden iki yıl sonra Güney Fransa’daki ünlü Sarı Ev’e taşındı. 35 yaşına kadar yaşadığı birçok kötü biten ilişkiden sonra van Gogh nihayet kaderini kabullenmeye karar verdi. Kalbinin kırgınlığı onun öngörülemeyen, uyumsuz ve kararsız kişiliğini kanıtlar nitelikteydi. van Gogh, bu kabullenmenin ardından yalnızlığını anlatan çok fazla eser resmetti. Kardeşi Theo’ya yazdığı bir mektupta mutluluğu fahişeler, sanat ve doğayla bulduğunu yazan van Gogh, mektubunu “Doğaya ve işime aşık olmazsam mutsuz olurum.” sözleriyle bitiriyor. Vincent van Gogh’u “Hüzün sonsuza dek sürecek…” sözüyle anıyoruz. Kaynak: 123

    Yorumlar (1)
    • Sayın yazar karşılıklı bir aşk yaşayamamış olması hiç aşık olmadığı anlamına mı gelmektedir? Aşk illaki sense8 misali sarmaş dolaş ve tensel olmak zorunda mıdır? Bu sorularımın cevabını alamamakla birlikte oldukça bilgilendirici bir biyografi yazısı olmuş. Umarım bir gün minyatür sanatı hakkında da bu şekilde bir döküman yayınlarsınız.

      Yorum Bırakın

      Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.