Karakterlerin Sevdiğimiz Ama Bilmediğimiz Yönü: Stoacılık

Karakterlerin Sevdiğimiz Ama Bilmediğimiz Yönü: Stoacılık
  • 0
    0
    0
    0
  • Stoacılık bilinen diğer adıyla Stoa Okulu, Kıbrıslı Zenon tarafından Atina'da kuruldu. İnsanın temel amacının mutluluk olduğunu söyleyen bu felsefe akımı, helenistik felsefenin önemli akımlarından biri olmuştur. Stoacılar mutluluğa ulaşmanın yolunun doğadan geçtiğini ve ona uygun yaşanılması gerektiğini benimsemişlerdir. İnsanın mantığıyla ve doğayla birlikte hareket etmesi gerektiğini, ona verileni yaşamasını, zevk arzusundan ve acı korkusundan uzak olmasını öğütler. Bilgelik, adalet, yiğitlik, dürüstlük ve ölçülülük erdemlerini öğütleyen bu felsefede tüm insanların eşit olduğu kabul edilmiştir. Öğütlediği erdemlerin özellikle yakın dönemde mumla aranır olmasından mı kaynaklıdır bilinmez çağımızda bu erdemlere sahip kişiler her zaman diğerlerinden daha fazla dikkatleri üzerine toplamış, akıllara kazınmıştır. Bu yazımızda bu felsefenin sinematik evrende yansımalarını üzerinde bulunduran karakterleri inceleyeceğiz. Birçok ünlü filmde hayranı olduğumuz ikonik karakterler aslında stoacılık felsefesinin yansımalarını bulunduruyor. Bu karakterlerin en güzel örneklerinden biri Fight Club filminin akıllara kazınan karakteri Tyler Durden. Tyler (Brad Pitt) hikayede kahramanımızın çoklu kişilik bozukluğunun yansıması olsa da aslında hepimize çok ince bir stoacılık dersi veriyor. Anlatıcı (Edward Norton) plazada çalışan bir beyaz yakalıyken Tyler, onun olamadığı, serbest bırakamadığı her şey. Düşündükleriyle hayatı akışına bırakmış şekilde yaşaması, sistemin bir parçası olmaması hatta sistemin onun umurunda bile olmaması zaman zaman izleyicinin de kendi hayatını sorgulatıyor. Filmde işlenen olaylar başta vandalizm gibi algılansa da sistemi umursamadan, içten geldiği gibi yaşamanın sistemle çakışması sonucu kaos ortaya çıkardığı gözleniyor. Stoacı karakterlerin en büyük ortak özellikleri hayatın onlara verdiklerinden yola çıkmaları; Tyler da mantığıyla sistemin çakıştığı yerde kendi seçimini yapması, kendi mantığını ve zekasını kullanması onun en belirgin stoacılık erdemlerinden. Stoacılığı içinde barındıran bir diğer yapım ise Star Wars serisi; The Jedi Code'un birçok erdemi stoacılıkla benzerlik gösterir. Jedi Code'un duygularına esir olmadan, barış içinde yaşama öğüdü  aslında stoacılıktaki arzu ve korkuların esiri olmamak öğüdüyle neredeyse birebirdir. Orijinal seride şu öğütlenir: "Eğer gücü kullanmadan yapılabilecek bir şey var ise güç kullanılmadan yapılmalıdır aksi takdirde bu güce hakaret olur ve karanlık tarafa yakınlaştırır." Bu sözler bize stoacılıktaki dürüstlük, adalet, ölçülülük erdemlerini hatırlatıyor. Bu felsefe akımının din olgusunu ele alış biçimleri de jediların güce bakışıyla benzerlik gösterir; stoacılara göre insan Tanrı'nın bir parçası olup tümüyle evren Tanrı'yı oluşturuyor bu yüzden sade, dürüst, korkusuzca, aç gözlü olmadan yaşayan bir birey olmak içimizden gelen bir eylem olmalı bu durum Jedi Code ve güç arasında da bu durum benzerlik gösteriyor. Birçok ünlü yapımda bu gibi karakterlere rastlıyoruz fakat burada şöyle ince bir çizgi olduğuna inanıyorum ki o da bu karakterlerin doğrudan stoacılık temel alınarak oluşturulmaması. Yani demek istediğim aslında bu karakterlerin hikayelerin içlerinde doğal olarak bu şekilde olduğu sonradan konulma özellik olmadığı. Çoğu süperkaharaman, anti-kahraman beşeri olarak bu özellikle donatıldığında karakteri havalı yapmak uğruna sigaralar, gözlükler, deri ceketler feda edilse de yapımın sonunda bu yavan tadı hepimiz hissediyoruz. Karakter her ne kadar iyi düşünülmüş, farklı özellikleri olsa da bizi genel konuya bağlayamıyor.

    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.