Kırmızı İpliğin Gücü : "Zahterim"

Kırmızı İpliğin Gücü : "Zahterim"
  • 0
    0
    0
    0
  • Bilirsiniz gözler ne kadar kalbin aynası ise, müzik de o derece yansıtır sizi. Şimdi sizlere bu başlığın kısa bir özetini geçmek isterim ki kafanıza şekiller daha iyi otursun. Aksi, bir o kadar huysuz lakin kendisini bir kızıl gonca kadar çok sevdiğim “Zahterim” ile önümüzde kocaman engeller var iken tanışma şansı bulduk. Tabii o engelleri aşana kadar da birbirimizle münasebetimiz ya bir şarkı uzunluğunda ya da bir çalma listesinin açıklama kısmı kadar hislerimizi paylaşıyorduk. Biraz garip gelebilir ama bazı durumlardan ötürü birbirimizi takip ettiğimiz tek platform Spotify idi. İnsanların birbirlerini tanıma dönemlerinde sohbet açmak için kullandıkları bir iletişim yöntemi de müzik zevkleridir. Bilirsiniz zevkler ve renkler de tartışılmaz. Çünkü insanların geçmişleri de izleri de birbirine benzemez. Sadece bir yapboz parçası gibi birbirini tamamlayabilir. Hatıramda kalan ve belki de sizin de farklı bir şekilde hatıranızda kalan bir kaç şarkıyı paylaşmak isterim. Paylaşacağım şarkıları o dönem içimi kanata kanata dinlerdim. Lakin şimdi dinlediğimde o kadar tatlı bir tebessüm ile anıyorum. Çünkü müziğin ve kokunun böyle bir gücü var. Aradan kocaman bir zaman dilimini devirsek de aynı şarkıyı tekrar dinlediğinizde aynı yaranın tatlı tatlı kaşındığını hissediyorsunuz. Doğum günü hediyesi olarak yapabileceğim en iyi şey ona şarkılarla dokunma fikri idi."Seninle benim aramda ince bir buz var. Sen benim gençliğim, saflığım ve zamansızlığım. Burada kimsenin görmediği yerlerde keskin notaların üstünde dans edeceğim seninle." Hani bazı insanlar vardır yüz yüze olmasınız da sırt sırta verdiğiniz de aranızda kırmızı bir ipliğin sizi sardığını ve o kırmızı iplik ile konuştuğunuzu hissedersiniz ha işte biz o kırmızı ipliği o dönem şarkılarla sarmalıyorduk. Velhasıl durumun özeti budur. Şimdi sizlere o dönem aramızdaki duyguları anlatan şarkılardan bahsetmek istiyorum.

    "Belki bir deniz kenarında, El ele mâziyi konuşacağız.. Benim içimde yanan ateş var, Sevgilim, ne zaman buluşacağız..."

    Bu şarkının şöyle bir hatırası vardır; "Eğer ki gün gelir hasta olursam dermanım senden olsun" diye diye dinlerdim. Benim bu sözü yaşadığım dönemlerde o da kendini şu sözlerle telkin edermiş; "Gün gelir hasta olursan dermanın olmak için elimden geleni yapacağım."

    Seni düşünmek güzel şey, ümitli şey, Dünyanın en güzel sesinden En güzel şarkıyı dinlemek gibi bir şey… Fakat artık ümit yetmiyor bana, Ben artık şarkı dinlemek değil, Şarkı söylemek istiyorum.

    Bakın biliyorum,insanlar aşık olduğunda ya da karnında kelebekler uçuştuğunda benzer şarkıları dinler. Listeyi görünce zaten sizinde duygularınıza tercüman olmuş ortak şarkılar bulacaksınız lakin yaşadığımız gerçekler farklı. Özel olan, kişisel hikayemizin başrol devi olmak zaten. https://youtu.be/KPOhDzhGwtE

    "Sen gidiyorsun imkân yanıyor Bir dağ yıkılıyor ah içerimizde Bir çiçek büyütmüşüz saksıya sığmaz Ne sevmekten korkmak, ne zulümden korkmak Bize yakışmaz"

    "Dikeni batsa da çok kez elime Uğrunda akacak kanı durdurma Koyamam kimseyi bil ki yerine Yüreğimde açan gülü soldurmam"

    O dönemlerde bu şarkı daha gündemde değilken dinliyordum, sağolsun Sefa Doğanay çok güzel söyleyerek şarkıyı keşfetmemi sağlamıştı.

    "Döndüm daldan kopan kuru yaprağa Seher yeli dağıt beni kır beni Götür tozlarımı buradan uzağa                                        Yarin çıplak ayağına sür beni...                                                                                    Kula değil yüreğine sor beni                                                                                      Leylim Ley..."

    Sabahattin Ali'nin eşsiz şiirlerinden Zülfü Livaneli'nin kafamı okşayan bestesi. Kendisini daha önce de dinlemiştim ama sadece dinlemişim. Daha sonraları şarkının ne demek istediğini biraz olsun anlamak kaderimde varmış sanırım. Biraz ileri bir zamanda Zahter'e Leylim Ley kitabını almıştım.

