Sinemaya Yön Veren Akımlar – III: Amerikan Bağımsız Sineması

Sinemaya Yön Veren Akımlar – III: Amerikan Bağımsız Sineması
  • 5
    0
    0
    0
  • Amerikan Deneysel Sineması ‘Sinemaya Yön Veren Akımlar’ yazı dizimizin üçüncü bölümünde, Amerikan Deneysel Sineması ya da Yeni Amerikan Sineması olarak da bilinen akımı ele alacağız. Amerikan Deneysel Sineması'nın başlangıcı 1920’li yıllara uzanır. Sovyetler Birliği, Fransa, Almanya gibi ülkelerde ‘avant-garde’ hareketin hız kazandığı ve tüm sinemayı etkisine aldığı yıllarda, Amerika’da, Hollywood endüstrisi dışında, ticari kaygı birincil amaç olmayan ilk deneysel filmler çekilmeye başlandı. Bu bağlamda 1924 yılında, C.Sheeler ve P. Strand’ın beraber çektikleri Mannahatta adlı film, bu akımın ilk önemli yapımı olarak görülmektedir. New York şehrinin mimari yapısı ve şehir insanının gözlemlendiği bu yapım orta metrajdır. Bu yıllarda, akıma yöne veren yapımlar olsa da çağdaş Amerikan Deneysel Sineması 1940’larda Maya Deren ile başladı. Sinemada Yeni Dalga (nouvelle vague) ile başlayan yaratıcılığın özgür bırakılması düşüncesi, bu yıllarda Amerika’da da yanıt buldu. Deren’in zaman ve mekân kavramlarını ele aldığı deneysel çalışmaları, tamamıyla bireysel, entelektüel ve bağımsız, kesinlikle ticari olmayan yanlarıyla öne çıktıkları gibi, sonraki yıllarda gelişecek olan Amerikan Underground Sineması gibi bazı deneysel sinema hareketine zemin hazırlaması bakımından çok önemlidir. Maya Deren’in ilk deneysel çalışması Bir Öğle Sonrası Tuzağı’dır (Mephes of an Afternoon). Bu yapım 1943 yılında çekildi. Film yönetmen tarafından, avant-gard ve Sürrealist akımlar etkisinde kurgulandı. Filmleri ticari sinemanın tamamen dışında kalan Maya Deren, filmlerinin gösterimi için 1946 yılında bir tiyatroyu kiralayarak, çalışmalarını burada gösterdi. Sonraki yıllarda Underground sinemacılar da filmlerinin gösteriminde bu yöntemi uygulayacaklardı. Yine bu dönemde Amerikan Deneysel Sineması kapsamında Deren dışında da birçok genç yönetmen önemli yapımlar kazandırarak, akımın güçlenmesine ve daha geniş kitlelere yayılmasına yardımcı oldu. Amerikan Underground Sinema Amerika’nın New York kentinde, J.Mekas’ın editörlüğünü yaptığı Film Cultere dergisi etrafında toplanan bir grup bağımsız sinemacı, 1960 yılının Aralık ayında 23 kişinin imzasıyla ortak bir bildiri yayınladılar. Bildiri genel hatlarıyla, Hollywood’un yönetmen yaratıcılığına izin vermeyen, estetik yönden modası geçmiş, dramatik yönden sıkıcı ve yüzeysel olan geleneksel sinema anlayışına karşı olarak bölünmez bir bireysel anlatım olarak tanımladıkları ‘Yeni Amerikan Sineması’nı oluşturduklarını ve bu akımı benimsediklerini duyurdular. Para kazanmak değil, sinemayı kazanmak mottosuyla çıktıkları yolda yine Avrupa’daki yeni akımlara benzer şekilde ucuz prodüksiyonlar ve tanınmamış genç kuşak oyuncularla filmler çektiler. Farklı kıtada olsalar da Kıta Avrupası’ndaki akımlara kendilerini yakın hissettiklerini ve hep etkileşim içinde olacaklarını da bildirilerine eklediler. Akım genel hatlarıyla her zaman sanattan ve yeni insanlardan, yeni mekanlardan yana bir tavır aldı. Stüdyo dekoruna hiç girmeyip, kamerayı ele alıp sokakta çekimler yapmak, akımın prodüksiyon olayının başlıca yazısız kuralıydı. 1959 yılında bir araya gelen Pennabaker, Leacock, Clark ve von Doyke gibi bağımsız sinemacılar, Film Makers Cooperative kurdular. Bu, bu akıma hizmet veren yönetmenlerin prodüksiyon konusunda yardım alabilmesi için bir milat oldu. Temellerini Amerikan Deneysel Sineması’ndan alan ve Yeni Amerikan Sineması olan bu hareket, çoğunlukla Amerikan Bağımsız Sinema’nın alttürü olarak adlandırılır.  Underground terimi, Amerika’da kişisel ve sanat için yapılan her türlü filmi içine alan bir terim haline dönüştü. Yeni Amerikan Sineması’nın doğduğu ya da Underground hareketin hızlandığı 60’lı yıllar, aslında dünyanın çoğu yerinde birçok sinema sanatçısının geleneksel sinema anlayışına karşı çıktığı ve yeni bir sinema anlayışı içinde olduğu yıllardır. Yeni Dalga’dan çokça etkilenilse de bu akımdan farklı olarak aşırı entelektüel olunmaması bakımından, şiddet ve cinselliğe verdiği yer ve önem de Yeni Dalga’dan oldukça farklıdır. Ayrıca Avrupa sinemasının karşısında yıkması gereken büyük bir ana akım sinema yokken Amerikalı bağımsız sinemacıların karşısında, büyük bütçelere sahip, örgütlenmiş bir Hollywood vardı. Underground sinema, kişisel anlatımın egemen olduğu, genellikle teknik ve biçim denemelerinin yapıldığı, doğaçlamaya dayanan bir akımdır. Filmlerde yanılsamayı kaldırmaya çalışmışlardır. Propaganda ve politikadan uzak duruldu. Genel konular uyuşturucu bağımlılığı, ırkçılık, eşcinselliktir. Teknik ve biçem ön plandadır. Akımın öncüleri arasında A.Warhol, G.Markopoulos, S.Van Der Beek, S.Clark, W. von Doyke gibi yönetmen ve senaristler yer almaktadır.   Kaynakça: Coşkun, Esen E. (2011). Dünya Sinemasında Akımlar. Phoenix Yayınları, Ankara, Türkiye Bazin, Andre (2011). Sinema Nedir?. Doruk Yayınları, İstanbul, Türkiye  

    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.