Nedimeler Tablosu Üzerinden "İnsan ve Sanat" İlişkisi

Nedimeler Tablosu Üzerinden "İnsan ve Sanat" İlişkisi
  • 3
    0
    0
    0
  • "Las Meninas" ya da Türkçe çevirisiyle "Nedimeler", sanat tarihinin en önemli tablolarından biridir. Barok döneminin en önemli ressamlarından biri olan Diego Velázquez tarafından çizilen tablo, sanata yaklaşımlar konusunda farklı perspektifler sunmakla beraber insanın sanat eserleri karşındaki durumunu sorgulatır. Sanatın insanlar için ne anlama geldiğini ve insanın sanatla ile ilişkisini tablo üzerinden inceleme çalışacağız. [caption id="attachment_27294" align="aligncenter" width="890"] Las Meninas[/caption] Las Meninas tablosu dönemin İspanya kralının sarayının bir portresidir. Resmin karşısındaki aynalardan kral ve kraliçe görülürken resmin odak noktasında kralın çocukları vardır. ortada ayakta duran sarı saçlı kral çocuğunun ve tablonun yaratıcısı Velázquez’in gözleri resme bakanlara çevrilmiştir. Eseri inceleyenler de resmin arka tarafındaki aynalardan görülen kral ve kraliçenin durduğu yerden resme dahil olmuşlardır. Bu durumda, resmin içinde yer almaktadır ona bakan kişiler. Velázquez bizi, resmi inceleyenleri, gözler üzerinden kullandığı odak tekniğiyle resimdeki karakterlerden biri haline getirmiştir. Ressam bizi resmin karakterinden biri haline getirmekle kalmamış, biz olmadan bu tablonun anlamının kalmayacağını vurgulamaya çalışmış gibidir; gözlerin bize çevrilmesi bu yüzdendir. Resim sanki eksik kalmıştır biz izleyenler olmadan, eseri tamamlayan, ona son halini veren bizizdir. Velázquez’in, tablonun içine kendini başka bir tablonun üstünde çalışırken koyması bu düşünceleri vurgular niteliktedir. Velázquez birinin portresi üzere çalışmaktadır ancak fırça darbelerini resmin içinde yer alan karakterlerden birinin portresi üstüne indirmiyor, gözleri tabloya dahil olan bizlerin portresine indiriyor. Bizlerin bir portresini çiziyor tablosunda aslında. Tablosunu yaparken gözlerini bize dikkatli bir şekilde çevirmesi de bana bu izlenimi verdi. Aynı zamanda resmin içindeki karakterlerin güçlü bir vurgusunun olmaması da bu izlenimi güçlendiriyor. Mesela anne ve babayı görürüz aynalardan ama önemsiz kişilikler olarak karşımıza çıkarlar aynı zamanda çocukların da resmi inceleyenler üstünde çok güçlü bir etkisi yoktur. Resim kendi içinde onu tamamlayacak güçlü olan karakteri arıyor. Bu düşünceler bize sanat eserlerinin onları inceleyenler için yapıldığını ve başka dünyaların kapılarını açtığını hatırlatıyor. Sanat eserleri biz olmadan var olamazlar; onlara anlamını veren bizim gözlerimizdir. Sanat eserlerinin soyut dünyasına girince gerçeklikten kopmuş bir halde onun hem ayrılmaz bir parçası hem de ona ikinci gerçekliğini veren zihin dünyamızın sahibiyizdir. Bu yüzden insanlar sadece sanat eserlerine bakmaz, onların dünyasına girer, resimdeki renklerin gücüyle tabloyu soyut dünyasından çıkarır kendi zihninin gerçekliği haline getirir Sanatçılar resimden çıkardığımız izlenimlerle ve hayal gücümüzün yardımıyla zihnimizde bize bu tabloyu yeniden yaratmak için şans verirler. Sanat eserlerinin asıl gücünün yattığı yer burasıdır: bizi dünyanın soğuk gerçekliğinden kurtarıp sıcak bir alternatif gerçeklikle buluşturması ve zihnimizde yeni bir dünya oluşturması Görünenin ötesine geçerek görünmeyeni arayarak resmi yeniden oluşturma kısmına geçebilir ona bakanlar. Çünkü resmin asıl önemli kısmı, bizi onların içinde bulmamızı sağlayacak kısmı hep görünmeyen kısımdadır; görünen kısımda değil. İnsan bu tabloda da görünmeyen kısımda, resmin tam karşısında yer alır ve onu yeniden yaratıcı konumuna getiren özellik, bu kısımda yer almasıdır. Bir kere bu kısmı görmeyi başaran insan için artık insan bu dünyaya adımını atabilir ve tabloyu ya da sanat eserini istediği gibi yeniden oluşturabilir. Bu tablo için konuşursak, resmin içindeki karakterlerden biri olduğunu fark ederse kişi, onun için tablonun anlamı ve zihnindeki görüntüsü çok farklı olur. Görünmeyen kısmı sorgulamamızı ister sanatçı, görünenin içindeki parçalarla. Hayal gücümüzü bu görünmeyen nesnelerle harekete geçirir. Zaten onun isteği kendi çizdiği tabloyu yeniden yaratmamızdır, tabloya kendimizden bir şeyler katabilmemizdir. En sonunda, resmin ikinci yaratıcıları olarak, resmi “görebilen” ve zihinlerinde yeniden yaratıp resme farklı bir anlam veren insanlar “Las Meninas” tablosunun aynalarından birinde kendilerini göreceklerdir. KAYNAKÇA: Enis Batur - Başkalaşımlar 1-5

    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.