Parlayan Genç Yetenek Tolgar Özaltındere İle Röportajımız

Parlayan Genç Yetenek Tolgar Özaltındere İle Röportajımız
  • 1
    0
    0
    0
  • "Ümmü Sıbyan: Zifir" ve "Not Defteri" gibi projelerde yer alan genç yetenek, 11 Mayıs'ta vizyona giren "Öğrenci Kafası: Soygun" adlı komedi filminde rol aldı. Tolgar Özaltındere'yi daha yakından tanımak için kendisiyle bir röportaj gerçekleştirdik! 1. Kariyerinin başında olan yetenekli oyuncular hakkında internet yoluyla çok fazla bilgi edinmek zor. Biz durmadık tabii ki; içeriden gelen bilgiler "Bu çocuk patlayacak!" yönünde. Öncelikle Tolgar Özaltındere'nin geçmişini kendisinden dinleyelim istedik. Kimdir Tolgar Özaltındere? 1994 yılında İstanbul’da 3 çocuklu bir ailenin son çocuğu olarak dünyaya geldim. Çoğu çocuk gibi küçüklüğüm çok neşeli geçti. Doğma büyüme Cihangirliyim. Ee Cihangir'de büyüyünce insan sanatla daha çocuk yaşta tanışıyor. En küçük olmamdan dolayı hep el üstünde tutuldum diyebilirim. Ailenin en neşelisi oldum her zaman. Oyuncu olma isteği küçüklükten beri hep içinde olan bir arzuydu. Ne kadar istesem de ailem daha garanti bir meslek seçmem konusunda beni ikna etti ve üniversitede reklamcılığa yöneldim. Bilgi Üniversitesi mezunuyum. Ama reklamcılık, oyunculukla çakışmaya başlayınca reklamcılığa hiç şans bırakmadılar. 2. Oyunculuk her zihnin seçebileceği bir kariyer olmasa gerek. Bizce cesaret ve "başka türlü bir kariyer düşünememek" dürtüsü rahat bırakmıyor gibi. Peki sizin için her şey nasıl başladı? Bu yola çıkmaktaki en büyük motivasyonunuzdan bahsedelim. Hiç tanışamasam da anneannemin (Feri Cansel) oyuncu olması bu sektöre beni iten başlıca sebeplerden biri oldu. Ailemizde onun bayrağını taşıyıp devam ettiren kişi olmak istedim ve şu an yavaş yavaş o yolda ilerliyorum. Küçüklüğümden beri hep dünyayı değiştirebileceğim ya da insanları etkileyebileceğim bir meslek sahibi olmak istedim. Bu tanıma bir sürü meslek uysa da ben oyunculuğu kendime yakın gördüm. Ailem de okulu etkilemediği sürece hep arkamda oldular. Küçük yaştan itibaren çocuk tiyatrolarında sahne aldım ve eğitimimi sürdürdüm. Çeşitli yerlerde eğitim aldıktan sonra şans bana on yedi yaşındayken güldü ve FOX’taki Not Defteri dizisinde ilk rolümü almayı başardım. 3. Rol aldığınız ilk film "Ümmü Sıbyan: Zifir". Sizin için bir korku filminde oynamak isteği mi, sektöre bir yerlerden giriş yapma düşüncesi mı ağır bastı? İkisi de diyebilirim. Korku filmi hayranı biri olarak bir korku filminde oynamak benim için çok büyük bir deneyim oldu. Bunun dışında sektörde ilerlemek için hep üzerinize bir şeyler koyup yola devam etmelisiniz. İyi bir oyuncu hiçbir zaman yerinde saymamalı. O korku filminde rol almamda, bana yeni bir deneyim ve tecrübe kattı. O yüzden o filmde oynayarak doğru bir karar verdiğimi düşünüyorum. 4. Bir korku filminde rol almak ve onu izlemek arasında fark olmalı şüphesiz. Sizce rol almak da izlemek kadar geriyor mu insanı? Kesinlikle germiyor. İzlemek, oynamaktan daha sıkıntılı bir süreç bence korku sahnelerinde genellikle sette 20-30 kişi oluyor. O yüzden isteseniz de korkmuyorsunuz. Onun dışında, kafanızda hep "İyi bir iş çıkarıyor muyum?" kaygısı olduğundan dolayı korku duygusunu içinizde bastırıyorsunuz. Açıkçası yönetmen bana daha korkunç geliyordu sette. 