Inception Hakkında İlgi Çekici Detaylar

Inception Hakkında İlgi Çekici Detaylar
  • 0
    0
    0
    0
  • The Dark Knight’ın mükemmel başarısından sonra Warner Bros, Nolan’ın senelerdir tutku duyduğu projesini hayata geçirmesine izin vermişti. Yani, Inception artık film olmak için gün sayıyordu. Çıktığı günden itibaren çoğu film listesinde görmeye alışık olduğumuz bir film olmayı da başardı. Başarısı gün geçtikçe daha fazla anlaşılan Inception hakkında etrafta bilinen ya da duyulan izleyenin dikkatinden kaçmış ama öğrendikçe filmi daha da anlamlaştıran ilgi çekici bazı detaylar var. İşte, Christopher Nolan'ın başyapıtlarından biri olan Inception hakkında az bilinen gerçekler. Hem yazdı hem yönetti! Christopher Nolan denildiği zaman hem yazıp hem de yönetmesi alışılmış bir detay olsa da bu filmin yeri Nolan için çok ayrı. Inception, sanıldığı gibi 2010 yılında akıllara gelen bir proje değil. Nolan, Insomnia'yı bitirdikten sonra böyle bir fikirle geliyor. Zaten senaryoyu bitirmesi 10 yıldan fazla zamanını almış. Aslında film için aynı konsept düşünülüyordu ama bir korku filmi formatında. Ortaya konulan fikirlerin akla ilk geldiği gibi kalmaması, yani değişime uğraması bazen çok güzel sonuçlar verebiliyor ama konu Nolan olunca insan kendini ''Acaba korku filmi formatında çekse nasıl olurdu?'' demekten alıkoyamıyor. Filmde epeyce metafor var! ''Auteur yönetmen'' kavramının en belirgin isimlerinden biri olan Nolan'ın, hemen hemen her filminde birden fazla metafor olduğunu zaten az çok biliyoruz. Bu filmde de en bilinen detay kahramanların baş harflerinin ''Dreams/Rüyalar'' kelimesini oluşturmasıydı ki bu detaya ''The Prestige'' filminde kahramanların baş harflerinin ''ABRA'' kelimesini oluşturmasından aşinaydık. Ama kahramanlar hakkında az bilinen bir başka metafor daha var filmde. Her karakter film sektörünün önemli kısımlarını temsil ediyor. The Point Man: Joseph Gordon-Levitt tarafından canlandırılan Arthur karakteri, yapımcı. The Architect: Ellen Page tarafından canlandırılan Ariadne karakteri, yapım tasarımcısı. The Forger: Tom Hardy tarafından canlandırılan Eames karakteri, aktör. The Mark: Cillian Murphy tarafından canlandırılan Robert Fischer karakteri, seyirci. Leonardo DiCaprio'nun canlandırdığı Cobb karakteri ise tabii ki yönetmeni temsil ediyor. Nolan, Entertainment Weekly’ye verdiği röportajda yaptığı işten ve düşüncelerinden şu şekilde bahsetmişti. ‘’İşimi yaparken kendimi hemen kaptırabiliyorum/kaybedebiliyorum. Bir filmle, kendini net bir şekilde özdeşleştirmek çok nadir görülen bir şeydir ve bu film benim için son derece net.’’ Çok araştırma yapmadı! Senaryoyu, ''rüya'' kavramını kullanmış olduğu Memento’ya benzer bir yaklaşımla yazmaya başladı. Öncelikli olarak dışarıdan bilgi almak yerine kendi deneyimlerini ve duygularını kullandı. Collider’e yaptığı açıklamada bunu şu sözlerle ifade etti, '’Araştırma hakkında bulmak istediğiniz çoğu şey sadece yapmak istediğiniz şeyleri onaylıyor. Eğer araştırmalar yapmak istediklerinizi yalanlıyorsa, her şekilde devam etme eğiliminde olmanız gerekiyor. Belirli bir noktada şunu fark ettim. Eğer seyirciye ulaşmayı çabalıyorsanız olabildiği kadar öznel olmalı ve samimi bir şey yazmalısınız.’’ DiCaprio her şeyi değiştirdi! Warner Film Grup Başkanı Jeff Robinov bir röportajında ‘’Cobb rolü için Will Smith ve Brad Pitt düşünüldü ama en sonunda rolü Leonardo kaptı’’ demişti. Tahmin ediyoruz ki bunda Nolan’ın fikirlerinin payı çok büyük çünkü Nolan, en başından beri Cobb rolü için Leonardo DiCaprio'yu istediğini biliyordu. Hatta bu konu hakkında şunu demişti, ’’Sahneler için Leo’nun yanında kendini rahat hissedebilecek en iyi kadroyu seçmeye çalıştık.’’  Yani oyuncu kadrosu DiCaprio'nun etrafında şekillendi. Senaryoyu bile.. ‘’Leo bize katıldığında onunla aylarca oturup senaryo hakkında tartıştım.’’ diyen Nolan, şunu da bir başka röportajında ekledi ‘’Senaryoya inanılmaz katkıları oldu ve senaryonun kafamda netleşmesini sağladı’’. Nolan’ın karısı ve yapımcı ortağı Emma Thomas ise bu konuyu şöyle özetledi, ‘’Nolan’la birlikte karakteri üzerinde yaptığı çalışmalar filmi daha az karmaşık hale getirdi.’’ Birden fazla şehir ve ülke! Dağda çekilen efsane sahneler Bedfordshire, İngiltere. Calgary, Kanada’da, kalan sahnelerin bazıları Fas, Tokyo, Londra, ve Los Angeles’ta çekildi. Üç boyutlu mu olsa? Filmde teknolojiyi çok kısıtlı kullandığını düşünen Nolan, filmi üç boyutlu yapmayı düşünmüş ama maalesef buna zamanları yokmuş. Gözden kaçmış olabilecek sayı! Bakın; bir sayı dizisi filmde yer yer karşımıza çıkmış. Fischer’ın Cobb’a verdiği numara 528491, kullandıkları iki otel odasının numaraları 528 ve 491, Eames’in Fischer’a verdiği numara 528-491, kasanın şifresi ise yine 528491. Film zamanında ve bütçenin altında bitirildi! Aslında Nolan, zaman ve paranın ona verdiği kısıtlamaları tercih eden biri olarak yapımcılığı konusunda da verimli olmak için çok büyük bir çaba harcıyor. Bunun güzel örneklerinden biri de film çekimlerinin bitmesi gereken zamanda ve bütçenin altında bitirilmesi. Minik bir yanlış anlaşılma! Nolan’ın, Eames rolü için Tom Hardy’i seçmesinin sebebi RocknRolla filmindeki performansıydı. Tom Hardy ise seçilmesinin ve sette olmasının sebebinin ‘’Bronson’’ filmindeki rolü olduğunu düşünüyordu ama sete geldiğinde Nolan’ın bu filmi asla izlemediğini öğrendi.  Rüyalar ve seviyeleri! Hardy, bir röportajında rüyalar ve seviyeleri hakkında şunları söyledi, ''İçinde olduğum kostüm sayesinde içinde bulunduğum rüyanın sırasını yönlendirmek kolaydı. Eğer şüphem varsa ayakkabıma bakıyordum ve artık hangi rüyada olduğumu biliyordum.’’ Herkesi bitiren ''o'' son! ‘’Filmde size o ya da bu diyen / kesin bir şeye yönlendiren bir şey olamaz çünkü o zaman filmin sonundaki belirsizlik sadece bir hata olur ve bu filmin bir şeyleri seyirciye iletme konusunda başarısız olduğunu gösterir. Ama bu bir hata değildi. Filmden bağımsız bir belirsizlik yaratmak için o sahneyi kestim ve sona koydum.'' Nolan, filmin sonunu kasıtlı olarak böyle bıraktığını belirtip bu konu hakkında daha fazla yorum yapmadı. Aynı zamanda, Michael Caine’in de filmin sonu hakkında bir yorumu vardı. Sonun şüphesiz gerçek olduğunu asla rüya olmadığını iddia etmişti. ‘’Ben geri geldiğimde topaç düşüyor. Eğer ben oradaysam rüyada değiller, orası gerçek çünkü ben asla bir rüyanın içinde olmadım. Ben rüyayı icat eden adamım. ''  Kaynakça:

    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.