Kendi Kendine Yetme Sanatı

Kendi Kendine Yetme Sanatı
  • 2
    0
    0
    1
  • Günümüzde bol tükenmişlik sendromu yaşanan bir evreden geçiyoruz. Günlük telaşlardı, işti, okuldu, ilişki sıkıntılarıydı derken nasıl vücut sağlığımız için bedenimizi besliyorsak, ruhumuzu da aynı şekilde beslememiz gerektiğini unutuyoruz.

    Peki ruhu beslemek neden bu kadar önemli?

    İnsanoğlu ilk varoluşundan itibaren paylaşmayı seven bir yapıya sahiptir. Buradaki paylaşımdan kastım sadece para, yemek ya da materyal yaklaşımlar değil, mutluluk, mutsuzluk, yalnızlık, akla gelebilecek her türlü duygu durum hali de bu paylaşıma dahildir. Bu sebeple de hepimizin belirli bir sosyal çevresi mevcuttur. Bu sosyal çevre ile ihtiyacımız olan sosyal aktivitelerimizin paylaşımlarını gerçekleştiririz. İnsanın kendisini anlayan ve keyifli anlarını paylaştığı çevresinin olması, gerçekten lütuf denilen şanslardan birisi. Ama bu sosyal çevre olmaya da bilir. Peki o zaman ne yapmalı?

    İşte işin bu noktasında insanın kendi kendisine yetebilmesi devreye giriyor.

    İnsan öncelikle kendi alanını ve sosyal alanını ayarlamalı. Çevrenizde değer verdiğiniz insanların da kendilerine ait bir hayatları, çevreleri ve düzenleri olduğunu öncelikli bir şekilde unutmamamız gerekiyor. Bir derde düştüğümüz zaman hatta mutlu olduğumuzda bile paylaşımımızı kabul edemeyecek öncelikleri olabilir. Kendilerine ait problemleri, ya da düzenleri olabilir. Böyle durumlarda kişinin kendine yetebilmesi, kendisine yapacağı en büyük kazançtır. Şu da var ki, değer verdiğiniz bir insanın, istediğiniz zaman istediğiniz şekilde size eşlik edememesi, size değer vermediği ya da önem vermediği anlamına gelmez. İnsanın kendi kendine yetebilmesi, sosyal çevrenizdeki bağlarınızı da düzenleyecektir.

    Kendi kendimize nasıl yeteriz?

    Öncelikli olarak kendinizi gerçekten iyi tanımanız gerekiyor. Kritik durumlarda, acil durumlarda sizi tetikleyen ya da sizi mutlu eden nüansları bilmeniz gerekiyor. Bunun için de gerekirse bir ruhani diyete girip, çevrenizdeki insanlardan önce kendinizi tanımanız gerekiyor. Eğer siz kendinizi bilmezseniz, insanlar sizi nasıl tanıyabilsin? Nelerden hoşlandığınızı, nelerden hoşlanmadığınızı, sizi mutsuzluğa sürükleyecek durumları ya da havaya uçuracak durumları bildiğinizde, ruh halinize göre duruma bir yön vermeniz de kolaylaşır. Kimisi mutsuz olduğu zamanlarda yalnız olmayı tercih ederken, kimisi kafasını dağıtmak için sosyalleşmeyi tercih eder. İkisi de doğru ya da ikisi de yanlış demek doğru olmaz. Bu, kişinin tamamiyle kendini tanıması ile verdiği bir seçimdir. Kendinizi tanıdıktan sonra, kendinizle zaman geçirmeyi de sevmeniz gerekiyor. Nitekim, insanoğlu yalnız doğuyor ve yalnız ölecek. Hayatınızın sonuna kadar ailemize ya da arkadaşlarımıza bağlı olarak yaşayamayacağımız gerçeğini üzücü bir şekilde biliyoruz. Bu durumda, elimizde olan ve bizi terk etmeyeceğini bildiğimiz birincil kişiliğe, kendimize güvenip, kendimizi sevmemiz gerekiyor. Eğer önceliği kendimize verirsek, hayatımız boyunca vereceğimiz kararlardan da minimum pişmanlığı duyacağız. Her şeyin merkezinin kendimiz olduğunu unutmamak gerekiyor. Sürekli sosyal çevremizi ya da ailemizi dinleyerek ne kadar kendi kararımızı verebiliriz? Ne kadar bu hayat bizim diyebiliriz? Zor durumlarda, düştüğümüzde kendimizi kaldırmasını biz bilmezsek, kendimizi affetmeyi ya da yüreklendirmeyi bilemezsek, hiçbir şey bizi doğrultamaz. Hayatımız boyunca sürekli başkalarına hikayemizi anlatan, sürekli başkalarından fikir ya da yardım isteyen, onların yönlendirmeleri ile hayatımızı kuran insanlar oluruz. Geriye baktığımızda "Bu hayat benim" diyebileceğimiz bir alan kalmaz kendimizde. İnsanların yönlendirmeleri sonucunda verdiğimiz yanlış kararlarda bunun hesabını kime keseceğiz peki? Sadece yalnız kaldığımızda acı çekmemek için, aynı zamanda kendi hayatımızı şekillendirmek için de kendi kendimize yetmeyi öğrenmemiz gerekiyor. Aslında bakıldığında belki de hayattan öğrenebileceğimiz en güzel ders; kendimizi tanımak ve kimseye ihtiyacımız olmadan sağlıklı kararlar verebileceğimiz sistemimizi oluşturmak. İnanın bana burada kaybedeceğiniz hiçbir şey olmadığı gibi, üzerine kazanılacak ve keşfedilecek çok fazla alan var. Kendinizle zaman geçirmeyi, şımartmayı ve tanımayı kendinize borçlu olduğunuzu unutmayın.  

    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.