Özge Borak İle Sanat Hayatına Dair Röportajımız

Özge Borak İle Sanat Hayatına Dair Röportajımız
  • 0
    0
    0
    0
  • Sanatçı bir aileden gelen ve küçük yaşta sanat ile tanışan ilerleyen zamanlarda da İstanbul Devlet Konservatuvarı Tiyatro Bölümü'nden mezun olan Özge Borak, bugüne kadar birçok başarılı işte ön plana çıkmayı başarmış yetenekli bir oyuncu. Çok küçük yaşlardan beri oyunculuğun içinde olduğunuzu biliyoruz. Öyleyse oyunculuk sizin için bir çocukluk hayaliydi diyebilir miyiz? Her şey nasıl başladı? -Evet diyebiliriz. Aslında ailemin devlet opera ve balesinde olmasından, tüm aile fertlerimin dansçı olmasından dolayı, ben de çocukken balerin olmak istiyordum. Fakat sonra başka yolda ilerledim. Sekiz yaşındayken İstanbul Şehir Tiyatrosu'nda açılan çocuk eğitim birimi sınavına katıldım ve kazandım. Böylece oyunculuk hayatım başlamış oldu. On iki yaşından beri de çocuk oyunu ve müzikaller de dahil olmak üzere çeşitli oyunlarda rol aldım, alıyorum. Akabinde İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı'nda öğrenim gördüm. Tiyatronun yanı sıra hayatıma sinema, reklam ve televizyon dizileri de girmiş oldu. Hangi tür filmlerde, hangi yönetmenlerle çalışmak istersiniz? Hayaliniz var mı bu yönde? - Bir gerilim filmi sevdalısı olarak Alfred Hitchcock veya David Lynch’in yönettiği bir gerilim filminde rol almak isterdim. Ülkemizde bir çok yönetmenle çalışma şansım oldu. Daha niceleriyle de çalışmayı umuyorum. Mesleki isteklerin sınırı olamayabiliyor, insan hepsinde olmak istiyor. Dizi oyunculuğu, sinema oyunculuğu ve tiyatro oyunculuğu… Hangisi sizi daha çok heyecanlandırıyor? - Ben bu tür karşılaştırmaları doğru bulmuyorum. Hepsinin dinamiği, işleyişi farklı. Tiyatroda birebir seyirciyle iç içe, karşı karıyasınız kestik baştan alıyoruz diyemezsiniz. Sinemada ise uzun zamana yayılan çekimler var, seyirciyle buluşmak için beklemek sabretmek gerek. Keza televizyon dizileri de öyle ama orada her hafta ayrı bir çaba var. Özünde hepsinde büyük emek var ve hepsinin heyecanı ayrı ama illa bir şey söylemek gerekirse mesleğe başlama noktam tiyatrodur ve yeri hep ayrıdır. Tüm işlerinizi severek ve isteyerek mi yaptınız, yoksa hiç içinize sinmediği halde rol aldığınız bir yapım var mı? - Hep severek yaptım. Sadece bir kere severek başlamama rağmen sonradan sonraya ızdıraba dönüşen bir iş olmuştu ama ona da olur öyle bazen dedim ve geçti gitti. :) Eyvah Eyvah serisi, Ihlamurlar Altında, Güldür Güldür, İstanbullu Gelin... Tür farkı gözetmeksizin soralım: Bunlar gibi birçok başarılı yapımın arasından, içinizde hangisinin yeri farklı? - Sultan Makamı... Genel olarak hepsinde severek çalıştım ama içinde olduğum ilk uzun dizi projesiydi. İlk olması sebebiyle de yeri ayrıdır bende. Mesleğinizin en sevdiğiniz ve sevmediğiniz kısımlarından bahsedebilir misiniz? - Tiyatronun her anına bayılıyorum. Prova seven biriyim ama setlerin uzun saatler sürmesi bütün ekip için çok yorucu olabiliyor, işte bu en sevmediğim yanı ama işimizin bir parçası tabii... Oyunculuk dışında başka ilgi alanlarınız da var mı? Yönelmek istediğiniz veya halihazırda yöneldiğiniz alanlar? - Oyuncu olmasam doktor olurdum derdim hep, sağlık her zaman ilgi alanım oldu. Lisede seçmeli ders olarak almıştım. Geçen sene de sınavlara girdim ve sertifikalı İlk Yardım Görevlisi oldum. Ayrıca dalmayı çok seviyorum. Onu da ilerletip kurtarıcı dalgıç oldum. Sevdiğim alanlarda profesyonel olamasa da ilerletmeyi seviyorum. Hiç "yapamayacağım" hissine büründünüz mü? Böyle durumlarda bir oyuncu motivasyonunu nasıl arttırmalı? - Ah oldu tabii olmaz mı? “Yok ben yapamıyorum demek ki, çünkü ne yapsam olmuyor” dediğim anlar oldu. Böyle anlarda kendini aşağı çekmek çok kolay ve olasıdır. Başkaları ne yapar bilmem ama böyle anlarda iç enerjimi yüksek tutmaya çabalarım ki hep işe yaramıştır. Bir oyuncu olarak en sevdiğiniz filmi ve sebebini merak ettik. - Çok var öyle bir tane sayılamaz bu soruda o sebeple ilk aklıma geleni söyleyeyim. Meryl Streep’in de rol aldığı ve harika bir oyuncu kadrosu olan, hem dram hem de politik olan “Ruhlar Evi” filmini söyleyebilirim. Zaten Meryl Streep nerede oynarsa oynasın, hayranlıkla izliyorum. Çocukluk hayalleriyle başladık, öyle bitirelim. Hala gerçekleşmesini beklediğiniz hayalleriniz var mı? - Her zaman var. Babamla beraber bir proje düşünüyorum, dans edip şarkı söyleyeceğimiz. Bir müzikal projem var. Hayaller kurmak güzeldir, insanı dinç tutan da bir şeydir. Olmasını beklemek ayrı bir haz, olması ayrı bir haz ve hemen akabinde yeni hayaller kurmak ayrı... Özge Borak'a bu güzel röportaj için teşekkür ederiz.

    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.