Onuncu Yıl Marşı'nın Yazarı: Faruk Nafiz Çamlıbel

Onuncu Yıl Marşı'nın Yazarı: Faruk Nafiz Çamlıbel
  • 2
    0
    0
    0
  • Birçok şair gibi Faruk Nafiz Çamlıbel'inde edebiyatımıza katkıları yadsınamaz. Bugün hala beğeniyle okunan şiirleriyle akıllara ismini kazımayı başaran Çamlıbel'in öncelikle hayatı hakkında bilgi verip ardından eserleriyle onu tanımanın doğru olduğu düşüncesindeyim. Çünkü Faruk Nafiz Çamlıbel, Türk edebiyatımıza eserleriyle büyük bir miras bırakmıştır. Faruk Nafiz Çamlıbel, İstanbul’da 18 Mayıs 1898’de doğmuştur. Üniversite eğitimi için önce tıp fakültesine giren şair, bu okulun karakterine uygun olmadığını görünce dördüncü sınıfta bu okuldan ayrılmıştır. İleri gazetesinin yazı işlerinde görev üstlenen Çamlıbel, Anadolu’yu gezmiştir. 1922-1924 yıllarında Kayseri Lisesi’nde edebiyat öğretmenliği yapmıştır. Şiire tıp fakültesi öğrencisiyken ilgi göstermeye başlamıştır. İlk yazılarını Peyam-ı Edebi, Edebiyat-ı Umumiye, Yeni Mecmua, Şair, Ümit, Büyük Mecmua, Nedim, Edebi Mecmua, Yarın ve Temaşa dergilerinde yayımlamıştır. Ustalık dönemi şiir ve yazıları ise, Anadolu, Yavuz, Türk Yurdu, Güneş, Hayat, Meşale, Anayurt, Muhit, Yedigün dergilerinde okuyucuyla buluşmuştur. Son şiirleri Kubbe Altı Akademi Mecmuası’nda “İsimsiz Kıtalar” adıyla yayımlanmıştır. Karikatür ve Akbaba dergilerinde Çamdeviren, Akıllı Ozan, Kalender, Deli Ozan takma adlarıyla mizahi şiirler kaleme almıştır. 1946 yılında siyasete atılmış, aynı sene İstanbul milletvekili seçilmiştir. 8 Kasım 1973 tarihinde, Akdeniz’de bir gezideyken Samsun gemisinde kalp yetmezliğinden vefat etmiştir. Faruk Nafiz Çamlıbel'in kısaca hayatından bahsettikten sonra şimdi ise onun sanat hayatına göz atalım. Bir şairi, yazarı tanımanın en iyi yolu onun iç dünyasını tahlil etmektir. Bunu ise ancak kişi izin verirse yapabiliriz. Yazarların bıraktıkları eserleri ise bize bu imkanı fazlasıyla tanımaktadır. Çamlıbel'i, onun sanat hayatından bahsederek çok daha iyi tanımış olacağız. 1913-1918 seneleri arasında kaleme aldığı şiirlerinde genellikle aşk temasına değinmiştir. Bireysel duyguların aruz ölçüsü ve süslü bir dille anlatıldığı bu dönem şiirlerinde Servet-i Fünun etkileri göze çarpmaktadır. Faruk Nafiz, “Şarkın Sultanları” adlı eseriyle sanatında önemli bir ilerleme kaydetmiştir. "Ben her akşam dolaşırdım bu yeşil sahilde, Aşinalar gibi karşımda gülümserdi sular; Nazlı rüzgar konuşur anladığım bir dilde, Sevdiğim şarkıyı söylerdi hafiften korular. ..... Gülmek isterdi uzaktan bana bir gölge, niye? Tanımazdım onu, esmer mi veyahut sarı mı? Belki bir gün gelerek toplar o mabude diye, Dağıtırdım deli rüzgarda uzun saçlarımı." 1919 senesinde “Dinle Neyden” ve “Gönülden Gönüle” adlı kitaplarını yayımlamıştır. Yazdığı aşk şiirlerinde aruzu büyük bir ustalıkla kullanmıştır. Bu da, onu Tevfik Fikret, Ahmet Haşim, Mehmet Akif ve Yahya Kemal ile birlikte aruzun son temsilcilerinden biri yapmıştır. 1922 yılından itibaren bireysel temalardan uzaklaşıp topluma yönelmiştir. Bu sıralarda ülkede Kurtuluş Savaşı kazanılmış, ülke düşman işgalinden kurtarılmıştır. Anadolu, doğal güzellikleri ve sıcak, misafirperver insanlarıyla kaleme alınmamış bir destan gibidir. Bunun farkına varan sanatçı, 1919-1922 yılları arasında aruzun yanında hece ölçüsüne de eserlerinde yer vermeye başlamıştır. 