Markayı Marka Yapan Öznellik Mi? Özellik mi?: The Founder

Markayı Marka Yapan Öznellik Mi? Özellik mi?: The Founder
  • 0
    0
    0
    0
  • Markalaşmak, pazarlama alanı günümüzde çok yaygınlaşmış olsa da 1950'lerde kesinlikle bu şekilde değildi. 1950'ler Amerikası değil pazarlama alanı, iş sektöründe bile kriz dönemi yaşıyordu. Bu da insanların kısa süre aralıkları ile iş değiştirmesine ve farklı alanlarda ilerleme girişimlerine neden oluyordu. McDonald kardeşler ise hayalleri olan ve en iyi oldukları işi yapma kararını gençlik yıllarında almışlardı. Kriz döneminde bir iki girişimde bulunmuş, başarısız olmuşlardı ama son attıkları adımda küçük ama emin adımlarla ilerliyorlardı. McDonald's Hamburgers. Her ürününün organik ve özenle üretildiği, hijyene öncelik tanıdıkları ve en önemlisi, insanların zamanlarından tasarruf edeceği bir sistem üzerine projelerini yürütüyorlardı. Çünkü o dönemin self servis denen tanımın henüz tanınmadığı, saatlerce garsonların sipariş almasını beklendiği bir süreçten bahsediyoruz burada. McDonald's'ta ise işler bunun tam zıttıydı. İnsanlar kendi siparişlerini kendileri verip, teslim alıyorlar ve maksimum bekleme süreleri 30 saniye idi. O dönem bir çıkış yapmak için farklı sektörleri deneyen ve ticarete yeni soluk getirmek isteyen Ray Skoc'un McDonald's'ı keşfetmesi çok uzun sürmedi. McDonalds'ı ziyaret ettiğinde, hayalinde olan ileri görüşlülüğün ve taze kanın üzerinde bulunduğu küçük hamburger dükkanında olduğunu keşfetmesi uzun sürmedi. Bir şekilde bu şirketin bir parçası olmak zorundaydı. Kendisinin başarılı olduğu alan ise pazarlama idi. McDonald's, her ne kadar o dönem küçük bir dükkandan ibaret olsa da Knoc, karşısında duran bu küçük işletmenin arkasındaki geleceği ve onun neyi temsil ettiğini gördü. Geleneksel yoldan ilerlemekten rahatsız olmayan McDonalds kardeşler, Ray'in işlerine getireceği yeni nefesten kendilerini alıkoyamadılar ve bir ekip olma kararı aldılar ama maalesef işler bu kadar kolay ilerlemedi. Zamana ayak uydurup hatta ve hatta yeniliğin öncülüğünü taşımak isteyen Ray Knoc, McDonald kardeşlerden sürekli "Hayır" cevabı almaktan yoruldu ve kendi aklında olan yenilikleri uygulamak için McDonald's'ta kendi küçük kralığını kurarak onlardan bölünmeye başladı. Filmin tam burasında insan kendisine sormadan edemiyor. Zamana ayak uydurmak için yeniliklerden ve cesur adımlardan korkmamak mı? Yoksa gelenekselliğe ağırlık verip, her şeyin en iyisini seçip, büyüyen ticaret akımına dahil olmadan butik olarak kalmak mı daha cazip bir teklif sunuyor. Belki de ikisinin de ortası ama McDonald kardeşler ve Knoc'un uzlaşamadığı bir nokta olduğu kesin. İş bu noktadayken McDonalds'ı Amerika genelinde "Aile" tanımı olarak kabul ettirerek ulusal bir başarı yakalamasını sağlayan Knoc, sunduğu her yenilikle "Hayır" cevanını aldığı McDonald kardeşleri ekarte ediyor ve onların da hissesini, üzerine bir de isim hakkını satın alarak, McDonalds'ın Founderı şeklinde kendisini tanıtmaya başlıyorç McDonald olmayan bir McDonald. Filmde izlediğimizde McDonald's'ın ilk bayisi olan küçük dükkandaki bütün ürünlerin özenle ve sağlıklı olarak üretildiğini gözlemliyoruz. Şu anki McDonalds kalitesini düşündüğümüzde ise, günümüzde sağdan soldan okuduğumuz McDonalds haberlerini değerlendirdiğimizde, "Global olmak bazı kalite standartlarından ödün vermek mi?" sorusunu da insan düşünmüyor değil. Her ne kadar son dönem McDonalds, hijyenliğine ve ürünlerinin içeriğine dair kendini en iyi şekilde savunup, kanıtlar sunsa da bir markanın güvenirliğinin en ufak bir haberle sarsılması bile o ürün hakkında soru işaretlerinin oluşmasına yetiyor. Peki, günümüzde McDonalds hisseleri Knoc'ta değil de McDonald kardeşlerde kalsaydı, acaba hepimizin yemekten keyif aldığı McDonalds ürünleri yine bu başarıya sahip olur muydu? Ülkemize bayi açacak kadar ileri bir mevkiye gelir miydi? Ya da Knoc'un başarıya giden yolu izlemesi için McDonald kardeşleri ezip geçmesi etik miydi? Bir markanın bilinirliğinin artması, kalite standartı ile ters orantılı mıydı? Bunlar muhtemelen izleyiciye sunulan soru işaretleri. Yine de The Founder filmi, Michael Keaton performansında başarılı bir hikaye sunuyor izleyicilere. Belgesel tadında filmlerden hoşlanıyorsanız, izlemenizi tavsiye ederim.

    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.