Schopenhauer ve Freud'un Kirpi İkilemi

Schopenhauer ve Freud'un Kirpi İkilemi
  • 7
    0
    0
    0
  • Kirpiyi Bulmak

    1909 yılında Amerika'dan nefret eden ve oraya hiç gitmeyen Sigmund Freud, evinde purosunu yaktığı anda birden şöyle söyledi: “Amerika’ya gideceğim, vahşi oklu kirpileri görüp, birkaç da konferans vereceğim.”  Herkesi şaşırtan cümlesinden sonra ise durumu biraz açıklığa kavuşturacak açıklamayı yaptı: “Büyük hedefleriniz varsa, dikkatinizi fazla gayret gerektirmeyen ikinci bir hedefe yoğunlaştırmak, korkunuzu azaltır.”

    Kirpi mevzusunun çıkış sebebine bakacak olursak, Arthur Schopenhauer’in 1851’de yayınlanan Parerga ve Paralipomena: Kısa Felsefi Denemeler eserinin 396. bölümüne denk geliriz. Schopenhauer eserinin bu bölümünde kirpilerin soğuk bir zamanda düştükleri çıkmazı anlatır.

    Soğuk bir kış sabahı çok sayıda oklu kirpi, donmamak için birbirine bir hayli yaklaştı. Az sonra, oklarının farkına vardılar ve ayrıldılar. Üşüyünce, birbirlerine tekrar yaklaştılar. Oklar rahatsız edince yine uzaklaştılar. Soğuktan donmakla, batan okların acısı arasında gidip gelerek yaşadıkları ikilemi, aralarındaki uzaklık, her iki acıya da tahammül edebilecekleri bir noktaya ulaşıncaya kadar sürdü. İnsanları bir araya getiren, iç dünyalarının boşluk ve tekdüzeliğidir. Ters gelen özellikler ve tahammül edemedikleri hatalar onları birbirinden uzaklaştırır. Sonunda, bir arada var olabilecekleri, nezaket ve görgünün belirlediği ortak noktada buluşurlar. Bu uzaklıkta duramayanlara, İngiltere’de “keep your distance!/mesafeni koru!” denir. Bu noktada, çevrenin sıcaklığını hissetme arzusu kısmen karşılanır ama, buna karşılık okların acısı hissedilmez. Kendi iç sıcaklığı çok yüksek olanlar ise, ne sıkıntı vermek, ne de sıkıntı çekmek için, topluluklardan uzak durmayı tercih ederler.''

    Çok fazla olması için, ne kadar çok olması gereklidir? Ne zaman yeter der insan? Ne zaman çizgi aşılır? Hayatta kalma güdüsünün sınırı neresidir?

    Schopenhauer’in yazdığı bu bölümden sonra Freud, bütün soruların cevaplarını ileride masasında duracak bir kirpide aramaya başladı. Ona göre kişiler arasındaki çatışma, aynı kirpi benzetmesindeki gibiydi. ''Hiç kimse, komşusuna fazla yaklaşmaya katlanamaz.” Amerika'ya gittiğinde ise onu, ABD'nin ilk nöroloji kliniğini açan James Jackson Putnam, bir konferans sırasında çiftliğine davet etti. Bu çiftlik ziyareti Freud için oldukça keyifliydi. Şarkılar söylediler, oyunlar oynadılar, ateş yaktılar ve yemek yediler. Anlaşılıyordu ki tam bu sıralarda Freud, Amerika nefretini tamamen unutmuştu.

    Kirpi Bulundu, Ya Şimdi?

    Çiftlikte zaman geçirirken kapıyı iki genç kız çaldı ve Freud'a onlarla gelirse kirpiyi görebileceğini söylediler. Bunun üzerine Freud ile birlikte arkadaşları Jung ve Ferenczi de kızlarla birlikte tepeye çıkmaya başladı. Yolculuk uzundu, ilerledikçe de onlara rahatsız edici keskin bir koku kucak açıyordu. Kokunun kaynağına geldiklerinde ise Freud kirpisiyle karşılaştı. Evet, ayağının ucundaki bir kirpidir, fakat ölüdür. Bunun üstüne Putnam, buruk bir şekilde Avusturya'ya dönecek olan Freud'a, bronz bir oklu kirpi heykeli hediye eder.

    Schopenhauer'dan beri bütün sorulara oklu kirpi ile yaklaşan Freud, toplumlar için de hikayenin en can alıcı kısmını kullanır. “Soğuk bir kış sabahı, donmamak için birbirine yaklaşan oklu kirpiler gibiyiz.'' Zaman geçtikçe birbirine tahammül edemeyen insanlar haline gelsek bile, bir toplum içgüdüsü olarak birbirimize bağlıyız. Zıt görüşlerimiz var, fakat soğuktan donmak yerine o zıt görüşleri birbirimize kabul ettirmeye çalışıyoruz. Yani farkında olmadan öyle ya da böyle birbirimizi kabul etme durumundayız. Ortak bir noktada buluşmak istemeyenler, köşesine çekilip donmayı bekleyenler ise tamamen dışlanıyor.

    Oysa unutulmamalı ki kirpilerin aksine insanlığın getirdiği hoşgörü, nezaket ve saygı, ısınmak için muhteşem bir yöntem.

    Kaynak: 1 – The Porcupine Illusion – George Prochnik – 2007 – Kirpinin Dayanılmaz Cazibesi – Sevil Atasoy


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.