Vavien (2009) Film İncelemesi

Vavien (2009) Film İncelemesi
  • 0
    0
    0
    0
  • "Dünyada iki türlü insan vardır: İyiler ve kötüler. Kötü senin elini sıktığında kafasında kırk türlü plan yapar. Onu oraya koyar, bunu buraya koyar; plan, plan, plan. Anladın mı? Ama iyiler öyle değildir. İyiler iyi insanlardır. Kötüler kötüdür. İyiler iyidir. Biz iyi insanlarız."

    Yönetmen: Durul Taylan, Yağmur Taylan Senaryo: Engin Günaydın Oyuncular: Engin Günaydın, Binnur Kaya, Settar Tanrıöğen, Serra Yılmaz Görüntü: Gökhan Tiryaki Müzik: Attila Özdemiroğlu Yapım: Müge Kolat Yönetmenliğini Taylan Kardeşler'in, senaristliğini ise Engin Günaydın'ın yaptığı Vavien, tam anlamıyla mutsuzluk üzerine işlenmiş bir film. Mutsuzluğun faktörleri nelerdir? İnsana neler yaptırır? Kötü insan mutsuz mudur? Vavien düzeneği kapalıyken ne olur? Film izleyiciyi bütün bu sorular üzerine düşünmeye itiyor. Birçok insana anlamsız ve sıradan gelebilecek bu film, dikkatle izleyenlere sorgulatıcı bir ayna tutuyor. Filmin işleyişi bize bir şeyler anımsatıyor. Evet, Coen'in Fargo'su! Dünya sinemasında önemli bir yere sahip olan Coen Kardeşler'in tarzını ve filmlerindeki ince detaylarını, Vavien'deki bazı sahnelerde yakalayabiliyoruz. Türkiye'de kara film türünde çok fazla örnek olmasa da, Vavien'ın dünya sinemasına kafa tutabilecek düzeyde olduğunu göz ardı edemeyiz. Mekân, Engin Günaydın'ın memleketi Tokat-Erbaa. Abisi Cemal ile birlikte elektrik dükkanı işleten Celal, eşi Sevilay ve ergen yaştaki çocuğuyla mutsuz bir hayat sürmektedir. Hayatındaki tek kaçış ise abisi Cemal ile Samsun'a ihaleye gittiğini söyleyerek pavyona gitmesidir. Neden Vavien?
    "Zaten alnıma sıkıcam, olacağı bu. İşiniz gücünüz zarar, bıktım hepinizden. Bi mutluluk vermediniz bana."
    Film, ismini açıklayarak başlıyor. Sevilay'ın yaprak dolmasına düşkün olan Vekil'in evi, iki katlıdır ve üst kata çıktığında aradaki ışığı oradan kapatacak bir anahtar yoktur. Vavien, bu bağlantıyı temsil eder. "Gidip-gelme" anlamını taşır. Engin Günaydın, yaptığı bir söyleşide “Zihin vavien gibidir, bir açılır bir kapanır.” der. “Açık olduğunda mutlu olmak, kapalı olduğunda ise düşünmek lazım.” Celal, her zaman daha fazlasını hak ettiğini düşünen egoist bir adam. Tekdüze günleri ve kısıtlı imkanlarla yaşadığı hayat Celal'de basit olma korkusu yaratıyor. Ona sıradanlığını hatırlattıkları için de karısına ve oğluna kötü davranıyor. Film boyunca kast atlamak, kendini tatmin etmek gibi amaçlarla bazı dengesiz ve anlamsız hareketler yaptığına şahit oluyoruz. Filmin henüz ilk sahnelerinde Celal Doblo'suna otomatik kapı yaptırıyor. Eve gidip porno koleksiyonuna eklemeler yapıyor ve Sevilay'ın babasının gönderdiği gizli paralardan bir kısmını alıyor. Çokça rastlanılan ve normal olarak nitelendirilebilecek bu olaylar insanı insan yapan zaaflardan, heyecanlardan ve hatalardan ibaret. Bencillik kavramının filmin her dakikasında Celal'in üstüne tam oturan bir gömlek olduğunu görüyoruz. Eleştirilere kapalı oluşu, değersiz olduğunu reddeden yüksek davranışları ve hassasiyeti de bu yüzden. Bir sahnede Celal alt kattayken oğlu eve gelir ve babasının sakladığı porno koleksiyonunu karıştırıp mastürbasyon yapar. O sırada ses çıkarmayan Celal daha sonra oğlu ekmeği böldüğünde ''Ellerini yıkadın mı lan?'' diyerek oğlunu azarlamaya başlar. Gündelik hayattaki küçük sırlar ve atışmalar ince şekilde işleniyor. Aslında her insanda az veya çok bulunan özsaygının aşırı hale gelmesiyle doğan bu bencilliğin filmde oldukça realist bir şekilde anlatımı, izleyiciye ''Ben ne yapardım?'' sorusunu soruyor. Bağlılık ve aidiyetin sınırı
    "Ben para pul istemiyom Celal, ben seni istiyom. Sen olmasan ne işe yarar para? Ben bunu anlamıyom, n’olursun yanımdan gitme. Sen benim her şeyimsin. Sen olmazsan ben yaşayamam. Her yerlerimde sen varsın. N’olursun gitme..."
