Sözcükleri Ruhumuza Değdirmek: Nazım Hikmet'in Şiiri Üzerine

Sözcükleri Ruhumuza Değdirmek: Nazım Hikmet'in Şiiri Üzerine
  • 2
    0
    0
    0
  • "Yaşamak, bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine..." Yazdığı eşsiz dizelerle Türk Edebiyatının ölümsüz şairlerinden biridir Nazım Hikmet. "Mavi gözlü dev" olarak da tanıdığımız Hikmet'in daha çok aşk şiirlerini biliyoruz. Yaşamı boyunca büyük aşklar yaşayan Nazım, bunu kusursuz bir biçimde kağıda dökmüştü. Bazen hüzünlü, bazen mutlu, bazen hasretle yazdığı aşk şiirleri; bize çok yoğun duygular yaşatmayı başarıyor. Bununla birlikte Nazım Hikmet, toplumsal gerçekçi şiirin önemli bir temsilcisi ve edebiyatımızdaki öncüsüydü. Aynı zamanda komünist görüşü benimsemiş ve şiiri, siyasi düşüncelerini yaymada bir araç olarak görmüştü. İlk şiirlerinde geleneksel hece ölçüsünü kullansa da Moskova'da yaşadığı dönemde fütürizm akımının etkisinde kalmıştı. Nazım Hikmet'in şiirlerine daha yakından bakalım;
    Ne güzel şey hatırlamak seni; Ölüm ve zafer haberleri içinden, Hapiste Ve yaşım kırkı geçmiş iken... Ne güzel şey hatırlamak seni; bir mavi kumaşın üstünde unutulmuş olan elin ve saçlarında vakur yumuşaklığı canımın içi İstanbul toprağının... İçimde ikinci bir insan gibidir seni sevmek saadeti... Parmakların ucunda kalan kokusu sardunya yaprağının, güneşli bir rahatlık ve etin daveti : kıpkızıl çizgilerle bölünmüş sıcak koyu bir karanlık... Ne güzel şey hatırlamak seni, yazmak sana dair, hapiste sırtüstü yatıp seni düşünmek : filânca gün, falanca yerde söylediğin söz, kendisi değil edasındaki dünya... Ne güzel şey hatırlamak seni. Sana tahtadan bir şeyler oymalıyım yine : bir çekmece bir yüzük, ve üç metre kadar ince ipekli dokumalıyım. Ve hemen fırlayarak yerimden penceremde demirlere yapışarak hürriyetin sütbeyaz maviliğine sana yazdıklarımı bağıra bağıra okumalıyım... Ne güzel şey hatırlamak seni: ölüm ve zafer haberleri içinden, hapiste ve yaşım kırkı geçmiş iken...
    Nazım Hikmet'in büyük aşkı Piraye için hapiste yazdığı "Saat 21-22 Şiirleri" isimli şiirle başlayalım. Nazım bu şiirinde, hapiste yalnız başına iken sevgilisini düşünmenin güzelliğini dile getiriyor. Onu hatırlamak, o hücrede onun için bir şeyler yazmak, bir şeyler yapmak; Nazım Hikmet için umutlu olmanın bir yoludur.
    Sende; ben, kutba giden bir geminin sergüzeştini, Sende; ben, kumarbaz macerasını keşiflerin, Sende uzaklığı, Sende; ben, imkansızlığı seviyorum. Güneşli bir ormana dalar gibi dalmak gözlerine Ve kan ter içinde, aç ve öfkeli, Ve bir avcı iştahıyla etini dişlemek senin. Sende, ben, imkansızlığı seviyorum, Fakat asla ümitsizliği değil…
    Aşkını kağıda dökmeye devam ediyor Nazım. Duyduğu sınırsız aşk ve sevgilisinin her yönünü sevmesi, bu şiirinin ana temasını oluşturuyor.
    Güzel günler göreceğiz çocuklar, güneşli günler göre- -ceğiz... Motorları maviliklere süreceğiz çocuklar, ışıklı maviliklere süre- -ceğiz... Açtık mıydı hele bir son vitesi, adedi devir. Motorun sesi. Uuuuuuuy! çocuklar kim bilir ne harikûlâdedir 160 kilometre giderken öpüşmesi... Hani şimdi bize cumaları, pazarları çiçekli bahçeler vardır, yalnız cumaları yalnız pazarları.. Hani şimdi biz bir peri masalı dinler gibi seyrederiz ışıklı caddelerde mağazaları, hani bunlar 77 katlı yekpare camdan mağazalardır. Hani şimdi biz haykırırız Cevap: açılır kara kaplı kitap: zindan.. Kayış kapar kolumuzu kırılan kemik kan. Hani şimdi bizim soframıza haftada bir et gelir. Ve çocuklarımız işten eve sapsarı iskelet gelir.. Hani şimdi biz.. İnanın: güzel günler göreceğiz çocuklar güneşli günler göre- -ceğiz. Motorları maviliklere süreceğiz çocuklar, ışıklı maviliklere süre- -ceğiz.....
    Nazım Hikmet'in en bilinen şiirlerinden birisi de "Nikbinlik". Umutlu olmayı, umudunu kaybetmemeyi vurgular "Güzel günler göreceğiz, güneşli günler" diyerek.
    Kimseler yapamaz senin resmini Kıyıdan açılanın tanyerinden esenin Aramasınlar seni renklerin atlıkarıncasında Dayanmış tahta parmaklığa bir bağ taraçasında iklimler Bizden en uzak gezegenin kederi Aramasınlar seni uyaklarında ışıkla gölgenin Sen oyunun dışındasın oylumların da yüzeylerin de Bir yerlerde bir sevinç günün birinde fışkırır Kimseler yapamaz senin resmini Kıyıdan açılanın tanyerinden esenin Sen kendi resmini kendin de yapamazsın Gümüş kanatlı bir balık sıçrıyor enginde Aynaların içine girip ötelere gitme boşu boşuna Yitirilmiş erkekler gelir kadınlar koğuşuna geceleri Sen kendi resmini kendin de yapamazsın Bir açılıp bir kapanır kapılar yüreğinde Senin resmini ben yapacağım.
    Nazım Hikmet'in en özel şiirlerinden birisidir "Vera'nın Resmi". Hayatının son döneminde yanında olan Vera'ya yazdığı bu dizeler, yüreğimize dokunmayı başarıyor. Onu kimsenin kendisi gibi sevemeyeceğini, tanıyamayacağını vurgular "kimseler yapamaz senin resmini" derken. Ardından "sen kendi resmini kendin de yapamazsın" der; Vera, kendisini de Nazım gibi tanıyamaz. "Senin resmini ben yapacağım" diyerek bitirir şiirini. Beraber geçecek günlerde, ona duyacağı aşkın bir tarifidir adeta.
    Gelsene dedi bana Kalsana dedi bana Gülsene dedi bana Ölsene dedi bana Geldim Kaldım Güldüm Öldüm
    3 Haziran 1963 günü Nazım Hikmet kalp krizi geçirip öldü. Vera, Nazım'ın kimliğini almak için cüzdanını açtığında kendi fotoğrafının arkasında bu şiiri gördü. O, ne isterse yapmış ve en sonunda ölmüştü. nazım hikmet vera ile ilgili görsel sonucu Kaynak: Nazım Hikmet-Henüz Vakit Varken Gülüm, Yapı Kredi Yayınları; Nazım Hikmet-Son Şiirleri Yapı Kredi Yayınları

    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.