İşte Benim Zeki Müren

İşte Benim Zeki Müren
  • 0
    0
    0
    0
  • Hiç kimsenin hafızasından silinmeyecek şarkılarıyla kalbimizde kocaman bir yer edinen Türk sanat müziğinin ustası San'at Güneşi'miz Zeki Müren'in hayatı Bursa'da başlayan bir peri masalı gibi. Cumhuriyet dönemi Türk sanatı denince akla gelen isimlerin başında yer alan Zeki Müren, 6 Aralık 1931 tarihinde Bursa'nın Hisar semtinde Kaya ve Hayriye Müren çiftinin tek çocuğu olarak dünyaya gelir. Annesinin hayat güneşi Zeki Müren İlkokulu Bursa Osmangazi İlkokulu'nda okuyan Müren'in yeteneği henüz ilkokuldayken öğretmenleri tarafından keşfedilmeye başlanır ve bunun sonucu olarak müzikli okul müsamerelerinde başrollerde yer alır. Hayatındaki ilk rolü, bu müsamerelerden birindeki çoban rolüdür. Kendisi çocukluğuyla ile ilgili bi anıyı şöyle anlatır: "Bahçemizdeki iki tane, biri dört köşe, biri yuvarlar çeşmenin üstünde dizili olan sardunya çiçeklerini aralar, orayı sahne gibi düşünür, komşu çocuklarını çağırır, "Gelin Tophanecilik oynayalım" derdim. Onlar önce anlamazlardı. Tophanecilik ne demek? Yani Tophane bahçesindeki sahnedeki durumu evde tatbik edelim, minicik aklımızla... Yalnız elime renkli bir mendil aldığımı, onu sallaya sallaya hem şarkı, hem türkü okuduğumu hatırlıyorum. Mahalle arkadaşlarımla evde verdiğimiz minik müsamerelerde Külkedisi piyesini yaşatmaya çalışıyorsak, ben Külkedisi olurdum. Tarzancılık oynuyorsak mahallenin bizden büyük ağabeylerinden biri Tarzan olurdu. Küçük bir çocuğu Çita rolüne koyarlardı. Ben Jane olurdum. Dallara çıkardım. Ordan Tarzan beni düşmanların elinden kurtarır, indirir, bileklerimdeki ipi söker ve huzura kavuştururdu." Annesinin hayat güneşi Zeki Müren Doğduğu şehirde başladığı orta öğrenimini İstanbul Boğaziçi Lisesi'nde noktalayan Zeki Müren ardından tüm sınavlarından geçerek İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi'ne (Mimar Sinan Üniversitesi) girmeyi başarır. zeki müren boğaziçi ile ilgili görsel sonucu Yüksek Süsleme Bölümü Sabih Gözen atölyesinden mezun olan Müren, desen çalışmalarını öğrencilik yılları itibariyle pek çok kez sergilemiştir. 1950 yılında henüz üniversite öğrencisiyken İstanbul Radyosu'nun açmış olduğu sınava giren Zeki Müren, 186 adayın katıldığı solistlik sınavını birincilikle kazanır. Radyonun canlı yayınlarından birisine katılan ve orada ilk konserini veren Müren, bu konser geniş kitleler tarafından beğenilince, radyo programlarındaki konserlerini on beş yıl boyunca aralıksız sürdürür. zeki müren istanbul radyosu ile ilgili görsel sonucu İstanbul Radyosu konserlerinin ardından kendisini plak çıkarma çalışmalarına adayan Müren, 600 civarında plak doldurur. https://youtu.be/UGFN1_66fCY Plakta yer alan ilk şarkısı ise Şükrü Tunar'ın eseri olan Bir Muhabbet Kuşu'dur. Bu plak sayesinde Müren tüm Anadolu'da tanınır. 1955'te çıkarmış olduğu Manolyam isimli eseriyle Türkiye'de ilk kez verilen Altın Plak Ödülü'nü kazanan Zeki Müren aynı zamanda Türkiye'nin en çok konser veren ses sanatçısı unvanını kazanır.
    İlk sahne konserini 26 Mayıs 1955 tarihinde veren ünlü sanatçı sahnede genellikle kendi tasarladığı sahne kıyafetlerini giymeye başlar.
    Sahne kıyafetlerini kendi tasarlayan bir yıldız: "Sanat Güneşi"
    Bu süreçte, saz heyetine tek tip kıyafet giydirmek ve T podyum kullanmak gibi çeşitli yenilikleri de ilk kez onun sahnesinde görürüz.
    Maksim Gazinosu kariyeri
    Ayrıca Müren sanat hayatı boyunca, Maksim Gazinosu sahnelerinde aralıksız bir şekilde, 11 yıl Behiye Aksoy ile dönüşümlü olarak sahne alır.
