İslamiyet Öncesi Türk Tarihine Damga Vuran 8 Büyük Hükümdar

İslamiyet Öncesi Türk Tarihine Damga Vuran 8 Büyük Hükümdar
  • 7
    0
    0
    1
  • Binlerce yıllık bir geçmişe sahip olan Türk tarihinde sayısız hükümdar, sayısız lider, sayısız komutan ve sayısız kahraman bulunuyor. Bütün bu değerli insanları buraya taşıyabilmemiz mümkün olmadığı için aralarından İslamiyet’le tanışmadan önce adını tarihe altın harflerle kazıyan 8 lideri seçtik. Keyifli okumalar dileriz. 

     

    8. Alp Er Tunga (…-M.Ö.624)

    Tarihteki ilk Türk topluluğu olarak kabul edilen Sakalar’ın (İskit Türkleri) en meşhur hükümdarı olan Alp Er Tunga, özellikle Türk-İran (Pers) savaşlarında İran ordusunu bozguna uğratarak oldukça ünlendi. Kendisinden “bilgelerin bilgesi” olarak bahsediliyordu. Görev süresi boyunca toplumsal düzeni sağlamakla birlikte halkının sorunlarıyla yakından ilgilenmek noktasında da dikkatleri üzerine çekecekti. Hem pratik çözümler üretti hem insanları barış içerisinde yaşatmaya çalıştı hem de birlik ve beraberliği sağlamak amacıyla pek çok uygulamayı hayata geçirdi. Örnek verecek olursak eğer, ilk olarak onun döneminde rastladığımız düğün merasimleri ve ölü gömme gibi gelenekleri sayabiliriz. M.Ö. 624 yılında, İran hükümdarı Keyhüsrev’in ona ve arkadaşlarına kurduğu pusu neticesinde Azerbaycan’da öldürüldü. Halk bir türlü bu ani ölümü kabullenemediği için, yüzyıllar sonrasında dahi Kaşgarlı Mahmud tarafından kağıda dökülen şu dizeler onun ardından tutulan yasın büyüklüğünü gösterecekti:

    Alp Er Tunga öldi mü?
    Issız acun kaldı mu?
    Ödlek öçin aldı mu?
    Emdi yürek yırtılur .

    İran tarihi kaynaklarında korkunç savaşçı ve büyük bir kumandan olarak tasvir edilen Alp Er Tunga, Firdevsi’nin Şehname’sinde “Efrasiyab” adıyla anılır. Bunun yanı sıra Orhun Abideleri, Kutadgu Bilig ve Divan-ü Lügat-it Türk’te de kendisine geniş yer ayrılmış ve Sakalar’ın “Alp Er Tunga” isimli destanında onun mücadeleleri anlatılmıştır.

     

    7. Tomris Hatun (M.Ö.500’ler)

    Alp Er Tunga’nın torunu olan bu büyük lider, Sakalar’ın (İskit Türkleri) ve hatta dünyanın ilk kadın hükümdarı olarak kabul ediliyor. İsmi günümüz Türkçesinde “demir iz” anlamına gelen Tomris Hatun, kocası öldükten sonra tahta çıktı. Son derece güçlü, zeki ve savaşçı bir kadındı. Halkına parlak bir dönem yaşatmakla birlikte devrin en önemli imparatorluklarından biri olan Pers İmparatorluğu’nu (İran) da mağlup etmeyi başaracaktı. Turan taktiğini kullanarak kazandığı savaşın sonucunda oğlunun katili kral Kyros’u öldürüp, kafasını kanla dolu bir tuluma soktuktan sonra şu sözleri söylemişti:

    Canım sağ ve savaştan zaferle çıktım. Ama sen hileyle oğlumu yakalayarak onu öldürdün. Şimdi sana söz verdiğim gibi... Hayatında kan içmeye doymamıştın, artık benim elimden kana doyuyorsun.”  