    Sevilay ise Anadolu kadınından aşina olduğumuz bir karakter. Herkese karşı kocasını savunan, o giderse ölecekmiş gibi hisseden ve varlığını ona bağlayan sessiz sakin bir kadın. Oldukça gerçekçi olan karakterin tek amacı küçük dünyasında kocası ve çocuğuyla mutlu bir hayat sürmektir. Peki ya daha fazlasıysa? Celal'in gizli paraları almak ve yeni bir hayat kurmak için yaptığı planlar bir sabah ''Pikniğe gidelim mi?'' sorusuyla işlemeye başlar. Komşuları Hanife, Hüseyin ve abisi Cemal'i de alarak hep birlikte pikniğe giderler. Yağmurun bastırmasıyla eşyalar toplanır ve arabaya binilir. Bu sahnede erkeklerin arabada oturup kadınların sağanak altında yükleri yüklemesi de Türk aile yapısına bir göndermedir. Dönüş yolculuğunda yağmur iyice bastırır ve Sevilay hariç herkes uyuklar. Tam uçurum kıyısından geçerken Celal otomatik kapıyı açar ve kapıya sırtını dayamış olan Sevilay uçurumdan yuvarlanır. Celal o gece en rahat uykusunu uyur fakat planları istediği gibi gitmez. Sevilay yara bere içinde geri döner. – Yoksa beni uçurumdan sen mi attın, Celal? + Ne diyorsun ya sen, Allah Allah! – Kız şaka yaptım! Kız şaka yaptım! Allah Allah! Hep kendin yapıyorsun ya! + Neyi yapıyorum ya? – Hep kendin demiyor musun “Seni şu uçurumdan atamadık gitti!” diye? Demiyor musun? Diyorsun. + Şakaya bak! – Ya, Celal. Vallahi şaka yaptım ya. Niye ayağa kalktın ki şimdi? Ya gel otursana şuraya. Celal, vallahi billahi şaka yaptım. Kız ne oldu ki şimdi? + Şakana sıçayım! Sevilay'ın saf bir karakteri ve kocasına karşı mübalağa bir bağlılığı vardır. Sorgulamaz, kızmaz, laf söylemez... Bütün bunlara rağmen babasının gönderdiği parayı neden sakladı? Uçurumdan sen mi attın diye neden sordu? Dünya üzerinde iyi niyetin, saflığın ve tabiri caizse aptallığın bir sınırı vardır. Engellenemez olan doğal dürtülere karşı koyabildiğimizde iyi insan sıfatını kazanırız. Ya iyi insanın eyleme geçirmese bile içinde zaptettiği dürtüler kötü insanların yaptıklarından daha adiyse? Filmde de gördüğümüz üzere herkesin bir şüphesi ve ardından gelen bir planı vardır. Peki nedir tüm durgunluğuna rağmen Vavien'i sağlam film kategorisine sokan?
     "İçine atıyon, o hiç iyi bi şey değil, içine atma. Dünyadaki bütün büyük hastalıkların ana sebebi bu, içine atmak. Konuşmak mı istiyon, konuş. Ağlamak mı istiyon, abi ben bi dışarı çıkayım dolaşayım neyse artık... Ne yapmak istiyosan onu yap ama içine atma!"
    Karakterlerin sıradanlığı. Evet, sadece bu. Çevremizdekilerin ve kendimizin hergün yaptığı şeyleri görmemiz. Mesut’un porno film seyrederek mastürbasyon yapması, Cemal’in saz çalması, yine Mesut'un annesinin ölümünü kullanarak kız arkadaşına yanaşması, Celal'in önemli hissetmek istemesi... Bunların hepsi hergün bir yerlerde mutlaka yaşanılan şeyler. Tüm bu gündeliğin ortasında mutluluk için ne gerekir sorusunun cevabı ise Vavien'dir. Vavien metaforu, filmde tam olarak şudur; Farklı yerlerdeki iki ayrı anahtar tek bir ışık düzeneğini çalıştırır. Sistemin başarılı olması iki anahtarın da çalışmasına bağlıdır. Teki çalışmadığı zaman düzenek başarısız olur, yani mutsuzluk ortaya çıkar. Filmin sonunda Sevilay, sadece seni istiyorum diyerek bütün parasını Celal'e verir. Celal mutluluğunu Sevilay'a yansıtır ve Sevilay mutlu olur. Celal parayı, Sevilay Celal'i, vekil dolmaları alır ve herkes istediğini aldığında geriye kalan her şey önemsizdir. Burhan Altıntop karakterinden sıyrılabilmiş olan Engin Günaydın, onun performansından çok daha iyi bir rol sergileyen Binnur Kaya ve eleştiriye kapalı Settar Tanrıöğen oyunculuğu bu filmle bam telimize dokunuyor. İçsel hesaplaşmalarınızın doğruya çıkması dileğiyle...

    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.