    Annesinin hayat güneşi Zeki Müren Zeki Müren, Ajda Pekkan ve Semiramis Pekkan ile Zeki Müren, 1954 yılında, Beklenen Şarkı adlı filmde sinema oyunculuğuna başlar ve bu film ile yakaladığı başarı, sinema kariyerinin genişlemesine neden olur. Zeki Müren Beklenen Şarkı dışında 17 filmde daha oynar ve bu filmlerin çoğunda, şarkıları kendisi besteler. Sinema kariyerine başlangıç. 1965'te de Arena Tiyatrosu'nda Çay ve Sempati adlı oyunda baş rolü oynayan Zeki Müren, sinema ve müzik dışında alanlarda da başarılı olabileceğini herkese gösterir. Yorgun bir ruhun dizeleri: "Bıldırcın Yağmuru" Bu alanlardan biride şiirdir. 1965 yılında 100'e yakın şiirinin yer aldığı Bıldırcın Yağmuru isimli şiir kitabını çıkarır. Bu kitabında yer alan şiirlerinden bazıları Pembe YağmurlarBursa Sokağıİkinci Sadık DostÇim MakasıSon KavgaBu Bestecikler SanaAlınyazımKazancı Yokuşu ve Kendimi Arıyorum'dur. Askerlik yılları.
    Zeki Müren 1957-1958 yıllarında askerlik görevini yerine getirirken
    1976'da Londra'daki Royal Albert Hall'da da konser veren Sanat Güneşi bu mekanda sahne alan ilk Türk sanatçı olur. 1976'da Londra'daki Royal Albert Hall'da konser vererek bu mekanda sahne alan ilk Türk sanatçı oldu. Oldukça ses getiren bu konserin ardından BBC Türkçe stüdyolarında Sabih Aykoler'le kısa bir söyleşi bile yapmıştır Zeki Müren. https://youtu.be/EXU1O0Gd1ME?list=PLOqqjXTKXvwZb_QY8y5yD952Wdl1Yh_HX Zeki Müren kalp rahatsızlığı ve şeker hastalığı yüzünden 1980'den sonra sahne hayatından ve musikiden uzaklaşır. Bodrum'daki evine kapanır, mütevazi bir hayat yaşamaya başlar. Müren bu dönemi "kendini dinlemek" olarak tarif eder. Bu süreçle ilgili şu ifadeleri kullanır: "İşte şimdi Bodrum'daki köy evimde, bazen huzurlu, bazen huzursuz tatiller yapıyorum, gibi düşünmek gerek. Çünkü kalbimin iki damarı tıkalı. Şekerim yüksekti ve her hafta kan alınıp buradaki laboratuvarda bakılıyor. Eh bir de kilom vardı, yavaş yavaş verdim. Yine de zayıf sayılmam. Bu üç faktör bir arada herhalde ölümü çağrıştırabilir. Hiç üzülmüyorum. Bu kadar güzel yaşayan bir insan, tabii ki ölümü de tatmalı. Ondan kurtulmak yok. Sizleri çok seviyorum. Her şeyimsiniz benim. Bodrum'daki sessiz odamdayım ve ne güzel ki sizlerleyim. Allah hepinize arzuladığınız her şeyi versin. Önce sıhhat, evet önce sıhhat. Hepinize en güzel dileklerimi sunuyorum efendim. Varolunuz, sağolunuz." Sonraları çok fazla canlı yayınlarda ya da sahnelerde göremediğimiz Zeki Müren, 24 Eylül 1996 günü, TRT İzmir Televizyonu'nun kendisi için düzenlediği törene gitmeyi kabul eder. İzmir'de onun için özel stüdyo hazırlanır, dekoru özenle yaptırılır. 5 adet kıyafet hazırlatılır. Her kostümüne özel bir isim verir Zeki Müren. O programa çıktığında üzerinde olan kıyafetin ismi Son Gece'dir. Programda kendisine eşlik edecek konuklarını bile kendisi belirler. Konukları Muazzez Ersoy ve Ajda Pekkan'dır. Programda Zeki Müren'e Ankara Radyosu'na ilk gidişinde şarkı söylerken kullandığı ilk mikrofon hediye edilir. Program yayınlanıp, kayıt bitip odasına girdiğinde ise Zeki Müren kalp krizi geçirir ve ne yazık ki kurtarılamaz. Cenazesi büyük bir halk kalabalığının katıldığı büyük bir törenle kaldırılır. Mezarı, doğum yeri olan Bursa'da ki Emirsultan Mezarlığı'ndadır. Şarkıcı, söz yazarı, besteci, oyuncu, tiyatro sanatçısı, tasarımcı, şair ve daha fazlası. 65 yıllık yaşamına 600'ü aşkın plak ve kaset, 200 beste ve 18 sinema filmi sığdıran; sesiyle, duruşuyla, zarafetiyle, muazzam Türkçesi, renkli kostümleri ve en önemlisi sahnelerde yaptığı devrimlerle 7’den 70’e herkesin aşina olduğu bir isim, adı üstünde, o; Sanat Güneşi. Türk müziğine yön veren, toplumun her kesimine hitap edip yine her kesiminden saygı görmeyi başarabilen nadide insanlardan biridir Zeki Müren. Şarkılarını her dinlediğimizde 24 Eylül 1996'da İzmir'de batan güneşin yeniden doğması gibi; kelimelerle anlatılamayacak kadar büyük bir kişilik. Elbet bir gün buluşacağız güzel insan.

    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.