İşçi, Birey Ahlakı ve Kapitalizm: İki Gün Bir Gece

İşçi, Birey Ahlakı ve Kapitalizm: İki Gün Bir Gece
  • 0
    0
    0
    0
  • Dardenne kardeşlerin 2014 yılında çekmiş olduğu bu film aslında tam da yaşadığımız dünya düzeni üzerine bir eleştiri sunuyor. Ülkeler arasında her zaman bir statü farklılığı olduğu gibi o ülkelerin var olmasına sebep olan toplumların da, bilindiği gibi, kendi içerisinde statü farklılıkları mevcut. Dardenne kardeşler bu filmde statü açısından birey'i, tüm ülkelerin sunduğu koşullar sayesinde ekonomik ve sosyo-kültürel olarak genelgeçer standartların aksine bir yaşam sürmeye zorunlu kıldığı işçi ve işçi sınıfına dahil ediyor.

    Filmin Konusu

    Sandra yaşadığı depresyonu atlattığını düşünür ve kullandığı izni yarıda bırakıp tekrardan işe dönmeye karar verir. Fakat güneş paneli fabrikasının patronu, Sandra'nın çalışma arkadaşlarına 1000 Euro'luk primi kabul etmeleri dahilinde Sandra'nın tekrardan işe dönmesine gerek kalmayacağı teklifini çoktan yapmıştır. Sandra depresyon yüzünden izne çıkmak zorunda kaldığında, iş arkadaşlarının biraz daha uzun çalışarak Sandra'nın iş yükünü de üstlenebildiklerini görmüştür. Sandra'nın çalışma hayatı 16 iş arkadaşının kararına bağlıdır. Ancak birçok iş arkadaşı 1000 Euro'nun da hayatları için öneminin farkındadır. Yapılacak gizli oylama öncesi Sandra'nın arkadaşlarını prim teklifini reddetmeye ikna etmesi ve işine geri dönebilmesi için yalnızca bir hafta sonu kadar zamanı vardır. İki gün ve bir geceden sonra, vahşi kapitalist yönetim ve buna kurban giden işçiler, hayatlar, umutlar... Sandra salt bir işçi olmasının dışında aynı zamanda da kendine özgü ahlaki kuralları olan ve bu kurallar çerçevesinde yaşamaya çalışan biridir. Sandra'nın işe dönebilmesi için bu ahlaki davranış biçimini yok sayması gerekir. Yakın arkadaşı bu konuda devamlı Sandra'ya baskı yapar ve diğer iş arkadaşları ile konuşup tekrardan işe girebilmesi için ikna çalışmalarına bir an önce başlamasını ister. Sandra'nın filmin başından beri gördüğümüz hali ve tavrı içerisinde bu davranış biçimi pek mümkün gözükmez. Çünkü yaşadığı depresyon nedeniyle işinden bir süre ayrı kalmış olan Sandra, bu süre zarfı boyunca yaşamı ve yaşam amacı ile ilgili olarak bütün bağlarını sorgulamaktadır ve aynı zamanda bu bağları koparmaya da gayet müsaittir. Sandra'nın zihnen ve bedenen yaşadığı bu çöküş ona bir destek sunma amacıyla izleyicinin karşısına eşini çıkarır ve bu noktada ona koşulsuzca destek olan ve bir bakımdan hayata tutunma adına onu 'itekleyen' eşi devreye girer. Filmin kadın karakterinin ''güçsüz'' kaldığı her durumda onun tekrardan hayata tutunmasını sağlayacak bir erkek imajı ile Sandra'nın eşi, yaşanılan süreç boyunca her zaman itekleyici bir güç olarak en büyük destekçi konumundadır. Sandra'nın işe tekrar geri dönebilmesi adına patronunun ''Diğer arkadaşlarını ikna et, alacakları primden vazgeçerlerse işine geri dönebilirsin'' koşulu, tamamen kapitalist sürecin içine sıkıştırılmış bireyin bu süreçten çıkması adına onu diğer bireyleri ikna etme zorunluluğuna ve kendi ahlak çerçevesinin dışında hareket etmeye mahkum eder. Yaşatılan duygusal mahkûmiyet sonucunda iktidar olarak gördüğümüz patron, bünyesinde çalıştırdığı işçileri diğer bir işçiye karşı tehdit unsuru olarak kullanır ve bunu da ''işçinin işçiye düşman edilmesi'' yoluyla yapar. Ayrıca patronun konum itibariye kapitalist düşünce sistemiyle yönettiği fabrikasının içinde, sistemin çarkını bozmayacak bireyleri var etmeye çalıştığı, bir kişinin dahi işten çıkmasını kâr saydığı ve bunu da prim adı altında diğer işçilere bir çıkış yolu olarak yarattığı görülür. Bir de Sandra'nın ikna etmesi gereken diğer işçilerin gözünden bu olaya bakmak gerekirse; bireysel çıkarcılığın hangi boyutlarda olduğunu ve insani ilişkiler bazında bireylerin bu tür durumlara nasıl cevaplar verdiğini görebilmek mümkündür. Bireylerin özel hayatlarında parayı öncelik sırasında en üste koyduğu ve bir madde olarak parayı insandan, insani değerlerden ve arkadaşlık kavramından üstün tuttuğu gözlemlenebilir. Empati olasılığının da yokluğu ile birlikte bencilliğin ve çıkarcılığın ön saflarda kendine yer bulduğu söylenebilir. Bireyler arasında yaşanan bu gerçeklik örneği, Sandra'nın arkadaşlarının bir kısmının 1000 Euro'luk primi tercih etmesi, bir kısmının da Sandra'nın işe dönmesi için primden vazgeçmesiyle son bulur. Filmin son sahnesinde ise işe dönüş macerasını 1 oy farkla kaybeden Sandra'nın, filmin başından sonuna kadar olan umutsuz, çaresiz ve ağlamaklı halini, prim almaktan vazgeçmeye ikna ettiği bazı arkadaşları ile dayanışmasının olumlu sonuç vermesinin zihninde tekrardan canlanması ve psikolojik olarak yaşadığı bu zorlu sürecin son bulmasının da getirdiği rahatlığın ufak bir gülümsemeye neden olması, Sandra'nın iki gün bir gece boyunca yaşadığı kazanımların farkındalığıyla ilgili net bir görüş elde etmemizi sağlar. Dardenne kardeşlerin toplumsala yönelik değişim adına zihinlere bir seçenek olarak sunduğu bu film; bireyin sistem içinde yaşarken o sistem içerisinde zor durumda kalmasıyla birlikte nasıl bir reaksiyon gösterdiği, yine birey ahlakının bir maddeye dönüşerek paranın emrinde olabildiğini, bir iktidar olarak patronun çalışanlarına karşı sunduğu seçeneğin ne denli çıkarcı ve ayrıştırıcı bir politikada olduğu tüm çıplaklığı ve şeffaflığı ile gerçektir.

    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.