Türkiye'de Müzeciliğin İncisi: Mardin Müzesi

Türkiye'de Müzeciliğin İncisi: Mardin Müzesi
  • 2
    0
    0
    0
  • Kadim Anadolu toprakları üzerinde konumlanan ülkemizin her köşesi tarihi ve kültürel zenginliklere ev sahipliği yapıyor. Gerçekten de yurdun dört bir köşesinde bambaşka kültürler, bambaşka hayatlar ve tarihler devamlılığını sürdürmekte. Haliyle de Anadolu'nun dört bir yanında, özellikle kent müzeciliği ve arkeoloji müzeciliği anlamında kısmen de olsa bir zenginlik söz konusu denebilir. Zeugma, Hatay Arkeoloji Müzesi ya da Anadolu Medeniyetleri Müzesi gibi devasa örneklerin yanı sıra biraz mütevazı kalan; ancak eldeki imkanları sonuna kadar değerlendirmekte hatta imkansızlıklardan imkan yaratmak konusunda Türk müzeciliğindeki yerini sağlamlaştıran bir örnek daha var karşımızda: "Mardin Müzesi". Öncelikle bir miktar müzeden bahsetmekte fayda var. Mardin Müzesi, 1947 yılından beri faaliyet gösteren bir kent müzesi. İlk açıldığı dönemde Zinciriye Medresesi binasında bulunuyor. Daha sonra ise daha merkezi olan yeni binasına 2000 yılında taşınmış. Bu ikinci yerleşkesi de ilki gibi eski bir yapı. Hemen bitişiğindeki kilise yer alan kitabeye göre, bina 1895 yılında Antakya Patriği Banni tarafından Süryani Katolik Kilisesi olarak inşa edilmiş. Geçen yıllar içerisinde ise garnizon, sağlık ocağı hatta siyasi parti merkezi olarak kullanıldıktan sonra Kültür Bakanlığı tarafından Süryani Katolik Vakfı'ndan satın alınıp müzenin kullanımına tahsis ediliyor. 45 bini geçkin koleksiyonunun bir kısmı; üçü kapalı ikisi açık olmak üzere toplamda beş teşhir alanında sergilenmekte. Tematik olarak düzenlenmiş bu teşhir alanları Paleolitik Çağ'dan 19. yüzyıla kadar giden eserleri barındırıyor. Buraya kadar müzenin içeriğinden ve konumundan bahsettik. Şimdi gelelim asıl meseleye. Mardin Müzesi, oldukça istikrarlı bir şekilde pek çok sayıdaki atölye faaliyetleriyle birlikte pek çok çocuğa yepyeni deneyimler sunuyor. Bunları da Arkeopark isimli bir, tabiri caizse, "simülasyon alanında" toplamışlar. Müzenin kaynaklarının neredeyse tamamı da bu eğitim çalışmalarına ayrılmış vaziyette. Peki nedir bu Arkeopark? Mardin Müzesi'nin kendi tanımlamasına göre, kesintisiz eğlencenin olduğu duvarsız bir sınıf. Arkeopark, pratik uygulamaya yönelik bir eğitim çalışması. Genellikle ilkokul ve ortaokul sınıflarından gelen gruplar, müzenin içerisinde ayrılan alana geliyorlar ve burada kendilerini simüle edilmiş bir kazı alanında buluyorlar. Bu noktadan itibaren de müzenin uzman arkeologları ile birlikte, onların rehberliğinde bizzat arkeolojik bir kazının her aşamasına tanık alıyorlar. Beraber kazıyorlar, buldukları "eser"lerin ön temizliğini yapıyorlar, etiket bilgilerini ve ölçümlerini yapıp; en sonunda da müzede sergilenmek üzere vitrinlere yerleştiriyorlar. Böylelikle, taklit bir ortamda bulunan taklit tarihi eserleri adeta bir kazı oyunu ile bularak, çocuklar kültürel varlıkların ve mirasın hassaslığını ve ehemmiyetini birinci elden kavramış oluyorlar. Yalnızca arkeolojik buluntular değil; seramik eğitimi gibi daha pek çok farklı eğitim ile Mardin Müzesi'ne gelen çocuklara kültürel mirasın farklı farklı ögeleri bizzat tecrübe etme şansı verilerek öğretiliyor. Müzelerin eğitim anlamında her geçen gün daha da ön plana çıktığı bu günlerde, Mardin Müzesi bir müddettir devam ettirdiği bu projesi ile Türkiye'deki müzeciliğe ve müzecilikte eğitime ayrılan paya; bunun önemine dair oldukça mühim bir emsal olarak karşımıza çıkmakta. Almış olduğu çeşitli örnekler de bunun tasdiği olarak karşımıza çıkmakta zaten. Dileriz ki böyle örnekler ülkemizde çoğalır. Müzenin web sitesi

    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.