Otorite ve Vicdan Karmaşası: Milgram Deneyi

Otorite ve Vicdan Karmaşası: Milgram Deneyi
  • 0
    0
    0
    0
  • Bir odada daha öncesinde haberdar olmadığınız bir düzenekle baş başa olduğunuzu düşünün. Karşınızda sizin tek bir hamlenizle acılar içinde kıvranacak belki de canı için size yalvaracak bir insan var. Ve arkanızdan bir ses sürekli size ''Durma. Devam et. Devam etmek zorundasın'' diye fısıldıyor. O kişinin canının yanacağını ve hatta öleceğini bile bile hamlenizi yapar mıydınız? ''Sosyal psikolojinin bize öğrettiği önemli bir şey vardır. Bu da, bir insanın davranış şeklini karakterinin değil içinde bulunduğu şartların belirlediğidir.'' Milgram deneyi insanların, içinde bulunduğu koşullarda kendilerine buyrulan eylemlerle vicdani sorumluluklarının çelişmesi sonucunda bu eyleme itaat etmeye ne ölçüde istekli olduklarını gösteren ve sonuçlarıyla psikolojinin etik kurallarını değiştirmiş, insanları büyük bir vicdani duyarlılıkla karşı karşıya bırakmış bir deneydir. Deneyin sahibi Yale Üniversitesi psikologlarından Stanley Milgram, Nazi savaş suçlusu Adolf Eichmann'ın Kudüs'te yargılanma sürecinden üç ay sonra deneylerine başladı. Adolf Eichmann gibi insanların başlarına gelen olaylarda yaptıkları savunmayı dikkate alarak araştırmasını yapan Stanley, bir insanın nasıl olup da vicdanını görmezden gelerek yalnızca emre itaat ettiğini anlayamadı ve işte Milgram deneyi bu temeller üzerine ortaya çıktı. Deneklerin çeşitli meslek alanlarından ve çeşitli yaşlardan seçilmesine özen gösterildikten sonra deney içeriği bir bellek çalışması olarak aktarıldı. Söylenilene göre bu bir öğrenci öğretmen ilişkisini temel alan ve öğrenci her yanlış cevap verdiğinde öğretmenin öğrencisine elektrik şoku vereceği bir deneydi. Her yanlış cevapta şok şiddeti biraz daha artacak ve öğrenci daha ağır bir şekilde cezalandırılacaktı. Deneklere, öğrencinin ve öğretmenin kurayla belirleneceği söylense de aslında öğrenci olarak gösterilen kişiler öncesinde ayarlanmış ve elektrik şoku aldığında rol yapması istenen oyunculardı. Deney düzeneği için iki farklı oda oluşturulmuş ve bu odalar, otorite ve deneğin -sözde- öğrenciyi duyabilmelerini sağlayan fakat görmelerini engelleyen bir şekilde tasarlanmıştı. Oyuncular, deney başladıktan sonra denek tarafından görülmediği yalnızca sesinin duyulduğu odaya geçiyordu ve deney başlıyordu. Deneydeki gönüllüler deney öncesinde, doğru sonuca ulaşabilmek için sadist olup olmadıklarını doğrulayan birkaç teste tabi tutuldular ve test sonuçlarına göre hiçbir denek sadist değildi. Denekler deney öncesinde elektrikli şok cihazını deniyorlardı böylece yapacakları şeyin ciddiyetini kavramaları bekleniyordu. Deneyin bir sonraki aşamasında, öğrencilere sorular soruldu ve deneklerin yanlış her bir cevap için öğrencinin bedenine elektrik şoku vermesi istendi. Sistem her bir yanlış cevap için şok oranının 15V artması üzerine kurulmuştu ve bu bilgilendirme deneklere yapıldı. İstisnai olarak yaratılan bir durumda, oyunculardan biri kalp rahatsızlığı olduğunu söyledi ve deneye öyle başlandı. Burada Milgram, vicdanı perçinleyen bir diğer detayın etkisini görmek istiyordu: Hastalık ve yoksun olma hali. Deney başladıktan bir süre sonra oyuncular yan odadan ses çıkarmamaya ve çığlık atmamaya başlıyorlardı. Bunun sonucunda bazı denekler öğrencinin durumunu soruyor ve ne halde olduğunu öğrenmek için deneye ara verilmesini istediklerini söylüyorlardı. Kimi denekler ise elektrik şoku 135V 'u bulunca deneyin durdurulmasını talep ediyor ve deneyin amacını sorgulamaya başlıyorlardı fakat deney sonucunda herhangi bir problem yaşamayacaklarını, yükümlülük almayacaklarını anlayınca deneye devam etmeye gönüllü oluyorlardı. Denek, eğer hedeflenenden daha kısa sürede deneyi durdurma isteğinde bulunursa gözlemci deneğe sırasıyla uyarılarda bulunuyordu. ''Lütfen soru-cevap işlemine devam ediniz. Devam etmeniz gerekiyor. Devam etmeniz kesinlikle çok önemli. Başka bir seçeneğe sahip değilsiniz, devam etmek zorundasınız.'' Denek bu uyarılara rağmen kararında ısrarcıysa deney durduruluyordu. Denek durmak istemiyorsa da hedeflenen sürede yani 450 volt öğrenciye üç defa uygulandıktan sonra deney bitiriliyordu. Deneyin sonuçları, psikoloji tarihinde belki de bir sayfayı kapatacak, etikler ve kurallarla ilgili yepyeni bir sayfa açacak kadar keskindi. Sadece görevini yapan, sıradan insanlar bile korkunç bir yok etme işleminin bir parçası olabilmekteydiler ve bu insanlar, yaptıkları eylemin yıkıcı sonuçlarını net bir şekilde görmelerine rağmen, temel ahlaki değerleriyle çelişen bu görevlerde otoriteyi reddetmeyi başarabilmiş değildiler. Bu da gösteriyordu ki insanlar kararlarını, yetiştirildikleri doğrultuda ve vicdanlarıyla değil; karşılarındaki otoritenin büyüklüğüyle doğru orantılı şekilde veriyorlardı.

    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.