Tüm Parçalarıyla Zeki Demirkubuz Sineması

Tüm Parçalarıyla Zeki Demirkubuz Sineması
  • 0
    0
    0
    0
  • Sinema macerasına Yeşilçam’ın emektar yönetmenlerinden Zeki Ökten’e asistanlık yaparak başlayan Zeki Demirkubuz zamanla sinemamızın ustalarından birine dönüşmüştür. 1990’lı yıllarda Nuri Bilge Ceylan, Reha Erdem, Yeşim Ustaoğlu ve Derviş Zaim gibi yönetmenlerle beraber gerileyen Türkiye sinemasına katkıda bulunmayı amaçlar. Demirkubuz, gerek kadına bakış açısıyla gerek öfkeli mizacıyla olsun her daim sinemaseverlerin radarına takılmayı başaran bir sinemacıdır. Bu yazıda, şimdiye kadar on bir uzun metrajlı filme imza atmış olan yönetmenin tüm filmlerini kronolojik olarak incelemeye çalışacağım.

    C Blok (1994) 

    Zeki Demirkubuz, sonraki filmlerinden oldukça farklı olan bir ilk filmle yönetmenlik kariyerine ilk adımını atmıştı. Filmin; 90’lı yıllarda bir bakıma Türk sinemasının gerilemesine yol açan, toplumun üst sınıfındaki bireylerin sıkıcı, kişisel bunalımlarına odaklanan suni filmlere benzer bir yapısı vardır. Fakir bir ailede dünyaya gelip kendisini yetiştirip geliştirerek refah bir hayata ulaşan Tülay’ın (Serap Aksoy) kendine yabancılaşarak girdiği ruhsal ve cinsel bunalımlara ikna olmamız beklenir filmde. Şahsımca film, yönetmenin kariyerinin en zayıf halkasıdır. Nitekim Demirkubuz da çokça bu filmden duyduğu pişmanlığı dile getirmiştir. Ä°lgili resim

    Masumiyet (1997)

    Ä°lgili resim Yönetmenin zayıf bir ilk filminden üç yıl sonra çektiği bu muhteşem film, hala Zeki Demirkubuz’un başyapıtı olarak görülmektedir. Yıkık dökük, kötü bir otelde yolları kesişen üç yaralı ruhun hikayesi anlatılır Masumiyet’te. Hapisten yeni çıkmış olan sessiz ve sakin Yusuf (Güven Kıraç), aşık olduğu belalı Zagor’un peşinde hırpalanan Uğur (Derya Alabora) ve kara sevdası Uğur’un peşinde umutsuzca bir ‘köpek’ gibi dolaşan ve aşkından ‘ölen’ Bekir’den (Haluk Bilginer) oluşturduğu aşk üçgeninin parçalanışına tanık oluruz filmde. Başından sonunun ne olacağını anladığımız bu sert ve gerçekçi eser, argonun yerinde kullanıldığında sanat eserine nasıl başarılı hizmet ettiğine örnek oluşturacak pek çok sahne de barındırmaktadır. Kirli ve paslı şaheser, başrol oyuncuları Derya Alabora, Haluk Bilginer ve Güven Kıraç’ın yürek yakan performanslarıyla daha da değerlenir.

    Üçüncü Sayfa (1998)

    üçüncü sayfa ile ilgili görsel sonucu Demirkubuz’un başyapıtının hemen ardından çektiği film, onun düzeyine erişemese de sinemacının en iyileri arasında yer alır. Yönetmenin ‘Karanlık Üzerine Öyküler’ üçlemesinin ilk filmde, mafyayla başı belada olan İsa (Ruhi Sarı) ve komşusu Meryem (Başak Köklükaya) arasında zamanla gelişen ilişkiye tanık oluruz. Yönetmenin daha sonraki filmlerinde de göreceğimiz gibi karakterlerine dini referanslara sahip isimler verdiğini görürüz. Filmde bir bakıma; alt sosyo-ekonomik düzeyde bulunan karakterlerin, kendi yaşamlarını devam ettirebilmek için verdikleri mücadeleye tanık oluruz. Demirkubuz’a sıkça iliştirilen ‘kadın düşmanı’ etiketini  doğrular gibi görülen film; aslında hem cinsiyeti hem de ekonomik güçsüzlüğü yüzünden ezilen kadının,  kendinden feda ederek ayakta kalmaya çalışmasını anlatmaktadır. Kendi sinema personasına tamamen zıt bir karakteri canlandıran Başak Köklükaya’nın ve Ruhi Sarı’nın doğal performansları da filme çok şey katar.