1922 yılından sonra tamamen heceye geçiş yapmış ve kendisini meşhur eden şiirlerini bu ölçüyle kaleme almıştır. Cumhuriyetin ilan edilmesi, Çamlıbel’in sanat anlayışının değişmeye başlamasına neden olmuştur. Aslında bu değişimin başlangıcı daha eskilere uzanmaktadır. 1922 yılında Kayseri Lisesi’nde edebiyat öğretmenliği yapmaya başlaması bu değişimin temelini oluşturmaktadır. Aynı sene İleri gazetesindeki görevinden dolayı Ankara’ya gitmesi ve bu yolculukları sırasında Anadolu’yu gezme imkânı bulması, ona daha önce hiç bilmediği Anadolu coğrafyasını ve insanını yakından tanıma olanağını vermiştir. Nafiz’in duygu ve düşünce yapısının şekillenmesinde büyük rol oynayan Anadolu yaşayışı, “Han Duvarları” şiirinde can bulmuştur. Çamlıbel, bu şiirini öğretmenliği sürdürmek için Kayseri’den Ankara’ya giderken gördüklerinden esinlenerek kaleme almıştır. Bu şiir yalnızca Faruk Nafiz’in sanatının dönüm noktası olmamış, Cumhuriyet dönemi Türk şiirinde de yeni bir çığır açmıştır. Çünkü bu şiirde ilk defa Anadolu coğrafyası ve insanı, romantik duygulardan uzak, tüm gerçekliğiyle anlatılmıştır. "Yaşaran gözlerimde her şey artık değişti Bizim garip Şeyhoğlu buradan geçmemişti... Gönlümü Maraşlı'nın yaktı kara haberi. Aradan yıllar geçti işte o günden beri Ne zaman yolda bir hana rastlasam irkilirim, Çünkü sizde gizlenen dertleri ben bilirim Ey köyleri hududa bağlayan yaslı yollar Dönmeyen yolculara ağlayan yaslı yollar! Ey garip çizgilerle dolu han duvarları Ey hanların gönlümü sızlatan duvarları!.." 1926 yılında Hayat dergisinden çıkan “Sanat” isimli şiir, memleketçi edebiyatımızın ilk bildirisi olarak kabul görmüştür. Türk edebiyatının o devirde nasıl bir yol izlemesi gerektiğini anlatan bu şiir, sanatçının bireysel konulardan toplumsal konulara geçtiğinin bir kanıtıdır. Şiirde yerli ve ulusal sanat anlayışımız Batı sanat zevkinden üstün görülmüş ve Batı taklitçisi sanatçılar eleştirilmiştir. "Yalnız senin gezdiğin bahçede açmaz çiçek Bizim diyarımız da binbir baharı saklar… Kolumuzdan tutarak sen istersen bizi çek İncinir düz caddede dağda gezen ayaklar." 1933 yılında Cumhuriyetin ilan edilmesinin 10. yılı olması sebebiyle Behçet Kemal Çağlar ile birlikte yazdığı şiir, Onuncu Yıl Marşı kabul edilmiş ve marş olarak bestelenmiştir. Bu marş, Türklerin bağımsızlık mücadelesini, yeni kurulan Türk devletinin on yılda neler yaptığını ve gelecek hedeflerini anlatmıştır. "Çıktık açık alınla on yılda her savaştan; On yılda on beş milyon genç yarattık her yaştan; Başta bütün dünyanın saydığı başkumandan, Demir ağlarla ördük anayurdu dört baştan." 1946 seçimlerinde İstanbul milletvekili olan Faruk Nafiz, bu devirde şiirden uzaklaşmıştır. 1960 yılına kadar devam ettiği milletvekilliği 27 Mayıs’ta bitmiştir. 8 Kasım 1973 tarihinde, kalp yetmezliğinden vefat etmiştir. Vefatının 46. senesinde Faruk Nafiz Çamlıbel'i başta Onuncu Yıl Marşı olmak üzere gerisinde bizlere bıraktığı zengin eserleri için onu minnetle anıyoruz.

    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.