    "İnanamıyorum, bu hale nasıl düştük bilemiyorum Sende mi bende mi Her neyse, her kimdeyse neyse Bilemiyorum"

    Bakın bu parça en güzel vazgeçiş şarkısıdır bence. Her son yeni olaylara gebedir. O nedenle bırakmanın en güzel tanımıdır bu şarkı. https://youtu.be/eB_5g33KCEE

    "Gönül hırsızı diyorlar İnkar et yeter bana Gözlerindeki cevaba Korkuyorum bakmaya"

     

    "Gözlerim yoldadır kulağım sesde Seni unutmaram (unutmam) ben son nefeste Ey ceyran (ceylan) bakışlım ey boyu beste (küçük boylu) Ey taze ter gülüm yadıma düştü Nazende sevgilim yadıma düştü"

    "Her şeyi gören sen Göremedin mi beni? Her şeyi duyan sen Duyamadın mı beni? Her şeyi bulduysan Bulamadın mı beni? Her şeyi bilen sen Bilemedin bir beni!"

    Zahter'in o dönemlerde dinlediği şarkılardan bir tanesi. Aramızdaki komplike durumdan ötürü ikimizinde duygularının katili olmaya meyilli olduğu dönemde, kafamıza vura vura bu sözleri kalbimizi dizginlemeye çalışıyorduk. Gelin görün ki gönül ferman dinlemiyor.

    ''Bakarsam bakar mısın?

    Gülersem güler misin?

    Söylersem dinler misin?

    Seversem...''

    Şarkının sözleri de müziği de gerçekten ağır. Ben şarkıyı ilk çıkış yılı olan 2010'da deli gibi dinlerdim. Daha sonraları böyle karşıma çıkması gerçekten ironik geliyor. Ve geliyoruz efendim asıl parçalara. Bu parçaların bu kadar önemli bir temele sahip olmasının nedeni; yıllar geçse dahi her dinlediğimde kekremsi bir tat bırakması. Şarkı her açıldığında emin olun tüylerim diken diken oluyor. Şarkılar bir iskeletten ve etten oluşuyor, onları ruha sokan ise bizim yaşadıklarımızla onlara anlam yüklemek. İşte bu olduğunda ne zaman dinlerseniz dinleyin her seferinde farklı bir tat duyacaksınız.

    "Gelmedi elimden Dökülemedi inan dilimden Susuyorsam bir bildiğimden Sevdiğimden, gördüğümden Tutuşmuş beraber ellerimiz yangın ezelden Gidiyorsam çok sevmekten Yanmaktan, ölmekten..."

    "Şimdi burdan bakınca Bir sızı konmuş yanıma Bir soru var dönüyor başımda Ben kimin ızdırabından geçtim? Bir soru var dönüyor başım da Ben kimin ızdırabından geçtim?"

    Benden size naçizane bir tavsiye; ilişkinizde gerçekten çıkmaza girdiğinizi hissettiğiniz de ilk tanıştığınız da dinlediğiniz parçaları dinleyin ve ilk fotoğraflarınıza bakın. Gerçekten nerelerden geçtiniz, neleri aştınız, ne emeklerle birbirinizi ilmek ilmek ördünüz de siz oldunuz. İnsan bunların farkına varınca tutunacak gücü kendinde biraz olsun buluyor.

    "Sürgün bana Pencereler Bekler seni gelincikler Sürsün bahar Sen gelirsin diye"

    "Keşke uyuyabilsem bugün Keşke uyuyabilsem İçimin bağırtısı yoğun Zihnimin zaten freni yok Yoruldum"

    Boyun büküp önünde, ağlasam sessizce Şu garip gönlüm, affolur mu? Bu fırtına durulur mu? benden adam olur mu? Korkarım aşka zararım dokunur mu?

    Bazı şarkılar böyle ilk notasında sizi gülümsetir. Böyle hınca hınç dolmuş ruhunuz o ilk gülümsemede bir bakmışsınız sizi ısıtan bir ateşe dönüşmüş. Hiçbir şeye umudumun kalmadığı o günlerde ruhumun kırık kısmını alçıya almıştır. "Güzel günler bizi bekler, eyvallah dersin geçer gider, alınacak dersler var, sorulacak sorular, bu da geçer gülüm."

    Eğil salkım söğüt eğil Bu benim ki sevda değil Eğil yağmur rüzgar eğil Bu benim ki sevda değil

    Bu şarkının hissini daha çok eminim ki Zahter yaşamıştır. Çünkü ben aşk, eş, sevgili gibi olguların güneşini çoktan batırmış iken kendisinde daha yeni gün doğuyordu. Bana sevgiyi tekrar öğreten, gömdüğüm duyguların tekrar filiz vermesini sağlayan Zahter gerçekten de şu şarkıyı bana yaşatıyordu."Bu benim ki sevda değil."

    Bir kenti böylece bırakıp gitmek İçinde bin kaygı, bin bir soruyla Bitmeyen bir şarkı, dudağında bir yarım ezgi Sığınmak şarkılara sığınmak bir ömür boyu

    bir salkım söğüdü altında sen bana ben sana kavuşalım bedenimi ruhumu al al ki kurtulsun bu can benliğimi her şeyimi al ki kurtulsun can

                                           Daha gidecek yolumuz var güzel yarim                                                                              Daha gidecek yolumuz var ...

    Bu parça Zahter ile bir çok engeli aştıktan sonra ilk buluşmaya gittiğimde yolda defalarca dinlediğim bir parçadır. Geride bıraktığım yüklerin hafifliğinden sonra kendimi daha güçlü hissettiğim, bir zamanlar yerde toz toprak yalarken şimdi dik bir şekilde aksak da olsa koşarak gittiğim yolda bana eşlik etmiştir.

    "Seni göremiyorum bana gözlüğümü verir misin?"

           

    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.