    Yazgı (2001)

    yazgı ile ilgili görsel sonucu Zeki Demirkubuz, dördüncü filminde, Fransız yazar ve düşünür Albert Camus’un varoluşçu eseri Yabancı’nın serbest bir uyarlamasına imza atar. Yazgı aynı zamanda yönetmenin ‘Karanlık Üzerine Öyküler’ serisinin ikinci adımıdır. Musa (Serdar Orçin) hayata karşı tamamen kayıtsız olan ve iyi-kötü kavramlarına inanmayan birisidir. Yaşlı annesinin ölümünden bile etkilenmeyen Musa, patronuyla yasak aşk yaşayan iş arkadaşı Sinem’le (Zeynep Tokuş) ‘öylesine’ evlenir. Olaylar geliştikçe kendisini bir katil zanlısı olarak hapishanede bulan Musa, bunu da fazla takmaz ve sorgulamaz. Sinemasında toplum içinde yaşayan bireylerin gerçek sorunlarını işleyen ve bunlardan çarpıcı eserler çıkaran Demirkubuz’un Yazgı’sı şahsımca zayıf işlerinden biridir. Yapımdan geriye sadece Serdar Orçin’in filmin donuk yapısına mükemmel uyan performansı akılda kalıyor diyebilirim.

    İtiraf (2002)

    itiraf zeki demirkubuz ile ilgili görsel sonucu Usta sinemacı, İtiraf’ta ilk filmi C Blok’tan sekiz yıl sonra tekrar üst orta sınıfa mensup karakterlerin hikayesini anlatır. Ama bu öyküyü, artık pek çok film çekmiş ve kendi sinemasal kimliğini bulmuş bir yönetmenin deneyimli gözüyle peliküle aktarır. Filmin ana karakterleri ilişkileri pamuk ipliğine bağlı olan Harun (Taner Birsel) ve Nilgün’dür (Başak Köklükaya). Nilgün, Harun’u aldatmaktadır ve Harun bunu bildiği halde sessiz kalarak malumun ilamını beklemektedir. Kendileri de bir zina ilişkisi sonucunda evlenen çift, geçmişleriyle yüzleşmek zorunda kalırlar. Usta oyuncular Başak Köklükaya ve Taner Birsel’in usta işi, gerçek performanslarıyla bu modern ilişki filmi hafızalara yerleşir. Sonuç olarak; başarısız Yazgı denemesinden sonra Zeki Demirkubuz yeniden gerçek insan hikayelerine dönerek kariyerine başarılı bir yapım daha ekler. Ayrıca bu filmle beraber, yönetmenin üç filmlik ‘Karanlık Üzerine Öyküler’ serisi nihayete erer.

    Bekleme Odası (2004)

    Ä°lgili resim Demirkubuz’un yarı otobiyografik sayılabilecek bu filminde, kendisi gibi yönetmen olan Ahmet (Zeki Demirkubuz) karakterini hikayesinin merkezine alır. Ahmet, hayata uyum sağlayamayan ve hayatındaki kadınları çileden çıkaran bir insandır. Yıllardır beraber olduğu sevgilisini (Nilüfer Açıkalın) aldatmasının ardından kendisine yeni bir oyuncak bulma çabaları başlar. İlk hedefi genç asistanı Elif (Nurhayat Demirkubuz) olacaktır. Yönetmenin filmografisinin en zayıf halkalarından biri olan film, ‘bir yönetmenin iç dökme seansı’ olarak da adlandırılabilir. Ama Zeki Demirkubuz’un evlere şenlik performansı ve başarısız senaryo gibi çeşitli etkenler yüzünden yapım, yönetmenin azılı hayranlarının bile beğenisini kazanamaz. Filmin tek başarısı ufak bir rolde oynayan Ufuk Bayraktar’ı Türk sinemasına kazandırmasıdır.

    Kader (2006)

    kader filmi ile ilgili görsel sonucu Başarısız Bekleme Odası’nın ardından Demirkubuz, başyapıtı Masumiyet’in öncül filmi Kader’le tekrar sinemaseverlerin beğenisini kazanır. Babasının dükkanında çalışan mahalle serserisi Bekir’in (Ufuk Bayraktar) ve dul annesi, onun sevgilisi ve kardeşiyle yaşayan Uğur’un (Vildan Atasever) gençliklerini izleriz filmde. Bekir’in Uğur’a, Uğur’unsa Zagor’a olan tutkularının başlangıcını görürüz filmde. Bu hırpalayıcı tutkuyu, özellikle Ufuk Bayraktar’ın başarılı oyunculuğu ve senaryosunun gücü sayesinde seyircisine hissettirmeyi başarır Zeki Demirkubuz. Film, Masumiyet kadar başarılı olamasa da yine de büyük bir beğeni toplar.

