İki Farklı Ustadan Son Akşam Yemeği

İki Farklı Ustadan Son Akşam Yemeği
  • 1
    0
    0
    0
  • Görsel sanatlar tarihi boyunca en çok ele alınmış konulardan biri olan Last Supper (Son Akşam Yemeği)'ın birbirinden farklı birçok versiyonu vardır ve her sanatçı da kendine özgü bir şekilde bu dini konuyu anlatmıştır. Rönesans dönemi sanatçılarından olan Andrea del Castagno ve Leonardo Da Vinci bu konuyu eserlerine taşımış ve iki farklı tatla bizlere sunmuşlardır. Bildiğimiz üzere Son Akşam Yemeği, İncil'den bir bölüm olup İsa’nın, havarilerinden birinin kendine ihanet edeceğini söylemesi ve herkesin şok içersinde kendini sorguladığı bir yemek masasını anlatır. Castagno’nun Son Akşam Yemeği tablosu keşişlerin yemek yediği bir yemekhane olan Floransa’daki  Sant'Apollonia’da yer alır. 1447’de yapılmış bu tabloda, masanın etrafına yerleşmiş yemek yiyen on iki havariyi ve ortada konumlandırılmış İsa’yı görüyoruz. Fakat bir tane havari herkesin oturduğu tarafta değil onların karşısında oturur biçimde tasvir ediliyor. Castagno burada kendi yorumunu katarak İsa’ya ihanet edecek olan Judas’ı diğer havarilerden ayırmış ve adeta hainin o olduğunu bize göstermek istemiş. Castagno, bu eserinde hayali bir yapı oluşturmuştur. Kolonları, heykelleri ve mermer duvar süsleriyle her şeyi tasarlanmış bir mekan. Normalde alışık olduğumuzdan farklı bir görüş açısı kullanıldığı için masanın üzerindekileri göremiyoruz. Hem mimari hem de figürlerin tasviri diğer örnekleriyle karşılaştırıldığında Castagno’nun eseri biraz tuhaf kalıyor. Sanatçı, konuyu onlara benzemeyen eşsiz bir tarzla ele alıyor. Figürlerin masanın altından görebildiğimiz kıyafetlerinin drape yoğunluğu bile onu farklı kılmaya yetiyor adeta. Ayrıca bu esere çok dikkatli bakıldığında muhteşem detaylarla karşı karşıya kalıyoruz; figürlerin saçlarının aralarında kullanılan altın rengi gölgeler ve çok düzgün bir şekilde yerleştirilmiş haleler bunlardan birkaçı sadece. Da Vinci’nin aynı konulu eseri ise 1498 yılında yapılmış ve o zamandan bugüne hala ününü kaybetmemiştir. Yine bu tasvirde de, Castagno’nunki kadar belli edilmese de, Judas’ın hangi havari olduğu gösterilmiştir. Hem İsa ile aynı tabağa uzanan kişi olması hem de elinde İsa’yı ele vererek kazandığı paranın kesesini tutması bize hainin kim olduğunu işaret ediyor. Büyük bir denge içersindeki bu kompozisyonda İsa’nın vücudunun üçgen formda resmedildiğini görüyoruz. Aynı zamanda açık olan pencerelerden dışarı bakıldığında bir manzara görüyoruz ve bu da genellikle cennetin bir tasviri olarak yorumlanıyor. Castagno’nun yarattığı binaya kıyasla daha sade bir ortam yaratan Da Vinci, konuya tamamen konsantre olmamız için gereksiz detayları da en aza indirmiş. Yine iki eseri karşılaştırdığımızda Leonardo Da Vinci masayı bir bariyer olarak kullanıp bizi anlatılan dini figürlerden ayırmıştır. Fakat Andrea del Castagno, Judas’ı bizle aynı tarafa koyarak bizi o figürlerle bir araya getirmiştir. Castagno Erken Rönesans, Da Vinci ise Yüksek Rönesans döneminde eserler vermiş iki farklı sanatçı. Aynı konuyu işlemelerine rağmen ne kadar farklı şekilde ele aldıkları da aşikar. Ne olursa olsun ikisinin de eserlerde ustalıklarını ortaya koyduklarını görüyoruz. Da Vinci’nin eseri bir duvar resmi, fresk, olduğu ve başına türlü kötü olaylar gelmesi sebebiyle maalesef yapıldığı dönemdeki halini koruyamamış halde. Hatta artık eserin detayları görülemez hale gelmiş durumda. Bu haliyle bile bizi bu kadar etkileyen bir eserin gerçek halini ancak hayal edebiliyoruz.

    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.