İstanbul Edebiyatı

İstanbul Edebiyatı
  • 0
    0
    0
    0
  • Sade bir semtini sevmek bile bir ömre değer. -Yahya Kemal Beyatlı

    Dünya üzerindeki her şehrin şüphesiz ki kendine has özel bir tadı, kokusu var. Bu tadı almak için o şehirde yıllarca yaşamak veya ömrünü adamak da gerekmiyor. Bazısının ruhu daha derin, bazısı büyüleyici, bazısı da insanı her köşesinde dinlendiriyor. Fakat bunların hepsini barındıranları saymaya kalksak bir elin parmaklarını geçmeyecektir. Ne kadar şanslıyız ki bu şehirlerden biri de onlarca şaire ve yazara ilham kaynağı olan İstanbul... Her ne kadar günümüzde kalabalığıyla, trafiğiyle ve yaşanmaz bir yer olarak adlandırılmasıyla anılsa da, aslında ortada içten içte İstanbul'dan kopamayan bir nüfus var. Adına yazılan şiirlerin, sokaklarında geçen romanların, övgü dolu seyahatnamelerin sayısını bile bilmiyoruz. Çünkü İstanbul her rengi barındıran bir tablo, hiçbir şarkıyı es geçmeyen bir repertuvar gibi. Bir köşesi herkesin gülümsediği muazzam bir şenlik, bir köşesi yalnız kalmayı sevenlerin daimi mekanı. Yani sayısız doğal güzelliğinin ve tarihinin yanında aslında onu eşsiz kılan şey bütün insanlara istisnasız kucak açmış olması... Şüphesiz İstanbul'a olan aşkını betimleyen ve dizelerine yansıtan en önemli isim 20.yy Divan Şairi olan Yahya Kemal Beyatlı'dır. Beyatlı, tabiri caizse İstanbul'un taşına da toprağına da, iyisine de kötüsüne de gözü kapalı vurgundur. Aynı şekilde “İstanbul’u düşünüyorum gözlerim kapalı” dizesiyle Orhan Veli, Mehmet Akif, Necip Fazıl gibi isimler de şiirlerinde sıkça İstanbul sevdalarından söz etmişlerdir. Kız kulesinin karşısındaki minderlerde yer aldığımızda, Balat'ın renkli sokaklarında yürüyüşe çıktığımızda, Moda'da bir çay içtiğimizde veya İstiklal'de sokak müziği dinlediğimizde içimize dolan huzur, elbette ki edebiyatımızda da seneler boyu yer etti. Ancak İstanbul'un evrenselleşmesinde ve güzelliğinin dünya çapında duyulmasında Orhan Pamuk'un payını görmezden gelemeyiz. Nobel Edebiyat Ödülü'nü almasıyla birlikte betimlediği İstanbul sokakları dünyanın her yerinden insanları o sokaklarda yürüyüşe çıkardı. Hatta Amerikalı yazar F. William Enghdal bir konuşmasında Orhan Pamuk için şunları söylüyor: "Sevgili Orhan Pamuk, kentinizi Dostoyevski'nin Petersburg'u, Joyce'un Dublin'i ya da Proust'un Paris'i gibi vazgeçilmez bir edebiyat toprağına, dünyanın her köşesinden okuyucuların, kendilerininki kadar güvenilir, yabancı olsa da anında benimsedikleri duygularla dolu, bir başka hayatın yaşandığı yere dönüştürdünüz." Günümüzde İstanbul'a olan hissiyat daha çok nefret/aşk ikileminde. Şikayeti fazla, yorgunluğu ölçülemez, tükettikleri tartışılmaz fakat ondan uzağa bir adım da atılmaz. Bir şehre sarılabiliyor olsaydık bunun adına mutlaka aşk derdik. Yahya Kemal Beyatlı'nın dizelerinde dediği gibi: ''Nice revnaklı şehirler görülür dünyada,/Lakin efsunlu güzellikleri sensin yaratan./Yaşamıştır derim, en hoş ve uzun rü’yada/Sende çok yıl yaşayan, sende ölen, sende yatan.'' ''İstanbul deyince aklıma martı gelir Yarısı gümüş, yarısı köpük Yarısı balık yarısı kuş İstanbul deyince aklıma bir masal gelir Bir varmış, bir yokmuş İstanbul deyince aklıma Gülcemal gelir Anadolu’da toprak damlı bir evde Gülcemal üstüne türküler söylenir Süt akar cümle musluklarından Direklerinde güller tomurcuklanır Anadolu’da toprak damlı bir evde çocukluğum Gülcemalle gider İstanbul’a Gülcemalle gelir İstanbul deyince aklıma Bir sepet kınalı yapıncak gelir.'' -Bedri Rahmi Eyüboğlu

    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.