Kendi Kendine Konuşma Sanatı

Kendi Kendine Konuşma Sanatı
  • 2
    0
    0
    0
  • Hiç kendi kendinize konuşurken yakalandığınız oldu mu? Kendi kendinize konuşmaya başladığınız ya da hayalinizde kurduğunuz bir anıyı gerçekte tasarlamaya çabaladığınız da bu başınıza gelebilir. Çevrenizdekiler ya da siz delirdiğinizi düşünebilirsiniz. Ancak durum sandığınız gibi histerik bir rahatsızlık değil, aksine sosyal zekanızın yüksek olduğuna dair bir belirti bile olabilir. İnsanlık tarihi boyunca, birçok iletişim aracı kullanılmıştır. Bunlara örnek, ilkel dönemlerde mağara duvarlarına çizilen resimler, destanların aktarıldığı yazıtlar ve o döneme ait yaratılan alfabeler ya da günümüze dönersek sosyal medya, telefon gibi araçlar verilebilir. Benzer aracılarla kişi, bir diğer kişiye gönderi sağlar ve bunun adına iletişim, denir. Peki, birey kendi kendine konuştuğunda bir iletişim gerçekleştiriyor, denebilir mi? İletişimin amacı, bir başkasıyla iletişime geçmektir ancak bu tanımı somut (Materyalist) düşünce çerçevesinde açıklarsak, kişi kendi kendine konuştuğunda bir başkasını eyleme geçirecek iletilerde bulunmaz. Öte yandan, felsefenin bir dalı olan soyut düşünce kavramına göre, ortada iletinin çıktığı bir kaynak ve kaynaktan alıcıya bir gönderme hali hazırda mevcuttur. Yani bu zihinsel bir süreçtir ve çoğu araştırmacıya göre, yaratıcılığın beslendiği en önemli eylem "soyut düşünebilmektir." Soyut düşünce, duyulur ve algılanır olandan sıyrılmış, kavramsal düşünme ile varılan düşünce, olarak tanımlanır. Bu tanıma göre, soyut düşünme eylemi gerçekleştirildiğinde ortaya bir ürün çıkar. Fakat eylemin duyulardan sıyrılmış biçimde, yalnızca zihinsel süreç uygulanarak tamamlanması nedeniyle, nihai sonuç sadece soyut olarak kavranabilir.
    Soyut düşünebilmenin tetikleyicisi: "Kendi Kendine Konuşmak"
    Birçok yaratıcı sanatçının kullandığı bir taktik olarak bilinen kendi kendine konuşmak, her zaman bir psikolojik rahatsızlık olarak algılanmaz. Hatta psikologların araştırmalarına göre, sosyal zekası yüksek olan kişiler, yoğunlukla kendi kendine konuşma eylemini gösterenlerdir. "Yer zaman ayırt etmez, gerçeklerden kopuktur’’ Kişi eğer bir psikozun içerisindeyse, kendine bir dünya yaratır ve farkında olmadığı halde kendi kendine ya da hayal ürünü nesnelerle konuşmaya başlar. Bu durumda kişinin tedavi olmaya ihtiyacı vardır. İnsan, sosyal bir hayvandır Kişi günlük hayatı sırasında bir es vermek için kendi ile baş başa kaldığında ya da yoğun stres altındayken stresini azaltmak adına kendi kendine konuşma eylemini gerçekleştirebilir. Bu durumda kişinin tedaviye değil, sosyalliğe ihtiyacı vardır. Bu durumu herkes hayatında yaşayabilir ama illa ki, herkeste görülecek, diye bir kesinlik söz konusu değildir. Araştırmalar, farkında olarak kendi kendine konuşan insanların hiperaktif ve aceleci özellik taşıyan kimseler olduğunu ortaya koyuyor. Bu insanlar da, tipolojide çoğunlukla sosyal yetisi yüksek olarak ayrılıyor. Psikolojide kendi kendine konuşarak tedavi Kendi kendine konuşma esnasında kişi, geçmişi, şimdiyi ve geleceği olduğu gibi ya da farklı ihtimaller doğrultusunda hayal eder. Bu şekilde yaşanmış ya da yaşanabilir olayları bilinçaltında düzenler ve doğru tepkiler vermek adına gardını almış olur.  Sağlıklı bir psikoloji için uzmanlar çok benzer bir teknik olan, "Psikodrama" tekniğini kullanıyorlar. Bu yolla kişi bir nevi kendini tedavi ediyor, diyebiliriz. Hatta, aşırı duygularını da bu yolla yenebiliyor, psikoloji de kullanılan "Boş Sandalye Tekniği" buna örnektir. Kişi kendisini olmak istediği ya da istemediği durumda karşısına alır ve konuşur. Yaşamında iz bırakmış insanlarla da bu şekilde yüzleşebilir. Kişi kendi kendine konuştuğu sırada hem düşünür hem duyar hem de konuşur, bu üç işlevin aynı anda gerçekleştirilmesi beynin fonksiyonlarını geliştirir. Sosyal zekasını ilerleten birey, iletişimsel yol ile hayal gücünü ve hayalini pratiğe dökmeyi ileri seviyede başarır hale gelir. Bu seviye kişiye yazma, hitabet ve yaratıcılık alanlarında önemli yetenekler getirir. Wisconsin Üniversitesi'nden psikoloji doçenti Gary Lupyan kendi sesimizi duymanın hafızamız üzerindeki etkilerini araştırdığında, "Mantıksız bir şey olmuyor yaptığınız. Söyleyeceğiniz her şeyi bilmediğiniz için kendi kendinizi bile şaşırtabilirsiniz" diyor. Bu yönüyle eylem esnasında kendinizle ilgili hiç bilmediğiniz bir yolculuğa çıkıyorsunuz. Bu sırada bilinçaltında tuttuğunuz acılar ya da size çok iyi gelecek bir fikir su yüzüne tırmanabilir. Bir insanı ancak onunla konuşarak tanıyabilirsiniz, kendinizi de öyle.. Bir sanatçı, edebiyatçı, oyuncu, senarist olabilirsiniz. Yaratıcı alanlarda ürün ortaya koyuyorsanız, kendi kendinize konuşuyor olmanız pek de, garipsenmeyecektir. Çünkü bir kitap yazıyorsanız eğer kitabı elle tutabiliriz ancak yazdıklarınızın hissettirdiklerini sadece soyut anlamda kavrayabiliriz. Bu nedenle yalnızca psikoloji de değil, edebiyatta da mesleki anlamda kullanılan bir sanattır, kendi kendine konuşmak. Örneğin, İç Konuşma (İç Diyalog) tekniği ile bir roman karakterini de konuşturabilirsiniz. "Yazar anlatmak istediği şeyleri kahramanın kendi ağzından, kafasından geçenler şeklinde okuyucuya verir. Kahraman kendi kendine konuşur gibidir, fakat düşünceleri düzenlidir." Öyle ya, biraz daha irdelersek bu eylemin altında derin bir yalnızlık olduğu da ortaya çıkacaktır. Ama orası psikologların işi... Yüzyılın yazarlarından Montaigne'nin konuya dair bir sözü ile veda edelim: "Bazen kendi kendine konuşmak, bir insanla konuşmaktan daha iyidir..."

    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.