Şairlerin Elma Sevgisi

Şairlerin Elma Sevgisi
  • 1
    0
    0
    0
  • “Lüle taşından gerdanlığa gücüm yetmemiş, sana Sapanca’dan bir sepet elma almışım.“ -Turgut Uyar

    Şairlerin en etkili tasvir araçlarından biri kırmızı ve parlak elmalardır. En büyük benzetme unsuru olan bu meyvenin genellikle sevgiliye ait güzellik betimlemelerinde kullanıldığını görürüz. Renkleri, tatları, sulu oluşları; sevgilinin çekici ve parlak yönlerini hedef almıştır. Şairin bahsettiği meyve bazen sevgiliye ulaşma isteğini dile getirir, bazen de onun elmaya benzer organını betimlemede kullanılır. Sözgelimi; genelde iri, yuvarlak olan elma bazen açık bazen de üstü kapalı bir şekilde sevgilinin göğüsleri ve onlara kavuşma arzusunu ifade için kullanılır. Açıkça söylense kaba kaçabilecek ifadeleri elmayla örtmeyi ve etkili bir şekilde -onların muhayyel (düşsel) çağrışımlarından faydalanarak- söylemişlerdir. Meyvelerin çağrışımsal gücünü en çok elmada sevmişlerdir.

    “Hafifçe ısırılmış bir elmanın dilimindeyim Elmanın kokusundayım Anısındayım -kimbilir kimin- “ -Edip Cansever

    Elma; mitolojide bereket, verimlilik ve güzelliği sembolize eder. Masallarda ve halk hikayelerinde de ölümsüzlüğe çağrışım yaptığı söylenir.

    "Özenle soyduğum şu elma söyle şimdi kimindir özenle ne yapıyorsam bilirsin artık senindir” -Turgut Uyar

    “Hatırla denize hiç bakmadık çünkü kıyısındaydık Bir elma kendi kendine büyür dururdu o sıra” -Turgut Uyar

    Elmanın aynı zamanda "ilk günah"ı temsil ettiği bilinen bir gerçektir. Elma ile ilk günah arasındaki ilişkiyi Sait Faik de bir şiirinde kullanır:

    "İlk urbamız:

    İncir.

    İlk günahımız:

    Elma.

    Not:

    Günahsızım."- Sait Faik Abasıyanık

    Nazım Hikmet yine herkesten farkını ortaya koymak istermişçesine en güzel şiirlerinden biri olan, Angina Pektoris'te elmaya bambaşka bir anlam yüklemiş ve onu memleketine katmıştır.

    "Sonra şu on yıldan bu yana

    Benim fakir milletime ikram edebildiğim

    Bir tek elmam var elimde, doktor

    Bir kızıl elma: 

    Kalbim." - Nazım Hikmet

    Nazım, burada kalbindeki memleket sevgisini "kızıl elma" ülküsüyle anlatmıştır. Amaçladığı şeylerin başında da kalp ile kırmızı elma arasındaki biçim benzerliğini öne çıkarmak gelir.

    "Ve gittikçe acıtıyor yaralarımı tuzlu su Çocuksun sen, büyümek yakışmazdı hiç Gülüşünün kokusuyla yeşerdi bu elma ağacı (Soluğunun elma kokması bundandı belki) Bir elma kokusuna tutundum düşerken Sallanıp durmaktayım bir saatin sarkacı Nasıl gidip geliyor gidip geliyorsa öyle

    Çocuksun sen, çocuğumsun" - Ahmet Telli

     

     

    "Evet hep açık gidip gelen ağzın içindi; Gökyüzünün o huysuz maviliği içindi; Elma kokan bir Türkçeyle konuştuğun içindi; Ölümün sefil, kötü belleği içindi; Her gün Pazar kurulan o sokaklar içindi; " - İlhan Berk

    Biraz da Cemal Süreya'nın Elma'sından ve soyadındaki tek "Y" den bahsedelim. Elma adlı şiirini “Adımın bir harfini atıyorum” mısrasıyla tamamlar Cemal Süreya. Yani bu; soyadının değişiminin bir ilanıdır. Elma şiiri şu şekildedir: Şimdi sen çırılçıplak elma yiyorsun Elma da elma ha allahlık Bir yarısı kırmızı bir yarısı yine kırmızı Kuşlar uçuyor üstünde Gökyüzü var üstünde Hatırlanacak olursa tam üç gün önce soyunmuştun Bir duvarın üstünde Bir yandan elma yiyorsun kırmızı Bir yandan sevgilerini sebil ediyorsun sıcak İstanbul’da bir duvar Ben de çıplağım ama elma yemiyorum Benim öyle elmalara karnım tok Ben öyle elmaları çok gördüm ohooo Kuşlar uçuyor üstümde bunlar senin elmanın kuşları Gökyüzü var üstümde bu senin elmandaki gökyüzü Hatırlanacak olursa seninle beraber soyunmuştum Bir kilisenin üstünde Bir yandan çan çalıyorum büyük yaşamaklara Bir yandan yoldan insanlar geçiyor çoğul olarak Duvarda bir kilise İstanbul’da bir duvar duvarda bir kilise Sen çırılçıplak elma yiyorsun Denizin ortasına kadar elma yiyorsun Yüreğimin ortasına kadar elma yiyorsun Bir yanda esaslı kederler içinde gençliğimiz Bir yanda Sirkeci’nin tren dolu kadınları Adettir sadece ağızlarını öptürürler Ayaküstü işlerini görmek yerine Adımın bir harfini atıyorum     Sanılanın aksine, Cemal Süreya soyadındaki ikinci "Y" harfini Sezai Karakoç’la Muazzez Akkaya için girdiği iddia nedeniyle atmamıştır. Elma şiirinin ve soyadından harf atması hikayesinin aslı Süreya'nın sözleriyle şöyledir: “O zaman çok güvenirdim belleğime. Telefon numaralarını falan kaydetmezdim. Belki de kaydetmediğim için kalırdı. Ona dedim ki, eğer bu böyleyse, ismimden bir harf atarım dedim. Kaybedince, ismimde harf aradım, iki tane olandan birini atmak daha uygun geldi.” Yani; Cemal'in açıklamalarına göre soyadından bir harf kaybetmesinin sebebi arkadaşıyla girdiği telefon numarası üzerine bir iddiayı kaybetmesidir. Söz konusu telefon numarası da (güvercin kanadından kısaltılarak elde edilmiş bir sözcük olan) Üvercinka olarak hitap ettiği kişinin telefon numarasıdır. Kaynak: 1, 2,  

    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.