Savaş Tarihinin En Acımasız Kadınları: Amazonlar

Savaş Tarihinin En Acımasız Kadınları: Amazonlar
  • 6
    0
    0
    0
  • Tarihin belirli bir evresine damga vurup kendilerini “Acımasız Savaşçılar” olarak kabul ettiren Amazon kadınlarına, ilk defa Homeros’un (M.Ö. 8.yy) İlyada ve Odysseia destanlarında rastlıyoruz. Yunan ozan bu kadınların tıpkı “erkekler gibi” savaştığını söylüyor. Ayrıca Truva Savaşı’nda Truvalılara ciddi manada destek verdiklerini ve hatta kraliçeleri Penthesileia’yı kaybettiklerini de aktarıyor bizlere.

    Yunan tarihçi Heredot (M.Ö. 5.yy) ise Amazonların kökeninin İskitlere (Saka Türkleri) dayandığını anlatarak Thermodon kıyısındaki Themiskyra’da (Terme) yaşadıklarından bahsediyor. Günümüzde Samsun il sınırları içerisinde yer alan bu kentin yanı sıra, rivayetlere göre Karadeniz bölgesindeki Sinop ve Ege bölgesinde bulunan İzmir, Assos ve Baf şehirlerini kuranlar da yine Amazonlar’dır.

    Karşı cinse ihtiyaç duymadan kendi kendilerine yetebilmeyi öğrenen bu güçlü kadınlar, Thermodon Savaşı’nda Helenler tarafından esir alınıp gemilerle Hellas’a götürülürken isyan ederek erkek mürettebatı öldürürler. Hep kendileri katletmeye alışmış olan ataerkiller ise bu durumu fazlasıyla tuhaf bulur ve Amazonlara Herodot’un tabiriyle androktones (erkek öldüren) lakabını yakıştırırlar.

    Biraz da Amazonların özeline inmemiz gerekirse eğer; öncelikle bu toplumun sadece kadınlardan oluştuğunu ve hiçbir şekilde erkeklere yer verilmediğini belirtmemiz gerekiyor. Bu durumun nedenlerini incelediğimizde üç güçlü efsane çarpıyor gözümüze. Birincisine göre Amazonlar, savaş zamanında tüm erkeklerini kaybettikleri için silahlanmak zorunda kalan kadınlar topluluğudur. İkincisine göre; Zeus’un ortaya çıkmasıyla kibirlenen erkeklere karşı öfkelenen birçok kadının, erkekleri kılıçtan geçirip tek başlarına da yaşayabileceklerini ispat etme mücadelesidir. Üçüncüsüne göre ise aslında erkeklere karşı hiçbir kinleri yoktur fakat erkeksiz bir yaşamı daha huzurlu buldukları için tercihlerini bu yönde kullanmışlardır.

    Amazon kadınları; ok, yay, mızrak ve labrys isimli iki uçlu baltalarını yanlarına alarak savaşırlar. At üstünde ters durabilmelerinin yanı sıra çok da iyi ok atarlar. Hatta sırf iyi ok atabilmek adına sağ göğüslerini bile hiç acımadan kestiklerini biliyoruz. Bu sebeple isimleri, Yunan etimolojisinde memesiz anlamına gelen mazos kelimesi ile bağdaştırılıyor. 

    Şanlıurfa'da yer alan Haleplibahçe Mozaiklerinden bir Amazon'un av sahnesi.

    Amazonlar bazı zamanlarda erkeklerle etkileşime geçerler. Bunun sebebi ise üreyerek soylarını devam ettirme düşüncesidir. Gargaron (Çanakkale/Küçükkuyu) bölgesine gelip erkeklerle cinsel ilişkiye girdiklerinde tek hedefleri hamile kalmak ve bu hamilelikten bir kız çocuğu dünyaya getirmektir. Eğer çocuk kız olursa onu tıpkı kendileri gibi çok küçük yaşlardan itibaren korkusuz bir savaşçı olarak yetiştirirler. Fakat çocuk erkek olursa ya öldürür ya ileride isyan edemesin diye sakat bırakır ya da komşu kabilelerden birisine verirler.

    Gargaron halkının yanı sıra savaşlarda esir aldıkları bazı erkeklerle de cinsel ilişki yaşar Amazon kadınları. Hamile kaldıklarını öğrendikten sonra ise kimilerini hadım edip köle olarak kullanırlar, kimilerini de katlederler. Kuralların hiçbir şekilde esnemek gibi bir şansı olmadığı için yakınlık veya aşk gibi duygular söz konusu değildir. 

    Samsun'da yer alan Amazon Kadınları Müzesi

    Yazımızın sonuna gelirken Amazonların varlığı ve kökenleri adına yapılan oldukça önemli bir araştırmadan da söz etmek istiyoruz. Amerikalı arkeolog Jeannine Davis Kimball, Kazakistan’daki kazı çalışmaları sırasında silahlarıyla gömülen savaşçı kadınların kurganlarına rastlayıp bir inceleme gerçekleştirdi ve bunu DNA analizleri ile destekleyerek mezarlardaki eşyaların Altaylı göçebelerle olan benzerliğini fark etti. Sonrasında ise araştırmalarını Altay Dağları eteklerinde sürdürüp Amazonların tıpkı Heredot’un iddia ettiği gibi Orta Asya kökenli olduklarını ispatladı. Ayrıca deneyimlerini 2003 yılında kaleme alan arkeolog, “Savaşçı Kadınlar Amazonlar” isimli eserinde Herodot, Homeros, Lysias ve Aristophanes gibi Antik Yunan yazarlarının aktardığı bilgiler ile arkeolojik eserler üzerindeki tasvirlerden yararlanarak Amazonların tarih sahnesine çıkışını anlatıyor.

    Türk edebiyatına göz attığımızda ise Halikarnas Balıkçısı adıyla tanınan Girit doğumlu yazar Cevat Şakir Kabaağaçlı’nın “Anadolu Efsaneleri” kitabında rastlıyoruz Amazonlara. Günümüzde dahi popülaritesini korumayı başaran bu cesur kadınlar, pek çok roman ve filme de esin kaynağı olmaya devam ediyorlar. Bunların en ünlülerine örnek vermemiz gerekirse eğer Zeyna ve DC karakteri Wonder Woman’ı gösterebiliriz.    


    Kaynak:
    1, 2
    Ahmet Ünal, “Amazonların Eski Anadolu Kökenleri Hakkında Yeni Kaynak ve Gözlemler”
    Merve Altay, “J. D. Kimball, Savaşçı Kadınlar Amazonlar Kitap İncelemesi”
    Haluk Berkmen, “Amazonlar ve Dionysos”


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.