Tarantino'nun Gözünden Kölelik: Django Unchained

Tarantino'nun Gözünden Kölelik: Django Unchained
  • 2
    0
    0
    0
  • Sinemanın dahi çocuğu olarak kabul edilen ve genelde çektiği bol kanlı intikam filmlerindeki başarısıyla adından söz ettiren Oscarlı yönetmen Quentin Tarantino, Django Unchained isimli filmiyle 2013’te yeniden çıktı karşımıza. Western türündeki bu 2 saat 45 dakikalık yapımın oyuncu kadrosu adeta yıldızlar karmasından oluşuyor. Başrollere baktığımızda ilk olarak usta aktör Jaime Foxx ve Christoph Waltz ile karşılaşıyoruz. Filmin ilerleyen sahnelerinde ise bu ikiliye Leonardo Di Caprio ve Samuel L. Jackson gibi son derece önemli isimler eşlik ediyor.

    Filmin konusuna gelecek olursak eğer; Amerikan iç savaşından 2 yıl önce güney bölgesindeki siyahi insanların köleleştirilerek vahşice muamelelere maruz kaldıklarını görüyoruz. Mal gibi alınıp satılır, öldüresiye çalıştırılır ve sık sık da işkenceye uğrarlar. Kahramanımız Django (Jaime Foxx) da bu şanssız insanlardan biridir. Kaçmaya çalışıp cezalandırıldığı sırada yolu mükafat avcısı Dr.Schultz (Christoph Waltz) ile kesişir. Schultz, hükümetin başına ödül koyduğu suçluları yakalayarak para kazandığı için Django’nun eski efendileri olan Brittle kardeşleri bulmak zorundadır. Bu konuda genç adamdan yardım ister ve birlikte büyük bir maceraya atılırlar. Fakat görevini yerine getirdikten sonra Django’nun bir isteği daha olacaktır: Karısı Broomhilda’yı (Kerry Washington) kurtarmak!

    Köleliğe karşı olan Schultz, onun ve karısının hikayesinden çok etkilenir. İkili sağlam bir plan yaparak Broomhilda’nın çalıştırıldığı Candyland çiftliğine girmeye karar verirler. Fakat işleri hiç de kolay olmayacaktır. Calvin Candie (Leonardo di Caprio) ve onun zenci olduğu halde zencilerden nefret eden sadık kölesi Stephen (Samuel l. Jackson), olayları trajik bir sona doğru sürükleyecektir.

    Film her haliyle buram buram Tarantino kokuyor. Eşsiz müzikleri, bol kanlı sahneleri ve muhteşem finaliyle beraber hemen ele veriyor kendini. Bir kısım zorlama sahnelerle karşılaşsak da dünya tarihindeki en büyük ayıplardan birisi olan köleliğe dikkat çekilmesi son derece yerinde olmuş. Zavallı siyahi insanların kar soğuğunda çıplak gezdirilmeleri, sürekli kırbaçlanmaları ve hayvan gibi öldüresiye dövüştürülmeleri hepimizin kanını donduracak cinsten. Ayrıca zencilerin at üzerinde gezinti yapmalarının, düzgün bir kıyafet giymelerinin ve rahat bir yatakta uyumalarının bile yasak olduğunu görüyoruz.

    Günümüz şartlarında şaşkınlık içerisinde bu zalimliği izlerken pek tabii ki şahane oyunculuklara da tanık oluyoruz. Özellikle Christoph Waltz kelimenin tam anlamıyla döktürüyor. Jaime Foxx ile yakaladığı uyum inanılmaz. Alaycı bakışları, etkileyici merhameti ve asla elden bırakmadığı kibarlığıyla beraber gördüğü vahşete karşı dik bir duruş sergiliyor. Hele kasabanın ortasında beklenmedik bir anda şerifi öldürüp, bunun neden gerekli olduğunu müthiş sakin bir ses tonuyla halka açıkladığı bir sahne var ki kesinlikle görülmeye değer.


    Christoph Waltz

    Her ne kadar Lenonardo di Caprio’nun canlandırdığı Calvin karakterinden nefret etsek de o da ciddi manada rolünün hakkını veriyor. Para babası bir köle dövüştürücüsü olarak sergilediği bütün o zalimliğinin yanı sıra, içerlerde bir yerlerde saf bir genç adam yattığı izlenimini uyandırıyor izleyicide. Nitekim işgüzar uşak Stephen fark etmeseydi, kendisi kahramanlarımızın planını anlayamayacak ve Broomhilda olaysız bir şekilde kurtarılacaktı. Fakat bir Tarantino klasiği olarak katliamsız bir film hayal edemiyoruz tabii ki.

    Yönetmenlerin filmlerinde küçük birer rolle görünmesine alışığız. Fakat Tarantino bu konuya da boyut atlatıp kendi filminde kendi karakterini havaya uçuruyor. Köle taciri olarak yer aldığı sahnede Django’nun akıl dolu planına kurban gidiyor ne yazık ki. Senaryo kurgusuna değinirken gerçeklikten uzak kalan bazı kopmaların yaşandığını da göz ardı etmememiz gerek. Mesela o küçük boyuttaki silahların yarattığı inanılmaz tahribat gücü ve çok çok uzaklardan yapılan atışların hedefi tam isabet vurma durumu biraz ütopik görünüyor. Ama söylediğimiz gibi bu tam da Quentin Tarantino tarzı. Ayrıca filmdeki bütün acımasız karakterlerin Django eliyle cezalandırılması bir nebze olsun içimizi rahatlattı diyebiliriz. Finaldeki eşsiz intikamın ardından gerçekleşen romantik kavuşma sahnesi de tadından yenmeyecek cinsten.

    Django Unchained uluslararası arenada büyük yankı uyandırmasının yanı sıra pek çok ödüle de layık görüldü. 2 Oscar, 2 Altın Küre ve 2 BAFTA kazandı. Özellikle özgün senaryo alanında bütün rakiplerini geride bırakmayı başardı Quentin Tarantino. Yazımızı, dünya üzerindeki bütün kölelik uygulamalarının son bulması dileğiyle noktalamak istiyoruz. Unutmayın ki hiçbir insan ten renginden dolayı diğer insanlardan üstün veya aşağılık değildir. Bizi üstün kılacak olan yegane şey güzel bir kalbe sahip olmaktır.

     

    Kaynak: 1            


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.