Şiirlerle ve Şairlerle Ankara

Şiirlerle ve Şairlerle Ankara
  • 2
    0
    2
    0
  • Ankara Ankara. Ey iyi kalpli üvey ana! Ankara güzide başkentimiz. Birçok tartışmaya da konu olur böyle konuşulunca. Güzellemesi yapılacak şehir mi der kimileri, kimileri de aşığıdır Ankara'nın. Biraz Ankara'da yıllarını geçirmiş edebiyatçılardan, biraz Ankara'ya doğmuş olanlardan, biraz Ankara'da ölmüş olanlardan bahsedeceğiz. Bir de yazılan birkaç güzel satırdan.

    "Bu şehri bu kadar yalın anlatan başka bir şey olamaz sanırım. Sorumluluklarını bilen, asla kötü davranmayan ama sonuçta bir üvey ana olan Ankara. Bu şehirde insanlar bekler. Emekliliği, askerliğin bitmesini, rüşvetin gelmesini, gönderdiğiniz evrakın cevaplanmasını, suskun devletin konuşmasını beklerler. Taşı çatlatacak bir sabırla bir şeyleri beklerler, kim bilir bekledikleri hayattır. Belki denizi görselerdi beklemezlerdi. Denizi su sanırlar. Suyu görmek için göllerin kıyısına gidersiniz ama su ufka uzanmaz. Bir suyu deniz yapan ufuk yoktur Ankara'nın göllerinde. Oysa ne önemlidir suyun hiç bitmemesi ve uysal bir sevgili gibi gökyüzüyle birleşmesi. O vaatkar ufuk çizgisi, o nasıl güzeldir. Her zaman ötelerde bir şey olduğunu fısıldayan o şehvetli çizgi. İnsanlar Ankara'da beklerler, kim bilir bekledikleri hayattır."

    Bu yazının ve yukardaki dizelerin sahibidir, Cemal Süreya. Cemal Süreya üniversite yıllarında gelmiştir Ankara'ya. Siyasal Bilgiler Fakültesi'ne. Sonrasında da yolu sıkça düşmüş. Uzun yıllar yaşamıştır Ankara'da. Bastığı sokaklarda hissettiklerini de kağıda dökmüştür. Bazısında Ankara'yı anarak.

    "Biliyor musun başkentim nedense Birbirimizden çekiniyoruz ikimiz de, Sen yaslarına hiç yaslanmaz oldun Ben acılarıma yeterince."

    ”Şair arkadaş Bir derdin mi var, Bir şeyler çıkarmak mı istiyorsun derdinden? Ankara’ya gelmelisin.”

    Der Süreya "Oteller Hanlar Hamamlar için Sürekli Şiir" şiirinde. İnsan Ankara'da kendine, içine, insana bakar, ondan herhalde.

    "Bende tarçın sende ıhlamur kokusu Yürürüz başkentin sokaklarında"

    Bir de ayazında. Ayazıyla da yargılarlar şehri, griliğiyle de. Ancak keşke herkes yürüse bir tarçın kokusuyla başkentin sokaklarında... Turgut Uyar, Cemal Süreya denince akla gelen isimlerden biri, şüphesiz. Turgut Uyar 4 ağustos 1927 tarihinde Ankara'da doğdu. Hayatının farklı dönemlerinde de yolu tekrar Ankara'ya düştü, uzun yıllar yaşadı. Hayatının aşkı Tomris Uyar ile bu şehirde tanıştı. Adına bir şiir yazmadı ya da bir şiirinde Ankara bahsi geçmedi belki ama birçok şiirini Ankara'da kaleme aldı Uyar. Haydar Ergülen ise lise yıllarında geldi Ankara'ya. Ardından ODTÜ Sosyoloji Bölümü'nden mezun oldu. Gençliğinin hatıraları Ankara'nın sokaklarında bir de Odtü'nün kampüsünde kaldı.

    "Ankara: Benim şiirim, İstanbul: Herkesin şiiri."

    Ahmed Arif Ankara ile arasındaki aşkı ve nefreti görebildiğimiz şairlerdendir. Ankara Dil Tarih Coğrafya Fakültesi Felsefe Bölümü'nde eğitim almış ve uzun yıllar Ankara'da yaşamıştır. 1991 senesinde ise Ankara'dan veda etmiştir hayata. Ve şiiri "Karanfil Sokağı" Her Ankaralı bilir Karanfil Sokağını ama bir Ahmed Arif şiirine almıştır orayı. Uzun bir şiirdir Karanfil sokağı, birkaç dizesine göz değdirelim yalnız.

    "Duvarları katı sabır taşından Kar altındadır varoşlar, Hasretim nazlıdır Ankara. Dumanlı havayı kurt sevsin Asfalttan yürüsün Aralık, Sevmem, netameli aydır. Bir başka ama bilemem Bir kaçıncı bahara kalmıştır vuslat Kalbim, bu zulümlü sevda, Kar altındadır."

    Metin Altıok da tıpkı Ahmed Arif gibi Ankara Dil Tarih Coğrafya Fakültesi Felsefe bölümü mezunu. Ve 1993 senesinde hayatını kaybetmiştir. ”Ölürsem senin toprağına gömülmek isterim Ankara” diyerek sevgisini açıkça söylemiştir şair. "Ankara" adlı uzun bir şiir/yazısı vardır "Şiirin İlk Atlası" kitabında. Ankara'ya dair birçok şeyden ve oraya olan sevgi, özleminden bahsettiği. Ufak bir kesit:

    "Ankara, benim aziz kentim; sen kendini biraz fazla koyverdin, bense gençlik taslıyorum hala. Oysa sende hep bir kuva-yi milliye ruhu olmuştur. ”Birinci Yeni “sende başladı, “İkinci Yeni” de. Bakıyorum da şimdi herkes İstanbul'a göçüyor. Senin gözün yaşlı, benim kanadım kırık. Oysa bu böyle olmamalıydı. Çünkü şiirin gerçek başkenti sensin. Ölürsem senin toprağına gömülmek isterim. Varsın sende çürüsün bedenim…"

    "Anlatılması öyle zor (yahut öyle kolay) bir şey vardır ki rüzgarında bağrışılmaz, koşuşulmaz, yüksek sesle gülüşülmez ankara garı’nda. o kadar ki kalkacak tirenlerini ses-büyütenlerle haykırdığı zaman boş bulunursa insan şaşırır, başka bir dünyadan sesleniyorlarmış gibi." Nazım Hikmet


    Yorumlar (2)
    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.