5. Rol aldığınız son film "Öğrenci Kafası (Soygun)" kısa bir süre önce vizyona girdi. İzlediğinizi varsayarak, kendi oyunculuğunuzdan memnun kaldınız mı? Ben ne kadar beğenip beğenmesem de izleyici karar veriyor aslında buna. Ama bir yorum yapmam gerekirse ben oyunculuğumdan memnun kaldım diyebilirim. Bunda rol arkadaşlarımın da payı çok büyük. Çünkü birlikte çok güzel bir uyum yakaladık ve bunu kameraya yansıtabildik diye düşünüyorum. Umarım izleyenler de bizim gibi düşünür ve bu filmi izlerken zevk alırlar. 6. Bir komedi filminde oynamak mı, bir korku filminde oynamak mı daha keyifli? Ekleyelim: Gelecekte hangi film türünün üstadlarından olmak daha çekici? Bana göre komedi filminde oynamak daha keyifli. Çünkü komedi hayatımızın her anında var. Ama korku duygusu için aynı şeyi söyleyemem. Korkuyu ekrana yansıtmak daha zor. Küçüklükten beri insanları güldürebildiğimi düşünmüşümdür. O sebepten dolayı komediyi kendime daha yakın görüyorum. İleride de bir komedi üstadı olarak anılmak güzel olabilirdi açıkçası. 7. Sinema ve televizyonculuk sektöründeki "çabuk tüketim" yapımlara nasıl bakıyorsunuz? Sizce bunca yapımın uğradığı başarısızlığın ardındaki neden ne? Maalesef günümüz sinema sektörünün en büyük problemi bu, yani çabuk tüketim. Talebin artmasından dolayı artık işin kalitesine değil sadece insanların ihtiyaçlarını karşılamasına bakılıyor. Ve bu da ortaya çıkan işlerin hem az soluklu hem de kalitesiz olmasına yol açıyor. Ne kadar bunu doğru bulmasam da kitleye saygı duymak lazım. Sinema çok önemli bir sanat formu bence. Çabuk tüketim sinemanın içindeki sanatı azaltıyor ve bu da oyuncu kalitesine yansıyor. Çoğu oyuncunun sektörde uzun süreli kalamayıp yok olmasının da sebebi bu. 8. Yepyeni bir projeden çıktınız. Bundan sonraki projeler, hedefler neler? Tolgar Özaltındere'yi nerede göreceğiz? Valla her yerde de görebilirsiniz hiçbir yerde de. Şaka bir yana bunu ben de gerçekten bilmiyorum. Kafamda birçok hedefim ve hayalim var ama hayat bana ne getirecek bunu hep birlikte bekleyip göreceğiz. Ben sadece kendimi geliştirmeye odaklanıyorum. Çünkü yaş ilerledikçe geçmişe dönüp keşke böyle yapsaydım demek istemiyorum. Ama sadece şunu söyleyeyim, yeni projeler olacak ve ekranda sık sık karşılaşacağız. 9. Kafanızda oyunculuk haricinde planlar var mı? Hali hazırda yöneldiğiniz ya da yönelmeyi düşündüğünüz başka alanlar da var mı? Ailemin de birçok defa sorduğu soruyu sordunuz. Ben şu an sadece oyunculuğa odaklanmış durumdayım. Bir B planım yok. Belki büyük bir risk alıyorum ama hayatta risk almadan bir yerlere varamıyorsunuz. Oyunculuk istediğim gibi yürümezse büyük ihtimal yurtdışına çıkıp oradaki iş seçeneklerini kovalarım diye düşünüyorum. 10. Sohbetimizi noktalarken, ülkemizde ya da yurt dışında, "Günün birinde onunla aynı projede rol almak benim için bir hayal" dediğiniz bir oyuncu var mı? Neden? Tom Hardy’nin olduğu her projede yer almak isterim. Daha yaşı genç olmasına rağmen benim gözümde bir üstat o. Ekran karşısındaki oyunculuğu olsun, karizması olsun, mimikleri olsun bence dünyanın en iyilerinden. Kim bilir belki ilerde onunla aynı projede yer alırız ve sen de bu yazıyı hatırlayıp vay be dersin. Bizlerle gerçekleştirdiği bu keyifli röportajı için kendisine teşekkür ediyoruz. (Çağrı Bozkurt'a katkılarından dolayı teşekkür ederiz.)

    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.