     

    6. Mete Han (M.Ö.234-M.Ö.174)

    Mete Han, tarihteki ilk Türk devleti olarak bilinen Asya Hun Devleti’nin ikinci hükümdarıdır. Üvey annesinin kışkırtmaları nedeniyle babası Teoman tarafından Yüeçiler’e rehin olarak verilecek, ancak kaçmayı başararak emrine aldığı 10 bin kişilik ordusuyla beraber bir av esnasında babasını öldürecekti. Demir disipliniyle yetiştirdiği ordusunun hiçbir şeye ve hiç kimseye karşı acıması yoktu. Mete Han, bütün Türk boylarını tek bir bayrak altında toplayarak çok büyük bir zafere imza attı. Bunun yanı sıra Tunguzlar, Yüeçiler ve Çin’i mağlup edip Asya Hun Devleti’ne en parlak dönemini yaşattı. Çin’i yok edecek kadar güçlü olmasına rağmen ısrarla oraya yerleşmeyerek Türk kültürünün asimile olmasının önüne geçti. Sadece İç Asya bölgesinde kendisine bağlı 26 devlet bulunuyordu ve imparatorluğunun sınırlarını; doğuda Kore’ye, batıda Aral gölüne, kuzeyde Baykal gölü-Ob-İrtiş-İşim nehirlerine, güneyde Çin’in Wei Irmağı-Tibet Yaylası ve Karakurum dağlarına kadar genişletmeyi başardı.

    Öte yandan Mete, hem ıslıklı okun hem ilk teşkilatlı Türk ordusunun hem de günümüzde dahi kullanılan “onlu sistemin” mucididir. Nitekim Türk Kara Kuvvetleri Komutanlığı’nın kuruluş tarihine baktığımızda Mete’nin tahta çıktığı M.Ö.209 tarihinin kabul edildiğini görüyoruz. Hunlar’a ait olan “Oğuz Kağan Destanı”nda adı geçen ve Türk’ün ulu atası olarak kabul edilen Oğuz Kağan da Mete Han’ın ta kendisidir. Bu büyük hükümdar M.Ö.174 yılında vefat ettiği zaman geride; askeri düzeni, iç ve dış siyaseti, dini, ordusu, savaş tekniği ve sanatı ile yüksek vasıflı bir imparatorluk bıraktı.

     

    5. Attila (M.S.394-M.S.453)

    Kavimler Göçü’nden sonra kurulan Avrupa Hun Devleti’ne en parlak dönemini yaşatan Attila, 434 yılında tahta çıkarak devleti kardeşi Bleda ile birlikte yönetti. Özellikle Bizans (Doğu Roma) ile sık sık mücadele edip ilk etapta Margus (Konstantina) Barışı’nı imzaladığını görüyoruz. Bu antlaşmaya göre Bizans’ın halihazırda ödediği 350 altın libre vergi, 700 altın libreye çıkartıldı. Ayrıca Romalı esirleri teslim etme karşılığında da fidye istenerek rakibe karşı büyük bir üstünlük sağlandı. Ancak Bizans verdiği sözleri tutmayınca Attila I.Balkan Seferi’ne çıkarak düşmana askeri gücünü gösterdi ve karşı tarafın isteği sonucu yeni bir antlaşma yapmayı kabul etti. Fakat Bizans yine yan çizmeye kalkınca Attila bu defa II.Balkan Seferi’ni gerçekleştirip yeniden savaş alanında büyük bir üstünlük kurdu. Akabinde ise Anatolios Barışı’nı imzalayarak Bizans’ın ödediği vergiyi üç katına çıkarttı.

    451 yılında Batı Roma İmparatoru III.Valentinianus’un kız kardeşi Honoria, Attila ile nişanlanmak için ona bir yüzük gönderdi. Attila bunun karşılığında Honoria’nın çeyizi olarak Batı Roma’nın yarısını isteyince, aldığı red cevabı üzerine Galya Seferi’ne çıktı ve her iki tarafın da ağır kayıplar vermesi nedeniyle savaşın galibi kesin olarak belirlenemedi. Bu olaydan 1 sene sonra ise Attila İtalya’ya tekrar sefer düzenledi. Bu seferin sonucunda Roma kuşatılıp ciddi bir hakimiyet kurulmasına rağmen Papa I.Leo’nun yalvarması üzerine Attila Batı Roma’yı bağışladı. Halihazırda siyasi olarak zaten Roma’yı etkisiz hale getirmeyi başardığı için doğuda Sasaniler üzerine gidebilmek adına geri çekildi.

    Avrupalılar, saldığı dehşet ve korku nedeniyle Attila’dan “Tanrı’nın Kırbacı” ve “Cesur Kavimlerin Efendisi” olarak bahsetmeye başladılar. Hatta Avrupalı annelerin çocuklarını yatırırken “Uyumazsan seni Attila’ya veririm!” dedikleri bile rivayet edilir. Ayrıca Germen kavimleri ile yaptığı mücadeleler Nibelungen Destanın’da destanında anlatılıp kendisinden “Etzel” adıyla bahsedilmiştir.

