Satranç, iki oyuncu arasında kendine özel taşlarıyla 8x8 boyutlu kare bir oyun alanında oynanan masa oyunudur. Oyun alanında 32 taş ve 64 kare bulunur. Bu karelerin yarısı siyah yarısı beyaz renktir. Taşlar, 8 Piyon, 2 Fil, 2 At, 2 Kale, 1 Vezir ve 1 Şah'tır. Bir taraf siyah renk diğer taraf beyaz renk olur ve hamle yapılmasıyla oyun başlar. Oyuncuların her seferde 1 hamle hakkı vardır. Amaç karşı tarafın şahını kaçacak hiçbir kare bırakmayarak mat etmektir. Satranç tarihine baktığımızda M.Ö 2000'lerde oynandığına Mısır Piramitleri üzerindeki kabartmalardan anlaşılmıştır ancak gerçek çıkış tarihi M.S 6. yüzyılda Hindistan olarak kabul edilir ve M.S 10. yüzyılda tüm dünya geneline yayılmıştır. Avrupa'da soylular arasında oynanan oyuna Kraliyet Oyunu ismi de verilmiştir. Kuralları zaman içerisinde değişiklikler geçiren oyun 19. yüzyıldan sonra günümüzdeki halini almıştır. Oyunun icadı konusunda birçok hikaye bulunur bunlardan birisi Buğday ile ilgili bir hikayedir. Hikaye şöyle başlıyor; Hindistan'da savaşı, kan dökmeyi ve zalimliği çok seven bir kral vardır. Krallığın insanları ise savaşlardan bıktıkları için bir çözüm bulmaya karar veriyorlar ve bir alime gidiyorlar. Alim düşünüyor taşınıyor bir oyun yapmaya karar veriyor ve çıkıyor kralın huzuruna. '' Majesteleri siz savaşmayı çok seviyorsunuz sizin için istediğiniz kadar savaşabileceğiniz bir oyun icat ettim. Piyonlar askerleriniz, 2 kaleniz, 2 filli birliğiniz ile 2 atlı birliğiniz var, siz oyunun en önemli taşı şahsınız ve yardımcınız olan 1 tane veziriniz var.'' demiş. Kral bu oyunu çok sevmiş ve alime ''Dile benden ne dilersen'' demiş. Çok zeki olan alim krala '' Çok bir şey istemem oyundaki ilk kare için 1 ikinci kare için 2 buğday istiyorum, her karede bir öncekinin iki katı buğday verseniz bana yeter'' demiş. Cahil ve zalim olan kral bu isteği az bulmuş ve kendisine hakaret olarak saymış. '' Ne istiyorsa verin bir fazlası olmasın'' demiş. Hesaplamalar yapılmış 64. kareye gelip hesaplamalar bittiğinde bir şok ile karşılaşmışlar, verilecek buğday 75 milyar tondur. Kral sözünü yerine getirememiştir çünkü bu kadar buğday 150-200 yıllık üretime eştir. Hikayenin sonucunda ne olduğuyla ilgili ise bir bilgi yoktur. TAŞLAR VE ÖZELLİKLERİ

1. Piyon: 8 adettir. Geriye doğru hareket edemezler, satrançtaki en zayıf taştır ancak unutmamak gerekir karşı tarafın son karesine ulaşırsa istenilen herhangi bir başka taşa dönüşebilir.
2. Fil: Bir siyah bir beyaz karede olmak üzere 2 adettir. Kendi renklerinin dışına çıkamazlar ve çapraz hareket ederler.
3. At: 2 adettir. L şeklinde hareket ederler, diğer taşların üzerinde atlayabilirler, fil ile aynı değerdedir.
4. Kale: 2 adettir. Düz bir hatta ileri-geri ve yanlara hareket eder, at ve filden daha değerlidir.
5. Vezir: Oyundaki hareket imkanı en geniş olan taştır, istediği yöne hareket edebilir, at,fil ve kaleden daha değerlidir.
6. Şah: En önemli taştır amaç bu taşı tehdit altına bırakarak kaçış yollarını kapayıp mat etmektir. Bir kare istediği yöne hareket edebilir.

Satranç ile ilgili ilginç başka bir hikaye ise şöyledir; 18. yüzyılda Kempelen adında bir Macar adını Türk koyduğu satranç oynayan bir robot yapmıştır. O yıllarda Avrupa'da öne çıkan oryantal merakı nedeniyle Türk adı tercih edilmiştir. Kempelen robotun çok ilgi görmesiyle dünyada bir turneye çıkmıştır. Çok kişiyle maça çıkan robot Napolyon ve ABD başkanı Benjamin Franklin gibi ünlü kişileri de yenmiştir. Herkes anlam verememiştir bu duruma ancak daha sonra otomatın içinde duran bir insanın robota talimatlarla yön verdiği ortaya çıkmıştır.

1972 Dünya Satranç Şampiyonası

Dünya üzerinde turnuvaları düzenlenen ve spor dalı olarak kabul edilen satrancın en ilgi çekici turnuvası 1972 Dünya Satranç Turnuvası'dır. İzlanda'da düzenlenen turnuva finali Soğuk Savaş'ın sürdüğü yıllarda Sovyet şampiyon Boris Spassky ile ABD'li satranç oyuncusu Bobby Fischer arasında oynanmıştır. 2-0 geriye düşen Fischer maçı kazanmıştır ve Sovyetlerin bu alandaki hakimiyetini sona erdirmiştir. Bu maç Soğuk Savaş nedeniyle dünya çapında büyük yankı uyandırmıştır.