Merhaba Yeni Dünya: Good Bye Lenin! (2003)

Merhaba Yeni Dünya: Good Bye Lenin! (2003)
  • 0
    0
    0
    0
  • Child’s Play (1992) ve Life Is All You Get (1997) gibi filmlerin yönetmeni olan Wolfgang Becker’ın yönetmenliğini ve senaristliğini üstlendiği 2003 yapımı film, Berlin Duvarı’nın yıkılışını ve sonrasında Berlin’de yaşayan insanların değişen yaşamlarını anlatıyor. Çıktığı yıl, pek çok uluslararası festivalde ses getiren filmin; BAFTA ve Altın Küre adaylığı da bulunmakta. Filmin oyuncu kadrosunda ise; Katrin Sass, Çulpan Hamatova ve aynı yönetmenle daha sonra Ben ve Kaminski adlı filmde tekrar bir araya gelecek olan Daniel Brühl yer alıyor. Film; 1989 yılında Doğu Almanya’da yaşayan Alex’in, Komunist Parti’nin en sıkı savunucularından ve aktif destekçilerinden biri olan annesinin, ani bir kalp krizi sonucu komaya girmesi ile başlıyor. Alex’in annesi komada kaldığı süreçte, Almanya’da tarihe geçen bir olay yaşanıyor ve Kasım 1991’de Berlin Duvarı yıkılıyor; iki Almanya yıllar sonra tekrar birleşiyor. Alex ve kız kardeşinin hayatları da bu süreçte hızla değişiyor. Meslekleri değişiyor, evin dekorasyonunu değiştiriyorlar ve hatta yeni ilişkilere başlıyorlar. Annelerinin yokluğunda hayatlarına devam ediyorlar ve kaçınılmaz değişime ayak uyduruyorlar. Tam değişime ayak uydurdukları sırada; Alex’in annesi 8 ay süreyle komada kaldıktan sonra, beklenmedik bir şekilde uyanıyor. Fakat annesinin komada geçirdiği sürede inandığı bütün düzen yıkılmış ve desteklediği her şey kökünden değişmiş oluyor. Annesinin hayati tehlikesinin devam ettiğini öğrenen Alex, tekrar bir kalp krizi geçirmesini tetikleyecek etmenleri ortadan kaldırmak için annesinden duvarın yıkıldığı gerçeğini gizlemeye karar veriyor. Doğu Almanya’nın her yerine yayılan kapitalizmi ve bununla beraber tamamen değişen hayatlarını gizlemek için Alex, çevrelerindeki herkesi dahil ederek annesine yeni bir dünya yaratıyor; eski dünyayı yeniden yaratıyor dersek, daha doğru olur. Bir süre yatağa bağlı olarak kalacak annesinin odasını, buna göre dekore ediyor. Artık marketlerde satılmayan, Doğu Almanya üretimi olan yiyecekleri bulmaya çalışıyor. Komşularının da yardımıyla beraber; yıkılan Doğu Almanya’dan kalan alışkanlıkları, sürdürdüklerine onu inandırıyorlar. Alex’in bu çabalarına ve bir yandan da aile içi ilişkilerine tanık olarak; sıcacık bir film izliyoruz. Film boyunca, Alex’in çabalarının yanında; Berlin’de yaşayan insanların hayatlarındaki büyük değişime ve sosyalizmin yerini kapitalizme bırakmasına tanık oluyoruz. Kapitalizm, Almanya'nın batısından doğusuna duvarları yıkarak ilerlerken; Berlin’de yaşayan insanların hayatlarındaki, hızlı ve kökten değişimi izliyoruz. Mutfaklarındaki yiyeceklerden evlerindeki tüm eşyalara, Doğu Almanya’dan kalan bütün düzenin; hayatlarındaki her alanda değişimine tanık oluyoruz. Film, başından sonuna kadar, her iki Almanya’ya da tarafsız yaklaşıyor. Bu yönden; aslında politik olarak fikir yürütme kısmını, seyirciye bırakıyor. Yönetmenin de bir tarihçi olmasıyla beraber, tarihi bir sürece de tanık oluyoruz. Good Bye Lenin!, iyi senaryosu ve yetenekli oyuncularıyla kaliteli bir yapım olarak izleyenlerde mutlaka bir iz bırakmayı başarıyor. Bir aile dramı üzerinden, bir ülkenin yaşadığı en önemli tarihi olaylardan birini izliyoruz. Kısacası bu film, mutlaka izlenmesi gereken çok başarılı bir iş.

    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.