Sanatın Oyunla Buluşması: GRIS

  • 0 0 0 0
Sanatın Oyunla Buluşması: GRIS
  • 0
    0
    0
    0
  • Son birkaç yıldır oyunların içinin boşaltıldığını düşünüyorum. Kocaman haritalarda oradan oraya koşuşturuyoruz, upuzun hikayeler çıkıyor karşımıza bazılarının sonu belli değil, bazıları basit bir hikayeden öteye geçemiyor. Çok büyük bütçelerle boş oyunlar çıkıyor hissine kapılıyorum. Büyük oyun şirketleri her sene oyunlar çıkartıyorlar, oynayıp geçiyoruz ama bir etki bırakmıyor. Ben oyunları boş zamanımı dolduracak bir etkinlikten çok deneyim olarak görüyorum bu yüzden bende bir etki bırakmasını veya bana bir şeyler katmasını istiyorum. Bu yüzden son zamanlarda AAA oyunları dediğimiz yüksek bütçeli oyunlardan uzaklaştım. Daha çok küçük bir ekibin aşkla yaptığı dolu dolu olan bağımsız oyunlara yöneldim. Bu sene de bağımsız oyunlar bakımından verimli geçti. Fakat bir oyun var ki senenin sonunda bir sürpriz yaptı bana ve oynadığım en iyi oyunlar listesinde güzelinden bir yer kaptı. GRIS, oyunlarda bana uzun zamandır tatmadığım hisleri tattırdı. Nasıl oldu bu peki? Geçelim incelemeye. GRIS, beni ilk olarak görselliğiyle etkilemişti. Sanki ustaca çizilmiş bir sulu boya tablosunun içinde oynuyormuşum gibi hissettim. Renkler ve çizimler müthiş güzellikte. Bu oyun bana hiçbir şey anlatmasa bile güzelliği beni içine alırdı ki sadece görselliğiyle öne çıkan bir oyun değil. Animasyonlar da çok iyi. Demiştim ya bir tablonun içinde oynuyormuşum gibi hissettim işte animasyonlar tabloyu yapan kişi sanki fırça darbeleri vuruyormuş gibi. Oyunun içinde bol bol mimari çizimler de var ve onlar da ayrı bir güzel. Doğa çizimleri, su altı çizimleri de ayrı bir hava katıyor. Kırmızı, mavi, sarı ve siyah renklerinin tonları müthiş kullanılmış. Oyunu oynarken kameranın bazen uzaklaşması bazen yakınlaşması da biraz göz yorsa da yine de enfes. Her şeyden önce bu oyun bir sanat eseri, görselliğiyle tam puan alıyor. Oyunun hikayesi kısmında diyecek bir şeyim yok açıkçası. Basitçe bir yolculuk hikayesi demek en uygunu olur. Sesini ve bir takım özelliklerini kaybetmiş bir kızı oynuyoruz. Oyunu oynadıkça bu özellikleri açmaya çalışıyoruz. Oyunda hiçbir diyalog yok. Oyun kendini anlatmak için hiç uğraşmamış, oyuncunun hayal gücüne bırakmış. Bence her oynayan farklı farklı şeyler çıkartabilir kendince. Oyunu bitirdikten sonra okuduğum yorumlarda birbirinden farklı anlam çıkartanlar gördüm, ben de kendimce bir anlam çıkardım. Bir kızın kendini arama öyküsü, bir kızın kendinden kaçma öyküsü vs. yoruma tamamen açık hikaye. Oyunun gizli bir sonu var onu bulabilirseniz gerçek hikayeyi bir nebze anlayabiliyorsunuz ama benim önerim hayal gücünüze bırakmanız olur. Oyunu görsel olarak güzel yapalım, etkileyici olsun deyip teknik detayları boş geçmemişler. Tür olarak platformer, biraz metroidvania ve puzzle diyebiliriz. Oyunu oynadıkça açılan mekanik özellikler oyundan sıkılmayı engelliyor. Bulmacalar konusunda sadece bir eleştirim olabilir o da bulmacaların kolay olması. Bulmacalar biraz daha zor olsa oyunda geçirdiğimiz süre daha zevkli olabilirdi. Oyunda bir de bossumuz var ki ne sinir bozucu bir boss. Sakin sakin güzel müziklerle ilerlerken bir anda çıkıp huzur bozuyor fakat bu da oyuna heyecan katıyor. Bossla savaşmıyoruz sadece kaçıyoruz. Bu kaçış güzel müziklerle de destekleniyor. Boss için de farklı anlamlar çıkarabilirsiniz çünkü oyun açıklamıyor bossun ne olduğunu veya neden kötülük yaptığını. Genel itibariyle GRIS, benim bu sene oynadığım en iyi oyun. Müzikleriyle, görselliğiyle, bıraktığı etkiyle beni bambaşka diyarlara taşıdı. Oyunun bence bir eksi tarafı da kısa olması ki bitirdiğimde keşke daha fazla oynayabilsem hissi içimde kaldı. Eğer oyunlarda farklı bir şeyler arıyorsanız şiddetle tavsiye ediyorum bu oyunu, alın ve arkanıza yaslanıp kendinizi GRIS'e bırakın. Steam sayfasına buradan ulaşabilirsiniz.

    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.