     

    4. Mukan Kağan (…-M.S.572)

      

    I.Göktürk Devleti’nin Kurucusu Bumin Kağan’ın oğlu olan Mukan Kağan, 553 yılında tahta çıktı. Bu sırada devletin batı kanadını amcası İstemi Yabgu yönetmekteydi. Çin kaynaklarına göre Mukan Kağan; heybetli bir görünüşe ve parlak etkili gözlere sahip, kudreti ve sertliği ile ünlü bir hükümdar idi. Göreve gelir gelmez Avarlar’a keskin bir mağlubiyet yaşatarak onları tarihin derinliklerine gömmeyi başardı. Ardından sırasıyla Kitanlar’ı ve Kırgızlar’ı hakimiyeti altına aldı. Çinli hanedanlara baskı kurup amcası İstemi Yabgu’nun batı faaliyetlerini kolaylaştırdı. Bu sayede İstemi Yabgu ipek yolu ticaretini yönetebilmek adına çeşitli ittifaklar yaparak önce Sasaniler’le birleşip Akhunlar’a, ardından da Bizans’la birleşerek Sasaniler’e son verdi.

    Göktürkler’e en parlak dönemini yaşatıp en geniş sınırlara ulaştıran Mukan Kağan, 572 yılında vefat etti. Onun adına Orhun Abideleri’nde şu sözler yer alır:

    “Dört tarafa ordu sevk edip kavimleri hep itaat altına almış. Başlılara baş eğdirmiş, dizlilere diz çöktürmüş. Doğuda Kadırgan dağlarına, batıda Demir kapıya kadar Türk milletini hakim kılmış. Bu memleketlerde Göktürk kavmi oturur olmuş. Bilge kağan imiş, alp kağan imiş. Buyruk ve beyleri, milleti hep bilge ve cesur imişler…”

     

    3. Kutluk İlteriş Kağan (…-M.S.692)

    I.Göktürk Devleti’in yıkılmasının ardından 50 yıllık bir süre boyunca Çin esaretinde yaşayan ve müstakil bir devlet kurmaya muvaffak olamayan Türk milleti, 639 yılında Kürşad ve 39 çerisinin gerçekleştirdiği Çin sarayı baskınıyla beraber cesaretini toplayarak bağımsızlık savaşına girişecekti. Farklı farklı kişilerin pek çok denemesinin başarısız olmasının ardından Kutluk Kağan gizlice teşkilat kurarak Göktürk ileri gelenlerini ve halkı göreve çağırdı.

    Planlanan hareket beklenenden de hızlı yayıldı ve Kutluk ile arkadaşlarına katılanların sayısı 5 bini buldu. Bu davete icabet edenlerin arasında, ileride Orhun Abideleri’nden bir tanesi kendi adına dikilecek olan Tonyukuk da yer alıyordu. Kutluk ilk olarak bir Çin eyaletine baskın düzenleyip 30 bin civarında at, koyun ve deve elde etti. Devamında yanına aldığı yeni kuvvetlerle beraber kutsal başkent Ötüken’e doğru yola çıktı. Ancak Oğuzlar ona engel olmak istiyor, sırf onu durdurabilmek için Kitanlarla ve Çin’le işbirliği içerisine giriyordu. Bu nedenle Tonyukuk’un da tavsiyesi ile 682 yılında Oğuzlar’a saldıran Kutluk, bu savaşı kazanarak Ötüken’e hakim olmayı başardı. Artık resmi olarak esaret dönemi bitmiş ve II.Göktürk Devleti kurulmuş bulunuyordu.

    Kağan ilan edilen Kutluk’a, “devlet kuran” manasına gelen İlteriş unvanı verildi. Tonyukuk ise bizzat Kutluk İlteriş Kağan tarafından Aygucı (toy başkanı) seçilerek ordu ve diplomasi işlerinin başına getirildi. II.Göktürk Devleti yeni kurulduğu için yiyecek, giyecek, at gibi zaruri ihtiyaçları vardı. Bu nedenle Kutluk İlteriş Kağan Çin eyaletlerine onlarca akın düzenleyerek düşman ordularını mağlup etmeyi başardı. Ayrıca Kitanlar ve Oğuzlarla da savaşıp pek çok yabancı ve Türk kavmi himayesi altına aldı. Göktürk devletini yeniden kurarak teşkilatlandıran bu kahraman hükümdar, 692 yılında vefat etti.