    Kıskanmak (2009)

    kıskanmak filmi ile ilgili görsel sonucu Kıskanmak, yönetmenin kariyerinden yeni bir dönemin başlangıcı olarak kabul edilebilir. Daha önceki filmlerinde biçiminden çok içeriğiyle öne çıkan bir sinemanın peşinde koşan yönetmen, artık bu iki temel ögeye de eşit önemi vermeye başlar. Yönetmen ilk kez doğrudan doğruya bir edebiyat uyarlamasına imza atar bu filmiyle. Nahid Sırrı Örik’in Kıskanmak’ını beyazperdeye aktarır. Filmin ana karakteri olan; Zonguldak’ta abisi (Serhat Tutumluer) ve yengesiyle (Berrak Tüzünataç) beraber yaşayan ‘çirkin’ Seniha (Nergis Öztürk), hayatından hiçbir zaman memnun olmamıştır. Abisinin baskısı altında yaşayan Seniha, bu bedbaht hayatının sebebini daima başkalarına yüklemektedir. Genç ve güzel yengesinin şehrin çapkın gençlerinden biriyle beraber olması, ona intikam fırsatı sunacaktır. Kitabi diyaloglarla süslü bu edebiyat uyarlamasında usta yönetmen, kendi sineması için ideal bir kadın karakter olan Seniha’yı ince ince işler. Hemen her filminin temel parçası olan kötücüllüğü ve karanlığı Nergis Öztürk’ün muhteşem performansının da katkısıyla şekle döker. Üst düzey bir görüntü ve sanat yönetimi çalışmasının da katkısıyla film, Demirkubuz filmografisinin üst sıralarında kendine yer bulur.

    Yeraltı (2012)

    yeraltı filmi ile ilgili görsel sonucu Yazgı’dan yıllar sonra Zeki Demirkubuz, yeniden dünyaca ünlü bir edebi eserin serbest bir uyarlamasına imza atar. Fyodor Dostoyevski’nin Yeraltından Notlar’ını Ankara’daki asosyal memur Muharrem’i (Engin Günaydın) başrole koyarak uyarlar. Kendisini dünyanın en değersiz varlığı olarak gören ve çevresindeki herkese nefret kusan Muharrem, sadece evine temizliğe gelen apartman görevlisi kadınla (Nihal Yalçın) anlaşabilmektedir. Fenomen komedi dizisi Avrupa Yakası’ndaki tiplemesiyle akıllara kazınan Engin Günaydın’ın fevkalade performansı, senaryoyla birlikte filmin başarısının en büyük faktörlerinden biridir. Filmin ustalıklı görüntü çalışması da sinemacının kariyerinde seçtiği yeni yolda gitmeye kararlı olduğunu kanıtlar. Demirkubuz’un eski dostu, yeni düşmanı olan Nuri Bilge Ceylan’a çok bariz bir gönderme yaptığı yuvarlak masa sahnesiyle de akıllara kazınır film.

    Bulantı (2015)

    Ä°lgili resim Demirkubuz, başarısız olan Bekleme Odası’ndan yıllar sonra tekrar başrolü kendisinin oynadığı bir yarı otobiyografik filme imza atar. Sinemacı, bir kez daha adeta alter egosunu temsil eden Ahmet karakterini oynarken, o filmde asistanı Elif’i oynayan eşi Nurhayat Demirkubuz ise bu sefer filmin henüz başında kaybettiği eşini canlandırır. Eşini ve çocuğunu kaybeden Ahmet, bu olayı hiç umursamamış gibi görünmektedir. Genç kızlarla ruhsuz ilişkiler yaşayan ama mutlu olamayan Ahmet, huzuru evdeki yardımcı kadının önünde diz çökerek bulacaktır. Kaçınılmaz olarak, sıklıkla Bekleme Odası’yla karşılaştırılan filmin biçim ve senaryo olarak birkaç kademe üstte durduğu söylenebilir.

    Kor (2016)

    Ä°lgili resim Yönetmen Kor’da, İtiraf’a benzer şekilde bir çift arasındaki gerilimli ilişkiyi anlatır. Fakat bu kez çiftimiz toplumun alt sınıfına mensuptur. Emine, evinde terzilik yaparak hasta çocuğuna bakmaktadır. Kocası Cemal, çalışmak için kaçak işçi olarak yurt dışına gitmiştir. Orda başı belaya girince Cemal, ailesinin yanına döner ama artık eşiyle eski patronu Ziya arasında yasak bir aşk filizlenmiştir. İtiraf’ta olduğu gibi bir erkek karısından itiraf beklemektedir. Kış mevsiminde geçen suskunluklarla ve itiraf edilemeyen sırlarla dolu buz gibi bir filme dönüşür Kor. Aslıhan Gürbüz ve Caner Cindoruk da gerçek, yaşayan performanslar verirler filmde. Demirkubuz son filmiyle, oyunculukların ve senaryonun yanı sıra özenilmiş biçimiyle de seyircilerinin gönlünü kazanmayı başarır.

    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.