Kimyanın Babası: Antoine Laurent Lavoisier

Kimyanın Babası: Antoine Laurent Lavoisier
  • 0
    0
    0
    0
  • Antoine Laurent Lavoisier, 26 Ağustos 1743'te Paris'te dünyaya geldi. Doğumundan kısa bir zaman sonra annesi yaşamını yitirdi ve o andan itibaren Lavoiser ile ilgilenen babası oldu. Zengin bir ailenin çocuğu olan Lavoisieri Mazarin Koleji'nden mezun olduktan sonra babasının tesiriyle hukuk alanına yöneldi. İyi bir eğitimin sonunda 1764 yılında hukuk doktoru olarak mezun oldu. Ancak hukuk alanından mezun olması onu fen bilimlerine duyduğu ilgiden vazgeçiremedi. Öyle ki hiçbir zaman hukuk ile ilgilenmedi.

    1764'te Paris'te düzenlenen Paris'in sokaklarını aydınlatma proje yarışmasında birincilik kazandı ve Fransız Bilim Akademisi tarafından madalya ile ödüllendirildi. 1965 yılında ilk bilim araştırmasını yaptı. 1768'te kimya alanındaki çalışmaları göz önüne alınarak Akademi'ye üye seçildi.

    1768 yılında kral adına vergi toplama ayrıcalığına sahip “Férmé général” (“Genel Çiftlik”, vergi kesenek teşkilatı, iltizam) adlı kurumun yöneticilerinden biri oldu. Burada çalıştığı sürece metlik sistemini geliştirdi.(Ölçülerin kilogram, metre gibi temel birimlere dayandırıldığı ondalık sisteme metlik denir.) Ayrıca Lavoisier, abluka altında olan ülkesi için barut yapmakla görevlendirildi. Tüm bu çalışmaları devam ederken kimya bilimden asla vazgeçmedi. Bunun için evine özel bir laboratuvar bile yaptı. Kalan zamanlarında sürekli burada çalışır, ölçümlenmiş olan her şeyi tekrardan ölçer ve deneylenmiş olan her şeyi tekrardan denerdi. 1771 yılında  Maria-Anne-Pierette Paulze’a ile evlendi. Paulze Lavoisier'in sadece eşi değil aynı zamanda yardımcısıydı. Yazdığı makaleleri İngilizce'ye çeviriyor, yaptığı araştırmalarda ona kaynak sağlıyordu. Ayrıca Lavoisier'in laboratuvarda yaptığı her çalışmayı resmediyordu. Lavoisier bilim dünyasında ilk olarak yanma olayına ilişkin geliştirdiği yeni kuramıyla ün kazandı. Egemen anlayışa göre yanmayı oluşturan ve birçok maddeden gizli olan bir element vardı. Renksiz, kokusuz ve tatsız bu element yalnızca yanma sırasında ortaya çıkıyordu. Kimyacılar ona Flogiston adını veriyordu. Odun kömürü gibi yandığında geriye en az kül bırakan nesneler flogiston bakımından en zengin nesnelerdi. İngiliz kimya bilgini Joseph Priestley, 1774'te flogistonu alınmış hava olarak nitelendirdiği bir gaz türü keşfetti. Bu yeni tür mumun alevini ve sıcaklığını artırıyordu. Aslında bu oksijenden başka bir şey değildi. Bundan Lavoisier'e bahsetti. Lavoisier, deneyi yineledi ve bir miktar hava ile birlikte civayı ısıtmaya başladı. Isınan civanın bir miktarının kırmızı renkli civa oksite dönüşmesiyle ağırlık kazandığını fark etti. Kaptaki  hava da aynı miktarda ağırlık kaybediyordu. Civa oksidi başka bir kapta daha çok ısıttı. Sıcaktan korlaşan civa oksit giderek yok olurken civanın yeniden ortaya çıktığını gördü. Bu sırada kapta civanın yanı sıra solunumda ve yanma sürecinde normal havadan daha etkili bir havanın olduğunu fark etti. Bu Priestley'in bahsettiği hava idi. Bu yeni hava ile civanın ilk ısıtılmasında azalan havanın ağırlıklarının aynı olduğunu anladı. Bunun anlamı şuydu; yanma olayı yanan cismin flogiston salmasıyla değil cismin havanın etkin bir bölümüyle tepkimesi sonucunda  gerçekleşiyordu. Lavoisier'in yeni element yaklaşımı Aristo'nun iki bin yıllık dört temel element yaklaşımını yıktı. Bu çalışmaların ardından kimyasal maddelerin adlandırılması işine girdi. Yalnızca oksijene değil daha birçok elemente isim verdi. Yeni araştırmasında birçok kimyacının deneylerindeki aksaklığın dikkatsiz ölçümlerden kaynakladığını belirtti. Lavoisier'e göre kimyasal tepkimelere giren toplam madde miktarıyla tepkimelerin sonunda çıkan maddelerin miktarının aynı olması gerekirdi. Diğer bir deyişle en büyük kanunu olan Kütlenin Korunumu Kanunu ortaya attı. « Doğanın tüm işleyişlerinde hiçbir şeyin yoktan var edilmediği, tüm deneysel dönüşümlerde maddenin miktar olarak aynı kaldığı, elementlerin tüm bileşimlerinde nicel ve nitel özelliklerini koruduğu gerçeğini tartışılmaz bir aksiyom olarak ortaya sürebiliriz. » Lavoisier’nin sonunu getiren, Büyük Fransız Devrimi’nin liderlerinden Jean-Paul Marat’nın kini oldu. Bilimsel konularla da ilgilenen Marat, 1780 yılında Ateş Üzerine Fiziksel Araştırmalar başlıklı bir kitap yazdı. Lavoisier bu eserde öne sürülen görüşleri eleştirdi ve aralarında çatışma başladı. Devrim sırasında Lavoisier barut komisyonunun sorumlu üyesiydi ve Devrim’den bir süre önce ünlü Bastille Hapishanesi’ne bir miktar barut depolanmıştı. Lavoisier’nin Devrim sırasında Bastille’i basan yurtseverleri havaya uçurmak için bu barutu kasıtlı ve planlı olarak depoladığı öne sürüldü. 1794'te iki ayrı suçtan devrim mahkemesine çıktı. İlk suçu devrim karşıtı olduğu içindi. İkinci suç ise vergi toplamadaki yolsuzluğuydu. Öyle ki Lavoisier topladığı vergilerin bir kısmını yıllardır laboratuvarı için harcıyordu. Lavoisier, devrim mahkemesi kararı ile 8 Mayıs 1794'te Paris'te 51 yaşındayken kafası giyotinle kesilerek idam edildi.   KAYNAKÇA:  Z. Tez, Bilimde ve Sanayide Kimya Tarihi, Nobel Yayın Dağıtım, Ankara, 2, 3, 4, ">5, Bilimin Öncüleri (Cemal Yıldırım), TÜBİTAK Popüler Bilim Kitapları,

    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.