     

    2. Kapgan Kağan (...-M.S.716)

    Kutluk İlteriş Kağan'ın çocukları Bilge ve Kültigin çok küçük oldukları için onun ölümünden sonra kardeşi Kapgan Kağan tahta çıktı (692). Oldukça genç, haşin ve ihtiraslı olan Kapgan; ilk seferini Çin üzerine düzenleyerek devamında 25 sefer daha tertip etti ve deyim yerindeyse Çin'in korkulu rüyası oldu. 100 bin kişilik ordusu ile beraber Çin kuvvetlerini ezip at sürüleri, esir ve bolca ganimet kazandı. Bunun yanı sıra en büyük hedeflerinden birisi olan "Türk Birliğini" sağlamaya da muvaffak oldu. Önce Kırgızları, ardından Türgişleri, sonra da Oğuzları mağlup ederek hakimiyet altına almayı başardı. Çin kaynakları onun için şunları söyleyecekti:

    "Mo-ço (Kapgan) zaferlerinden gurur duymakta. İmparatorluğumuzu hakir görüyor. Yüksek gayeleri var. Her tarafa ordular sevk ediyor. Arazisinin genişliği 4 bin 500 kilometreden fazla. Bütün barbarlar onun emri altında."

    Kapgan Kağan hem Çin'e hem de buyruğu altındaki Türk boylarına karşı sert bir tutum sergiliyordu. Kimseye müsamaha göstermediği için sevilmiyor, pek çok bey tarafından zalimlikle suçlanıyordu. Bir sefer dönüşü Ötüken'e dönerken, ne yazık ki yanlarında Çin elçisini de barındıran Bayırku Türkleri tarafından pusuya düşürülerek öldürüldü (716). Taraflı tarafsız bütün kaynaklar onu "Türk tarihinin en büyük fatihlerinden biri" olarak yazacaktı.

     

    1. Bilge Kağan  (M.S.683-M.S.734)

    Kutluk İlteriş Kağan’ın oğlu olan Bilge Kağan, amcası Kapgan öldükten sonra Türk töresi gereğince ülkeyi kardeşi Kültigin ile birlikte yönetti. Bu iki kardeşe, II.Göktürk Devleti’nin bağımsızlık kazanmasında büyük bir payı olan Vezir Tonyukuk eşlik edecek ve emsalsiz tecrübelerini hiç çekinmeden aktaracaktı. Bilge Kağan tahta çıkar çıkmaz, henüz bir topluluk halinde yaşamlarını sürdüren Uygurları ve Karluklar’ı mağlup etti. Ardından Basmıllar’ı yendi ve son derece büyük bir güce sahip olan Çin ordusunu bozguna uğratmayı başardı. Bu sayede Kan-çu, Yüan-çu ve Liang-çu bölgelerini ele geçirdi. Devamında da Kitanlar ve Tatabılar’ı saf dışı ederek keskin bir hakimiyet alanı sağlamaya muvaffak oldu (723). Bütün bunların ışığında II.Göktürk Devleti’ne en parlak dönemini yaşattığını rahatlıkla söyleyebiliriz. 725 yılında Çin İmparatoru Hüan-tsung’un başkanlık ettiği bir toplantıda Bilge Kağan, Kültigin ve Tonyukuk için şunlar söylenecekti:

    “… Göktürkler’in ne zaman ne yapacakları bilinmez. Kağan Bilge iyidir, milletini sever, Türkler de ondan memnundurlar… Kültigin harp sanatının üstadıdır. Ona karşı koyacak bir kuvvet zor bulunur… Tonyukuk ise otoriter ve bilgedir. Niyetleri, kurnazlığı çoktur. İşte şimdi bu üç “barbar” aynı anlayışta olarak bir aradadırlar…”

    Önce Vezir Tonyukuk’u sonra da genç yaştaki kardeşi Kültigin’i kaybeden Bilge Kağan, 734 yılında zehirlenerek öldürüldü. Bu büyük hükümdarın Orhun Abideleri’nde geçen en vurucu sözlerinden biriyle yazımızı noktalayalım:

    “Ey Türk milleti! Üstte gök yıkılmaz, altta yer delinmezse devletini töreni kim bozabilir?”      

     

    Kaynak:
    İbrahim Kafesoğlu, Türk Milli Kültürü
    Ali Berat Alptekin, Ebru Şenocak, “Alper Tunga Destanı’nın Yeni Bir Kaynağı Olarak Süleymanname  


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.